Beni Dr.Watson mı sandınız?

Güncelleme Tarihi:

Beni Dr.Watson mı sandınız
Oluşturulma Tarihi: Ekim 21, 2003 17:07

Bazen tenkit edenler oluyor, “Türkiye’nin bu kadar önemli meseleleri varken, sen niye böyle şeylerle uğraşıyorsun” diyorlar. Ama politika yazınca, Kıbrıs’tan, Irak’tan, eğitimden filan bahsedince, bu sefer de “Yahu zaten içimiz kararmış, herkes aynı şeyi yazıyor...” diye kızanlar oluyor. Fıkrayı bilirsiniz, hani Sherlock Holmes ile Dr. Watson kırlarda kamp kurmuşlar...

Haberin Devamı

Kıbrıs’tı, Irak’a asker gönderme meselesiydi, İmam hatipler konusuydu... sadece artık kendimi tutamadığım zaman yazıyorum.

Bine yakın köşe yazarı var Türkiye’de, çoğu her konuyu maşallah bir uzman kadar bilen, bu konularda, üniversite hocalarının, bürokratların, politikacıların, işadamlarının bile aklına gelmeyecek dahiyane fikirleri olan, Allah’ın bizi bilgilendirsin, yükseltsin diye bahşettiği büyük insanlar. Ben bu konuların cahiliyim. Eğer yazarsam, bilin ki, bir vatandaş olarak, bir gazete okuru olarak artık kendimi tutamamışımdır, patlamak üzereyimdir, isyanımı dile getiriyorum, birilerine söylemek ihtiyacı duyuyorumdur.

Onun dışında, böyle millî ve de ulvî meselelerden uzar duruyorum. Cahilliğim belli olmasın, kendimi büyük köşe yazarlarına ezdirmeyeyim diye.

Sakın halinizden şikayet etmeyin. Siz, muhtemelen bir iki kişiyi okuyarak kurtarıyorsunuz paçayı. “Ama bizim bir ızdırabımız daha var, biz Serdar Devrim'i de okuyoruz” diye şikayet etmeye de hakkınız yok ayrıca. Çünkü:

 (1) Ben sizi “Beni okuyun” diye silahla tehdit etmiyorum değil mi, siz mazoşist filansanız, kabahat bende mi?

(2) Ayrıca  - beterin beteri var - sizin üç dakikada okuyup geçtiğiniz Serdar’ın o yazılarını ben defalarca okumak, müsveddesine tahammül etmek, bir sürü hatasını filan düzeltmek zorundayım.

(3) Sonra sizin günde on dakika zor tahammül ettiğiniz, soğuk şakalarına, ukalalığına isyan ettiğiniz bu köşe yazarını ben, yarım asırdır, senede 365 gün, günde 24 saat çekiyorum. Traş oluyorum, karşımda. Tuvalete oturuyorum, yanımda. Evden kaçıp, şöyle kafamı boşaltayım, biraz yalnız kalayım diye ara sokaklara dalıyorum, yapışmış peşime, vicdan azabım, gölgem ve Serdar...

Diyorum ki, ben zor tahammül ediyorsam, ki bu kadar zamandır artık alışmış olmam lazım, okurlar ne etsin! Bari iç siyaset, dış siyaset, ekonomi, eğitim, sosyal meseleler... âlî fikirlerini kendine sakla mümkün olduğu kadar da, hem millete işkence etme, hem de Dr.Watson köşe yazarlarına benzeme...

*

Sherlock Holmes ile Dr. Watson kırlarda kamp kurmuşlar. Akşam porselen çay fincanlarıyla çaylarını içip, bir güzel karınlarını doyurmayı da ihmal etmemişler tabii...

Yol yorgunu yatıp uyumuşlar. Bir ara Sherlock uyanmış, Watson’ı dürtmüş telaşla:

– Dear Watson, Dear Watson uyanın! Bakın şu gökyüzüne ve bana ne gördüğünüzü söyleyin.

– Milyonlarca yıldız görüyorum.

– Bu sizin için ne anlama geliyor peki?

– Astronomi açısından milyonlarca galaksinin, demek ki milyarlarca gezegenin varlığını düşündürüyor. Astroloji açısından, Satürn’ün Aslan burcunda olduğunu. Zaman açısından vaktin sabahın üçü, üç buçuğu olması gerektiğini. İlahiyat açısından, Tanrı’nın ne kadar büyük ve güçlü, insanın ne zavallı bir hiç olduğunu. Meteoroloji açısından yarın havanın güzel olacağını... Bana bunları düşündürüyor. Ya siz ne düşünüyorsunuz, Holmes?

– Sizin bir eşek olduğunuzu düşünüyorum Watson! Biz uyurken birileri çadırı yürütmüş...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!