Beni de sev anne

Güncelleme Tarihi:

Beni de sev anne
Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2011 00:00

Hiç ailenizin kardeşinizi sizden daha çok sevdiğini hissettiniz mi? Eğer ettinizse muhtemelen şüphelerinizde haklıydınız. Yapılan araştırmalara göre, hayat boyu inkar etseler de aileler çocuklarından birini kayırıyor. Gözde çocuk da, kayrılmayan çocuk da durumun farkında oluyor, stratejiler belirliyor. Bu konudaki farklı görüşler de yan sayfada

Haberin Devamı

Jeffrey Kluger’ın ‘Kardeş Etkisi: Kardeşlerimizle Aramızdaki Bağ Bizimle İlgili Ne Anlatır’ adlı kitabına göre ailelerin her zaman bir gözde çocuğu oluyor. Kaliforniya Üniversitesi’nde Catherine Conger’ın yaptığı bir araştırmada da bu durum kanıtlandı; babaların yüzde 70’inin, annelerinse yüzde 65’inin, genelde en büyüğü olmak üzere bir çocuklarını kayırdığı belirlendi. Ancak aileler, çocuklarını üzmemek ve toplumda yadırganmamak için bu olayı hayat boyu inkâr ediyor. Çocuklar da doğdukları andan itibaren ebeveynlerin ilgisini çekmek için bir çekişmeye giriyor. Ebeveynlerin gözüne girmek için, “Ben komik olanım” gibi kendine has farklı kimlikler belirliyor. Kayrılan çocuklarsa, hem sahip oldukları avantajlı durumu devam ettirmek hem de diğer kardeşlerin hışmından korunmak için sessiz kalıyor. Gözde olmak, çocukta kendine saygı ve özgüveni artırıyor. Ancak büyüdüklerinde daha kibirli oluyor ve topluma alışmakta sıkıntı çekebiliyorlar. İhmal edilen çocuksa bunun üzüntüsüyle yaşıyor. Depresyona yatkın, kendine güveni düşük oluyor. Bununla beraber daha sıkı aile dışı ilişkiler kurabiliyor.

Haberin Devamı

NEYE GÖRE GÖZDE

Kayırmanın dinamikleriyle ilgili değişik teoriler var. Bunların başında, hayvanlar âleminde hâkim olan bir davranış biçimi geliyor. Yani, ebeveynlerin kendilerini kuşaklar boyunca devam ettirme isteği. Penguenlerin yalnızca en kuvvetli yumurtayı korumaya alması gibi, aileler de en güçlü ve güzel çocuğu seçiyor. Kendininkilere benzer yetenekler taşımaları da önemli bir etken. Mesela sanatçı ruhu taşıyan anne, daha yaratıcı çocuğunu yakın görüyor. Bir diğer teori de ilk çocuklarla ilgili. Ailelerin beklentileri en üst seviyede olduğundan; ilk çocuk için daha fazla çaba harcanıyor, yatırım yapılıyor. 2007’de Norveç’te yapılan bir araştırmaya göre hayatlarının ilk döneminde ailenin ayrıcalıklı ilgisine maruz kaldıklarından ilk çocukların IQ’ları, diğerlerine göre üç puan daha yüksek çıktı.
Ayrıca bir ebeveynin çocuklardan birini kayırması, diğer ebeveynin ihmal edileni korumasına yol açıyor. Korunmaya muhtaç çocuklar da, ‘zayıflık stratejisi’yle aileleri cezbedebiliyor. En genç olmanın verdiği karizma ve sevimlilikle, unutulmamak ve hayatta kalmak için dikkat çekiyorlar. Üç çocuklu ailelerde en büyük ve küçük çocukların gözde olma şansı, ortancadan fazla. Karşı cinsi kayırma da sık rastlanan örneklerden. Bir araştırmada en sık rastlanan kayırmanın anneler için ilk doğan erkek, babalar için son doğan kız çocuk olduğu görülmüş. Erkek-kız-erkek veya kız-erkek-kız gibi durumlarda tek kız veya tek erkek çocuk daha çok kayrılıyor.

Haberin Devamı

Ne diyorlar

/images/100/0x0/55eb0aeaf018fbb8f8a747d6

İradem hilafına gerçekleşmiş tercihlerim var

HADİ ULUENGİN (HÜRRİYET YAZARI)

Her anne ve baba için zor bir soru! Kendi hesabıma ebeveynlerimin benimle kardeşim arasında bir tercih yapmış olduğunu düşünmüyorum. En azından hissetmedim. Ancak, kendi çocuklarıma ilişkin tavrıma gelince, itiraf etmesem de galiba durum değişiyor. Hem ilk evladım olduğu hem de doğumunu çok istediğim için kızıma karşı daima özel bir zaaf besledim. Fakat buna karşılık, ikinci oğlumu hiç mi hiç istememiş olmama rağmen dünyaya geldiği andan itibaren ona karşı da yine çok büyük bir sevgi taşıdım, ‘göz ağrım’ desem yeridir. Oysa aynı şeyi ne ilk ne de son oğlum, yani iki ve dört numaralar için söyleyebilirim. Demek ki çocuğu arzulamak veya arzulamamak dürtüsü devreye girmemiş. Üstelik fiziki anlamda dördü de bana benzedikleri için bilinçaltımda bir genetik tercih yaptığım savı pek geçerlilik taşımıyor.
Ancak hem kızımın, hem ortanca oğlumun karakterlerinde ‘kitabî yön’ yahut ‘sanatsal eğilim’ ağır bastığından, belki bilinçaltım beni bu doğrultudaki çocuklarımdan yana bir sevgi ağırlığına yöneltti. Hatta belki de, aynı oğlumun ‘başında kavak yelleri esiyor olması’ (!), söz konusu durumu ben de yaşamış olduğum için ona karşı özel bir bağımlılık üretmemi getirdi. Bunlar, diğerlerini ‘tu kaka’ ettiğim anlamına gelmiyor ama iradem hilafına gerçekleşmiş tercihlerin varlığını da ortadan kaldırmıyor.

Haberin Devamı

Annem ölüm döşeğinde kardeşimin adını sayıkladı

MÜJDE AR (OYUNCU)

Kaç çocuklu olursa olsun ailelerde kayırma durumu mevcut. Ancak bu, sevgi bağlamında olmaz. Bazen anneler çocuklarına karşı suçluluk duyabilir. Başta haksızlık ettiği çocuk, ilerleyen zamanlarda pişmanlıkla gözde haline gelebilir. Bizde annem (Aysel Gürel) küçük kardeşim Mehtap’ı hep daha fazla kollardı çünkü küçükken onu daha çok dövmüştü. Ben, ilk çocuktum ve küçüklüğüm sağlık sorunlarıyla geçti. Biz büyüyünce annem itiraf etti: “Ben bu Mehtap’ı çok dövdüm, onun için kayırıyorum.” Ölüm döşeğinde de Mehtap’ın adını sayıkladı. Bu, bende hiçbir etki bırakmadı çünkü Mehtap’ın annesi       gibiydim. Kilit nokta tarafları iyi kaynaştırmak. İki kardeş, bağlarımız çok güçlü olduğundan çocukluğumuzda kayrılmayı hiç hissetmedik. Yoksa, böyle durumlar kardeşler arasında düşmanlığa neden olabilir. Annem çok akıllı bir kadındı ve durumu iyi dengeledi. Her dakika anneme gidip “Hangimizi daha çok seviyorsun?” diye sorardık. İkimizi de “Seni daha çok seviyorum” diye cevaplardı. Pozisyona göre bizi kollardı. Hasta veya okulda başarısız olanı daha fazla desteklerdi.         Ayrıca ben daha planlı programlıydım. Annemse para biriktirmeyi bilmezdi.
Gelecek kaygısı yoktu. O açıdan kız kardeşimle benzer ve daha iyi anlaşırlardı.

Haberin Devamı

Gözde çocuk olmak dezavantaj

GÜZİDE SOYAK (PEDAGOG, AMERİKAN HAST. PEDİATRİ BÖLÜMÜ)

Soyu devam ettireceği için güçlü bebeğe düşkünlük, Türk toplumu için geçerli değil. Bizde zayıf ve korunmaya ihtiyacı olana karşı daha fazla ilgi var. Riskli hamilelik yaşamış, bebek sahibi olmak için uzun süre beklemiş, doğum anında veya doğum sonrasında bebekle ilgili sağlık sorunları yaşamış aileler, bu çocuklarına daha çok bağlanıyor. Annenin yüksek kaygı seviyesi, ilkokul dönemine kadar devam eder, çocuğun bireyselleşmesi engellenir. Gözde çocuk olmak uzun vadede sosyal gelişim açısından dezavantaj. Tüm isteklerinin yerine getirilmesine alışkın çocuk uyumsuzluk çeker. Üç çocuklu ailelerde, anne-babaların beklentisi ve motivasyonları ilk çocukta en yüksek seviyede. İkinci çocuklar daha sosyaldir çünkü aile rahatlamıştır. Üçüncü çocuklarsa keyif çocukları olur; daha özgürdürler. Ebeveynler, çocuklarıyla ilişkilerine kendi anne babalarıyla kurdukları ilişkiyi de atfeder. Kendi babasıyla sorunları olan babalar, çok iyi niyetli olsalar da kendi çocuklarına rol modeli olma konusunda sıkıntı çekebiliyor. Aileler yumuşak çocuklarla daha rahat ilişki kurulabilirken, iletişim kurulması zorlarda da sorun çıkıyor. Zayıf durumdaki korunan çocuklar, güçlü kardeşlere hedef oluyor.

Haberin Devamı

Aileler itirafa utanıyor

DR. ZAFER ATASOY (ÇOCUK VE ERKEN PSİK. UZM., ANADOLU SAĞLIK MER.)

Ebeveynler çocuklarını eşit gördüklerini iddia eder ama bu tam doğru değil. İkizler bile eşit değil; anneler duygusal bağlılıklarındaki farkları belirtir. Çocuklar kayırmayı hemen fark eder ve anne-babalarıyla yüzleşir. Aile içinde koalisyonlar yapılır. Aileler, toplumdan tepki geleceğinden korkup kayırmayı asla itiraf etmez. Türk toplumunda en yaygın kayırma cinsiyete dayalı. Erkekler, hele de ilk çocuksa farklı bir yere konur. Çünkü erkek, neslin devamının ifadesi gibi görülür. Kız çocuklar, sonraki doğumlarda istenir. Ben ailemin ilk ve tek erkek çocuğuyum; kız kardeşlerimden farklı davranıldığını hissederdim. Gözde olmak bir güven verir. Benim de bir kızım ve oğlum var. Birbirlerini kıskandıklarını biliyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!