Ben düşerken paraşütüm açıktı

Güncelleme Tarihi:

Ben düşerken paraşütüm açıktı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 11, 2005 00:00

Popstar yarışmasının ilk finalistlerinden Serkül, ‘Alın Yazım’ adını verdiği albümünü geçtiğimiz hafta piyasaya çıkardı. Yarışmadan sonra ‘Unutuldum-unutulmadım’ tarzı bir kompleks yaşamadığını söyleyen Serkül, ‘Ben düşerken paraşütüm açıktı. O yüzden canım yanmadı’ diyor.

Popstar biteli uzun zaman oldu. Neden bu kadar bekledin ilk albümün için?

Biz bir yarışmanın içinden çıktık ve 13 tane adaydık. Birçoğumuzun ideali star olmaktı. Benim en büyük idealim ise albüm çıkarmaktı. Starlık benim daha sonra sahip olmak istediğim bir şeydi. Bana albüm yapacak insanın bana inanması ve bizim birbirimize inanmamız gerekiyordu. Bana inanan kişiyi ararken işte bu kadar beklemiş oldum.

- O kişiyi, yani sana inananı nasıl buldun?

Karşıma Ahmet Çelenk çıktı. Çok açık fikirli bir yapımcı. Ben iyi bir konser şarkıcısı olmak istediğimi ve akustiğin, gitarların ön planda olduğu bir albüm yapmak istediğimi söyledim. O da kabul etti.

- Bir anda Türkiye’nin dikkatini çekmiştin, ilgi odağı olmuştun. İlgiler tükenip, verilen sözler tutulmayınca neler yaşadın?

Aslında ben Popstar yarışmasına katıldığımda kendimi her türlü şeye hazırlamıştım. Sonrasında büyük bir kaosun içine girmedim. Nerede olduğumu, kendi içimde çok iyi biliyordum. Bunu bildiğim için de beni ne kadar tepeye çıkartsalar da, ben düşerken paraşütümü açtım. Yavaş düştüm ve o yüzden canım çok acımadı. Bana da sözler verildi. Ama beni tanımadan verilen bu sözlere karşılık, o sözleri kendi rızamla istemedim.

- Sana sunulan konseptte seni rahatsız eden neler vardı?

Onların istediğini yapsaydım, ben olmayacaktım. Bu işin içine girildiğinde prodüktörlerin ilk düşündükleri şey ticari başarı. Albümüm için ‘güzel oldu’ diyebiliyorum. Benim için önemli olan bu.

DAVİD BECKHAM DA HOŞ BENCE BEN DE HOŞUM

- Geri döndüğünde unutulmuş olmak seni korkuttu mu peki?

Ben zaten İzmir’de de performans şarkıcısıydım. Rahat bir adamdım, o zaman da kaygılarım yoktu. Beni dinleyenlerin ısrarı ile Popstar’a katıldım. James Adwers’ın 9 Kehanet diye bir kitabı vardır, orada işaretlerden bahsedilir. Popstar benim için bir işaretti!

- Pişmanlık var mı peki?

İyi ki gitmişim, iyi ki orada olmuşum diyorum. İyi ki müziği ve görselliği iyi bilen insanların karşısına çıkmışım ve iyi ki sesim duyulmuş orada. Efendi gibi elendim ve İzmir’e döndüm. Kendimi geliştirdim, spor yaptım, şarkı yazdım. İnsanlara gidip de ‘Bana canlı yayınlarda söz verdiniz, neden yapmıyorsunuz’ demedim.

- Oysa yarışma sırasında insanlar senin için duygu sömürüsünde bulunuyor bile dediler!

Bedenin farklı olduğu için, yaptığın davranış şekillerin hemen duygu sömürüsü olarak algılanıyor. Ben duygu sömürüsü yapsaydım, benim ruhum burada olmazdı. İnsanların karşısında bu kadar rahat duramazdım. David Beckham çok yakışıklı bir adam, tamam. Sonra bana bakalım:Hoş bir adamım, kollarım, omuzlarım farklı, duruşum farklı. Böyle bir şey bu! Algıyla ilgili. Böyle algılandığı zaman duygu sömürüsü siliniyor. Ben insanların karşısına geçip miyavlamıyorum ki, şarkı söylüyorum.

- Ailen Popstar’dan sonra ‘Bırak bu işleri, sen eskisi gibi yaşamaya devam et’ dedi mi?

Babamı beş yıl önce kaybettik. Annem çok güçlü ve erdemli bir kadındır. Kararlarımın arkasında durur, nasıl mutlu olacağımı çok iyi bilir. Erkek kardeşim Serkan ise albümün genel koordinatörü oldu. Fotoğraflarımı o çekti. Bana en büyük desteği onlar verdiler. Geri dönmek çok kolaydı. Ben zor olanı istedim. Kolay olan hiçbir şeyi sevmiyorum.

İstanbul Teksas gibi olmuş

Artık İstanbul’a yerleştim. İstanbul beni sevdi, ben de onu. Kardeşimle birlikte yaşıyoruz. Ama kolay değilmiş bu şehirde yaşamak!

Albümümün çıkmasına bir gün kala şirkete gelip, albümümü aldım. Sonra çıkıp Beşiktaş’a evime gidecektim. Barbaros Parkı’nın önünde çocuklar önümü kesti. ‘Seni tanıyoruz. Karnımız aç, sen bizim karnımızı doyurursun’ dediler. Kafaları normal değildi, korktum. Para verdim, sonra cep telefonumu istediler. ‘Almayın içindeki notlarım çok önemli, şarkı sözlerim var’ dedim. Ama üzerlerinde her türlü şey olduğu için, vermekten başka çarem yoktu. Burası Teksas gibi olmuş!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!