Başlıyor

Güncelleme Tarihi:

Başlıyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 07, 2009 00:00

Sinan Çetin, sunuculuğunu üstlendiği "Hayat Sineması" adlı yeni programıyla yolun sonuna geldiklerini düşünen çiftlere seslenecek.

Haberin Devamı

Her gün sadece Türkiye’de 350 çift boşanıyor... Sinan Çetin, sunuculuğunu üstlendiği “Hayat Sineması” adlı yeni programıyla yolun sonuna geldiklerini düşünen işte o çiftlere seslenecek.

İlk bölümü bugün Kanal D’de yayınlanacak programında, aşkları zamana yenik düşmüş çiftlere son bir kez “Emin misiniz?” diye soracak.

? “Hayat Sineması” fikri nasıl oluştu?
- Ben Kanal D için “Hikayeci” diye bir program yapacaktım. Aşağı yukarı buna benzer bir işti... Fakat daha önce de birlikte çalıştığım Meltem Hanım’dan (Kayalı) “Hayat Sineması”nın teklifi gelince, orijinali ıspanya formatlı bu programı yapmaya karar verdim.
? Nasıl bir program bu? Formattan biraz söz eder misiniz?
- Bir sinema salonunda, insanlara kendi hikayelerini, kendi filmlerini göstereceğiz. Esas fikir, insanların hayat dokümanlarını birer dramatik malzeme olarak göstermek. Zaten böyle sinamatografik bir yapım olmasaydı, program yapmaya kolay kolay yanaşmazdım.
? Kendi yapacağınız programdan vazgeçmenizi, onun yerine “Hayat Sineması” teklifini kabul kabul etmenizi sağlayan en önemli etken neydi?
- Sadece ve sadece boşanmak isteyen, boşanmak üzere olan çiftlerle ilgili olduğu için bu çok özel bir program... Biz “Film Gibi”yi yaparken televizyonda buna benzer programlar yoktu. “Film Gibi”ye tekrar başlamamız için de çok talep geldi zaten zamanında, ama geri çevirdim.

FıLM GıBı YÜZÜNDEN KENDıMı SUÇLUYORUM

? Neden?
- Sabah kuşağındaki bu tarz programlar, işi bayağılaştırdı çünkü... Hatta “Film Gibi”yi yaparak böyle bir kalitesizliğe yol açmış olmak da benim çok canımı sıktı. O programa şansımız olmasına rağmen tekrar başlamamamızın nedeni bu.
? “Hayat Sineması”nın ne farkı olacak?
- Bu programı yapmayı kabul ettim, çünkü değerli bir tarafı var. Sonuçta Türkiye’de iki dakikada bir, bir çift boşanıyor.
? Programın amacı evlilikleri düzeltmek mi?
- Bazı çiftler filmlerini izlediklerinde evliliklerinin yürümediğini daha iyi anlayacak, bazıları da ayrılmaktan vazgeçip devam edecek. Aslına bakarsanız ben bu durumun hikayesiyle ilgileniyorum. Doğumdan ölüme kadar geçen süreçte en acılı anın bu olduğuna, yani insanın sevdiklerini kaybetme anı... Sinema tarihi de zaten bu tür konulu filmlerle doludur. Mutlu evlilik filmi değil, mutsuz ayrılık filmleri seyretmişizdir hep. Bu anlamda beni, insanların hikayelerini dinlemek ilgilendiriyor. Ben lise yıllarımdayken insanlar gelir, bana hikayelerini anlatırdı. 15 yaşımdayken koca koca adamların gelip “Sinan biz ayrılacağız, ne yapalım?” dediklerini bilirim. Ben de onlara akıl verirdim hatta.

HAYAT BıRAZ DA BERBAT OLMALI

? Kimlerdi size akıl danışanlar?
- Bir teğmen ile karısı vardı... Sonra bizim mahalledeki babamın emekli arkadaşları bana gelir dert anlatırlardı...
? Terapist gibiydiniz yani...
- Terapist gibi değil aslında, ama sanırım içten bir şekilde dinliyordum onları. Bu yüzden de birçok kişi bana gelip ayrılmak üzere olduklarından bahsediyordu. Demek ki o zamanlardan kader bunu bana bir görev gibi vermiş, böyle bir işim olacakmış.
? Sizin hayatınızda yaşadığınız en acı an ne zamandı?
- Hayat; “mükemmel olsun” diyenlerle ve onu olduğu gibi kabul edenlerle doludur. Eğer siz hayatı olduğu gibi kabul ederseniz, acıyı, olumsuzlukları da kabul edersiniz. Hayatı böyle algılayınca “Mükemmel olsun” diyenlerle aranızda uçurum oluşuyor. “Mükemmel olsun” diyenler, genellikle kötü insanlardır. Çünkü yeryüzündeki bütün toplum kurucuları, kafalarındaki o mükemmel dünya için büyük kötülükler yapmışlardır. Hayat dediğin biraz da berbat bir şey olması lazım ki mutluluğun tadına varabilesiniz.
? Son olarak; kendi hayatınızı bu formata oturtsanız, hangi bölümünü alırsınız?
- Kendi hayatımı elimden geldiğince bir formata sokmamaya çalışırım. Sinan Çetin’e falan gitmem, inşallah gitmem yani! (Gülüyor)

BERBAT BıR SUNUCUYUM

Haberin Devamı

“Programın formatı alınırken, ‘Sinan Bey bildiğin sunuculardan değildir, biraz değişiklikler olabilir’ dendi. Evet, formatı bize uyarlarken değişeceği kesin ama ben kendimi sunucu olarak görmüyorum. Eğer sunucuysam da berbat bir sunucuyum. Fakat bu berbat sunucuya televizyon seyircisinin bir talebi var herhalde ki bana ikide bir gelip program yaptırıyorlar. Benim asıl mesleğim reklam filmi yönetmenliği. Teoman’ı oynattığım bir film sonrasında ‘Ben kötü oyuncu olsam ne olacak, olmasam ne olacak; oyuncu değilim ki! Ben iyi bir şarkıcıyım’ demişti. Benim açımdan da bu böyle.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!