Bana hayata nasıl asıldığınızı anlatın

Güncelleme Tarihi:

Bana hayata nasıl asıldığınızı anlatın
Oluşturulma Tarihi: Kasım 14, 2001 00:00

Bildiniz, 10 puan!Hepimiz depresyondayız.Çeşitli derecelerde, çeşitli şiddetlerde.Herkes ama herkes nasibini alıyor, depresyon bulutu, kalın ekose bir battaniye gibi bizi içine sarıyor. İşini kaybetmiş olanlar, önünü göremiyor. Onlar için gelecek bir tür matrix. Sanki hali hazırda bir iş sahibi olanlar için değil. Onlar da, ‘‘Acaba bizim başımıza ne zaman gelecek?’’ diye bakıyor. ‘‘İş performansı’’ filan da palavra kanımca, mesele resmen kelle sayısında bitiyor. Çünkü kelle sayısı şeklinde ifade edilen ulvi şeyin, o ya da bu şekilde azalması gerekiyor. Küçülmek, kabaca bu demek. Peki o ne demek? ‘‘Sıra size de gelebilir!’’ demek. Eeee bu ‘‘Who's next?’’ durumları da insanı manen göçertiyor. Özgüven sıfır yani.* * *Ama ben kimseyi suçlayamıyorum.Yani toptan göçmesek, anlayacağım.Odamı aydınlatan 6 floresanın 3'e indirilmesine bozulacağım.Ama böyle bir hakkım yok.Zaten artık hiçbir şeye hakkım yok.Ben bir böceğim.Toplu bir çöküşe tanıklık eden böcek.Toplu çöküşlerde haklı, haksız aramak için geç kalınmış demektir.Ama bu kaderimize razı olacağız anlamına da gelmiyor.* * *Peki ne yapacağız?İşimiz vardı, aile kurmak istiyorduk, gelecek hayallerimiz vardı.Evet, şimdi onlar ortadan kalktı.Rafa, rafa!Rafı inek içti, inek dağa kaçtı, dağ da yandı bitti kül oldu.Hamile kalmamak için bile son anda çekmecedeki prezervatife uzananları biliyorum. Haklılar. Mevsim uygun değil. Gerçi hala sevişebilenlerimiz var, onlara da şaşmıyor değilim. Buradan onları destekleyelim, sıkı bir alkış verelim. Biliyor musunuz, benim konuşmam değişti bu son günlerde, dilime vurdu, çok ve hızlı konuşuyorum. Ve abuk sabuk. Kopuk kopuk. Ama Allah'tan şunun farkındayım: Resmen bulaşıcı olan bu depresyon ortamında ben akıl sağlığımı korumak istiyorum. Cidden. Ve yol arıyorum. Kolay teslim olmayı redddediyorum.* * *Bir tost makinası aldım mesela, hayatım değişti. Sürekli kaşarlı simit yiyorum. Şahane oluyor. O kaşarlar bir eriyor ki, inanılmaz bir şey. Uzan o tost makinasının içine, yeme yanında yat. Vallahi. Sabahları ‘‘Yine mi mutsuzsun? Kaşarlı simit şimdi seni kendine getirir’’ diye fırlıyorum yataktan. Ve her Allah'ın günü yürüyorum. Dikkatinizi çekerim, bir buçuk saat yürüdüğüm oluyor. Var tabii bir kaç tane daha kendimi geliştirdiğim hayata asılma yöntemim. Hababam onlara yükleniyorum. Biliyorum ki kendimi bırakmamam gerekiyor. Bir terapistim var mesela. Evet, sonunda benim de bir psikiyatrım oldu. İnanamıyorum, o kadar iş yapıyor, o kadar iş yapıyor ki, dün dokuzbuçukta mesela, benden sonra görüşeceği 6 hastası daha vardı. Artık çekinmeden söyleyebiliyorum, evet ben hastayım. Ve dün o hasta halimle, kendi kendime ‘‘Elbette şu depresyon ortamında parsayı toplayanlar olacak’’ dedim. Psikaytrımın kazandığı paralarda değil gözüm, Allah daha da çok versin, ama o kalabalığa inanamadım. Hepsi susmuş, uzaklara bakıyor ya da dergi karıştırıyordu. Bekleme odası tıkış tıkış (terapiye gelenler yalnız da gelmiyor, yakınları, karıları kocaları filan da var) ve kimse birbiriyle konuşmuyor. Ben bir başladım, dertlerimi paylaşmaya, siz neden gelmiştiniz diye bitmez tükenmez sorularımı sormaya, meğer millet bunu beklermiş. Herkes birdenbire konuşmaya, dökülmeye başlamasın mı? Çok hoşuma gitti. Az kalsın diyecektim ki, şu terapiye vereceğimiz parayla gelin, topluca bir meyhaneye gidelim, hem içelim, hem bir güzel dertleşelim. Demedim tabii. Ama sanki bu zamanlarda her zamankinden daha fazla konuşmaya, paylaşmaya ihtiyacımız var.* * *Biliyorum, benim sorunlarım sizinkilerin yanında kıytırık kalıyor.Kıytırık problemlerimi aşmak için kendi kendime bulduğum yöntemlerim, küçük oyalanmalarım, küçük mutluluklarım da biraz salakça.Eminim benden çok daha zor durumda olup, kendini bir şekilde başka bir yere geçiren, taşıyan, bunu kendi kendine sağlayan insanlar var.İşte, ben o insanların öykülerini istiyorum.O yöntemler bizim de işimize yarasın.Böyle insanlarla tanışmak, konuşmak istiyorum:- Bu krizde neler yaşadınız?- Aynen şirketler gibi hayatınızı nasıl küçülttünüz? Yaşam kalitenizden tamamen feragat etmeden bunu nasıl becerdiniz?- Nasıl mücadele ettiniz?- Nasıl teslim olduğunuzu değil, nasıl üstesinden geldiğinizi öğrenmek istiyorum!- Kısacası hayata nasıl asıldınız?* * *İster faks yollayın, ister telefon açıp randevu verin, ister e-mail atın, ister mektup yazın.Ne yaparsanız yapın. Ama anlatın.Buna benim ihtiyacım var.Bütün toplumun ihtiyacı var.Beklemiyorum.İstiyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!