Ayakkabıyı denemek ve evlilik üzerine

Güncelleme Tarihi:

Ayakkabıyı denemek ve evlilik üzerine
Oluşturulma Tarihi: Aralık 24, 2003 18:56

Sivas AA’nın bir haberiydi. Bence hakkı verilmedi, gürültüye gitti. Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nevzat Battal’ın bir açıklaması. 20 yıllık evli çiftlere sormuşlar “Tekrar evlenecek olsanız, yine bu günkü eşinizi seçer miydiniz?” diye. Cevabı tahmin edebilirsiniz. Asıl beni yamultan, Prof.’un açıklamalarıydı...

Haberin Devamı

HABER ŞÖYLE :

Yeniden evlensem eşimi seçerim diyen yok gibi

20 yıllık evli çiftler arasında yapılan bir araştırmada, yeniden eşiyle evleneceğini söyleyenlerin oranı yüzde 2.7'de kaldı.

CUMHURİYET Üniversitesi (CÜ) Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nevzat Battal, ‘‘20 yıllık evli çiftlere, ‘Tekrar evlenseydiniz yine bugünkü eşinizi seçer miydiniz?' diye sorulduğunda, ‘evet' diyenlerin oranı sadece yüzde 2.7’’ dedi. CÜ Kültür Merkezi'nde ‘‘Bilinçli Eş Seçimi’’ konulu bir konferans veren Prof. Battal, öğrencilere, evlenecekleri eşi seçerken dikkat etmeleri gereken konular hakkında bilgi verdi.

İnsan hayatında çok kritik dönemler olduğunu ve eş seçiminin de bunların başında geldiğini ifade eden Prof. Battal, şunları söyledi:

‘‘Aceleci davranarak, üniversitenin birinci sınıfında birini bulup bağlanmak isteyenler var. Bu son derece yanlıştır. Bir ayakkabıyı seçerken bile kişi, bir kaç yere bakmadan ayakkabı almaz. Evlilik ise verilmesi gereken çok önemli bir karardır. Bu yüzden okulun ilk yıllarında bu konuda acele etmeyin. Özellikle üçüncü sınıf, bu konuda ideal dönem olabilir. Bunun yanı sıra, ‘Gönlümün prensini bekliyorum' mantığıyla eş seçimini geciktirenler de var. Şunu sakın unutmayın: ‘Prensi bekliyorum' derken, sonunda seyise de razı olabilirsiniz.’’

Bir başka yanlışın da, ‘‘Evlenirsem ben onu hizaya sokarım’’ mantığı olduğunu belirten Prof. Battal, eş seçiminde kişilik özelliklerinin yanı sıra, cinsel ve kültürel uyum ile ekonomik yeterliliğin de göz önüne alınması gerektiğini vurguladı.

*

Yukarıdaki beyanatı, derin mealini iyice içimize “hazm ü hatm” edebilmek için, cümlelere parçalayalım:

(1) Aceleci davranarak, üniversitenin birinci sınıfında birini bulup bağlanmak isteyenler var. Bu son derece yanlıştır.
(2) Bir ayakkabıyı seçerken bile kişi, bir kaç yere bakmadan ayakkabı almaz. Evlilik ise verilmesi gereken çok önemli bir karardır.
(3) Bu yüzden okulun ilk yıllarında bu konuda acele etmeyin. Özellikle üçüncü sınıf, bu konuda ideal dönem olabilir.
(4) Bunun yanı sıra, ‘Gönlümün prensini bekliyorum' mantığıyla eş seçimini geciktirenler de var. Şunu sakın unutmayın: ‘Prensi bekliyorum' derken, sonunda seyise de razı olabilirsiniz.
(5) Bir başka yanlış da, ‘‘Evlenirsem ben onu hizaya sokarım’’ mantığıdır.

Memleketimizde Allah’tan böyle çalışmalar, seminerler yapılıyor da, gençlerimiz yollarını şaşırmıyorlar. Teşhis derin, örnekler hassasiyetle seçilmiş. (Hocamın affına sığınıyorum, tabii konuyu saptırdığımın ve latife ettiğimin farkındasınız.)

Dekan Bey, birçok öğrencinin, koca (yahut genelde eş) bulmak için fakülteye yazılmasından, yahut da daha birinci sınıfta (sonra bütün adaylar kapılır, ben havayı alırım endişesiyle) birine angaje olmasından şikayetçi. (*)

Diyor ki mealen : Evlilik çok önemli bir karar. Öyle apar topar birini seçmek yanlış. İnsan ayakkabı alırken bile birkaç çift dener, öyle beğenir. Siz de birkaç kızı, birkaç erkeği denemeden kararınızı vermeyin. Bunu öyle bir iki sömestre de sıkıştırmanın anlamı yok. Üç seneye yayarsanız, her sömestr bir ayakkabı giyip çıkarsanız, alın size en az 6 çift.

Çeşit olsun, öğrencilerimiz her tipi önceden denemiş olsun diye, ben bir de tablo vereyim, abileri olaraktana :

1 çift kahverengi, bağcılıklı
1 çift siyah, bağcıklı
1 çift kahverengi, mokasen
1 çift siyah, mokasen
1 çift spor ayakkabı
1 çift bot

(Hayat, üniversiteden, ayakkabılar da bu saydıklarımdan ibaret değil elbette. Gençlerimiz şıpıdak terliği evlerinde, nalını hamamda, tokyoyu da evlilik öncesi ve süresince toplumumuza büyük hizmetleri dokunan sair kamusal alanlarda deneyebilirler. Postal için acele etmeyin ya ayağınıza giydirirler, ya kıçınıza değdirirler...)

Böylece, size bir örneğini verdiğim bu 6 çifti 3 seneye yani 6 sömestre yayarak denedikten sonra, ayağınızı vurup vurmadığını, sıkıp sıkmadığını anlar, bütçenize ve zevkinize göre bir ayakkabı seçersiniz.

Ancak, ucuz olsun diye kullanılmış yahut da tapon bir şey almayın sakın (öyle eski Doğu Bloku ülkelerinden ithal edilenlerden filan), unutmayın, insan hayatta bir çift ayakkabı alır, sonradan pişman olmaktansa, üç kuruşa kıyın, adam gibi bir şey seçin.

Haa, ayrıca, ve de, bir de, üstelik... Satıcının “Açılır abi, genişler ablacığım, bunların derisi yumuşacıktır, bak...” gibi manevralarına, ayakkabıyı eline alıp çekip sündürmesine kanıp, ayağınızı vuran, yarın nasır yapacak ayakkabıya da eyvallah demeyin.

(Eğer ayakkabıyı ayağınıza göre büyük alırsanız, ayağınızda durmaz çıkar, yürüyemezsiniz. Eğer ayakkabıyı küçük alırsanız da sıkar, çekecek kullanmanız yani keratalık gerekir.)

Malum, tücrübeli (20 senedir nasırdan çeken) abilerinize, ablalarınıza sormuşlar “Yenileyecek olsanız, bugün aynı ayakkabıyı seçer miydiniz?” diye, sadece % 2,7’si “Evet” demiş.

Yani sonradan değiştiremezsiniz, geri almazlar, ona göre.

Haberin Devamı



(*) Fakültenin ilk senesinde eş seçme konusunda benim bir acı hatıram vardır. Müstakbel kaynanamın bir arkadaşının evine ziyarete gittik, kadıncağız ayağını kırmış, yatıyor. Genç kızı da vardı, aynı üniversiteden olduğumuz anlaşılınca sohbet etmeye başladık. Ben, bir yabancı gözüyle intibalarımı aktarırken, şöyle bir laf ettim:

Haberin Devamı

- İlk sene çok kız öğrenci vardı, ancak yarısından çoğu ikinci sömestr bıraktı okulu. Demek ki okumak niyetiyle gelmemişler buraya...

Evin kızı beni sekiz eden bir cevap verdi:
- Ben de bir sömestr okuyup bıraktım, yani kötü niyetli miyim?

Düzeltmeye çalıştım:
- Ama bu kızlar branşı beğenmedikleri, yahut hukuktan hazzetmedikleri için değil, bir herif ayarladıkları için bırakıyorlar fakülteyi.

- Ben de bir herif bulunca bıraktım zaten...

- Canım olabilir, ama benim dediğim kızlar, okumak için yazılmamışlar okula, dertleri bir hukukçu ayartmak, bir asistan yahut doçent tavlamak koca diye...

- Ben de hukuk fakültesinden bir doçentle nişanlanınca bıraktım okulu...

Haberin Devamı

Konuşmanın gerisini hatırlamıyorum desem, bana inanırsınız, değil mi?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!