Artık SUSKUN değil!
Güncelleme Tarihi:
Usta oyuncu Zeki Alasya’nın kızı Zeynep Alasya, uzun yıllardır müzikle ilgileniyordu. Ve sonunda ‘suskunluğunu’ bozup bir albüm çıkardı, adını da “Suskun” koydu. Albüm sürecinde en büyük desteği ise “Tiyatrocu olmasaydı, kesin müzikle uğraşırdı” dediği babasından aldı.
Uzun zamandır müzikle ilgileniyormuşsunuz, peki neden bu kadar geç geldi albüm?
- Hırs eksikliğim var benim. Çabuk vazgeçiyorum. Müzik yapımcılarını dolaşmak istemediğim için bu yaşa kadar bekledim. Ama bu benim için bir avantaj oldu, çünkü çok iyi zamanda çıktı şarkılar.
Babanız Zeki Alasya’nın da ilk aşkı müzikmiş, doğru mu?
- Evet, babam da müziği çok seviyor. Tiyatrocu olmasaydı, kesin müzikle uğraşırdı. Çünkü yeteneği de var sesi de. Ayrıca güzel müziği iyi ayırt eder. Hatta hep anlatır; küçükken ailesi çok fakirmiş. Biri ona keman hediye etmiş ama o kadar büyükmüş ki keman, çalamamış.
OĞLUM, “ANNE”DEN ÖNCE “GİTAR” DEMEYİ ÖĞRENDİ
Oğlunuz Ali 4 yaşında. O da müziği seviyor mu?
- Evet, hem de çok seviyor. Bu konuda onu yönlendirmeme gerek bile kalmadı. Bir çocuk düşün, önce “baba”, sonra “dede”, sonra da “gitar” dedi. “Anne” kelimesini bile dört-beş ay sonra söyledi!
“Suskun”a dönelim, bu albümde kimlerle çalıştınız?
- Ben müziğe Melih Kibar’ı tanımakla başladım. O yüzden albümümü de Melih Kibar’ın ekip arkadaşları Alp Yenier ve Alpay Göltekin’in müzik direktörlüğünde kaydettim. “Suskun”da 11 şarkı var, 8’inin sözlerini ben yazdım. Diğer şarkıları Cemil Durmuş, Tolgahan Kınay ve Gökhan Zincir yazdı. “Geç Kaldım” şarkısının ise hem sözleri hem de müziği bana ait.
Nasıl çıktı o şarkı?
- Bir gün ekiple konuşuyorduk “Neden hâlâ albüm yapamadım” diye. Nasıl sinirlendiysem, diğer odaya gittim ve bu şarkı çıktı! Zaten o yüzden şarkının adı “Geç Kaldım”.
ÇOCUKKEN, GENCEBAY ŞARKILARI SÖYLERDİM
Biraz arabesk bir yaklaşım olmuş...
- Ruhumda var arabesklik... 4-5 yaşındaki çocuklar “Mini mini bir kuş”u söylerken, ben “Yarabbim” gibi Orhan Gencebay şarkıları söylerdim. (Gülüyor)
İlk klibi, albümle aynı adı taşıyan şarkıya çektiniz. Nasıl bir çalışma oldu?
- Klibin yönetmenliğini Baran Gündüzalp yaptı. Çekimleri iki günde Elmadağ, Taksim, Beyoğlu, Dolmabahçe, Galata Köprüsü ve Tophane’de tamamladık. Bana Yener Gürsoy ve Gülden Dudarık eşlik etti. Güzel bir çalışma oldu.
Babanız “Artık albümler satmıyor, o yüzden ben Zeynep’in albümünden 50 bin tane alacağım” demiş...
- Babam benim şarkıcı olmamı hem çok istedi hem de çok destekledi. Bir yerde de öyle bir espri yaptı. 50 bin albüm 500 bin lira yapar, kim kime verir o parayı?
BABAMI BEN EVLENDİRDİM
Babanızın, Jülide Atak’la evlenmesine siz önayak olmuşsunuz, doğru mu?
- Evet, Jülide benim arkadaşımdı. Onu Melih Kibar’ın yanındayken tanıdım ve çok sevdim. Babamla aralarını da ben yaptım. Zaten düğünde de Jülide’nin nikâh şahidiydim. Dünyada bir ilk olabilirim! Komik bir olay bence... Evlenme kararı aldıklarında, annemi arayıp haber vermiştim, “Ay çok güzel, Allah mutlu etsin” demişti. Babamla annem hâlâ çok yakın arkadaşlar. Annem, Jülide’yle de görüşüyor.