Artık babamın kızı değil Irmak Ünal’ım

Güncelleme Tarihi:

Artık babamın kızı değil Irmak Ünal’ım
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2005 00:00

Sanatçı Cihan Ünal’ın oyuncu kızı Irmak Ünal, ‘Ünlü birisinin çocuğu olunca, önce onun ismiyle ön plana çıkarsınız. Bunu geride bırakmak, o kişiye kalmış bir şeydir. Ben de bunu başardım’ dedi. Ünal, kariyer hırsını ve biten evlilik öyküsünü ilk kez bu kadar içten anlattı.

Ünlü bir babanın, Cihan Ünal’ın kızısın. Bunun dışında biraz kendinden bahseder misin?

Bilkent Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Kendimi bildim bileli oyunculuk ve sinemanın içindeyim. Sessiz, sakin ve her zaman mutlu bir insan olmasam da iyi, dürüst ve onurlu biriyim.

- Baban ünlü olduğu için insanlar seni tanıdı. Bu durum seni hiç rahatsız etti mi?

Hayır, etmedi. Bu çok doğal. Dünya’da da böyle. Ünlü birisinin çocuğu olunca, önce onun ismiyle ön plana çıkarsınız. Bunu geride bırakmak, o kişiye kalmış bir şeydir.

- Sen bunu başardın mı peki?

/images/100/0x0/55ea46d7f018fbb8f8758527
Başardığıma inanıyorum! Artık insanlar ‘Irmak Ünal’ demeye başladı. Artık sokakta beni yarattığım karakterlerin adıyla çağırıyorlar. Ancak babamla da gurur duyuyorum. O çok ayrı bir mutluluk. Fakat yaptığım işlerle, insanların aklında kalmak bambaşka bir keyif.

- Ya annen o neler yapıyor?

Moda ile ilgileniyordu ama ben doğduktan sonra, her şeyi bırakmış. Annem benimle gurur duyuyor ve yaptığım işte başarılı olduğumu düşünüyor. Benimle daha fazla gurur duyması için elimden gelen her şeyi yapacağım. Her şeyi annemden öğrendim!

EŞİM YERİME KARİYERİMİ SEÇTİM

- Üniversiteden sonra Amerika’ya gittin, değil mi?

Ankara’daki Radyo Mydonose’un kuruluş aşamasında 1.5 yıl görev aldım. Çok güzel bir radyo kariyerine sahip oldum. Ama hep Amerika’ya gitmek istiyordum ve o hayalim yeniden depreşti. Okulları araştırıp, bulup, radyonun sahibi Yalçın Bey’e aklımdan geçenleri ve ayrılmak istediğimi söyledim. O da inanılmaz bir şekilde beni destekledi ve ilk yılımı kendisinin karşılayacağını söyledi.

- Baban destek olmadı mı hiç?

Tabii ki, oldu. Ama ilk bir yılın karşılanması çok güzeldi. O yüzden minnettarım Yalçın Bey’e. Bir yıldan sonra babam ve annem yardım etti. Yine de onlara destek olabilmek için restoranlarda garson olarak çalışmaya başladım. Alışveriş merkezlerinde çalıştım. Bunun yanı sıra, oyunculuk seçmelerine katılıyordum. Hatta bu seçmelerden birinde, ilk sahne deneyimim olan, ‘Demon Industry’ adlı tiyatro oyununda bir sezon oynama şansı yakaladım.

- Ve evlendin...

Çalıştım, mücadele ettim ve çok iyi bir ajansa kabul edildim. Üstelik Irmak Ünal değildim, babamı da tanıyan yoktu. Ancak yine de Türk olduğum için oradan gelen işler de sınırlıydı. Zaten dediğiniz gibi o sırada evlenmiştim... Ve bir gün karar günü geldi, kocamla oturup konuştuk. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Ya Amerika’da kalacaktım ya da İstanbul’a gelecektim. Eğer bekleseydim, Amerika’da da çok kapılar açılırdı bana. Bu konuda biraz aceleci davrandım ama pişman değilim.

- Karar gününden sonra ne oldu?

Bir gün Abdullah Oğuz’a mail gönderdim. Sonra Abdullah Bey’den 3-4 ay sonra bir dizi teklifi geldi. Bana uygun bir rol olduğu bildirildi. Kampüsistan dizisiydi bu... Üstelik Irmak Ünal olduğum bilinmiyordu.

- Kariyer ve evlilik konusunda bir tercih yapman gerekti ve sen kariyerini tercih edip Türkiye’ye geldin. Sonrasında neler oldu?

Eşim Taj(Valdespino) ile beş yıl birlikte oldum. İki yılı evlilikle geçti. Hem çok güzel hem de çok acı günlerimiz oldu. Ama günün birinde kariyerim ağır bastı. Birbirimizden uzak kalınca da bitti. Kendisi ilk başlarda buraya gelmek istedi. Ama geç kaldı. İlişkiler, kariyer fedakárlık istiyor. İki sanatçının birlikte olması çok zor. Bana gel dediğinde, benim buradaki işim çok iyi gidiyordu... Oysa o, gelebilirdi. Gelmedi. Çok ara verdi...

- Dolayısıyla o heyecan, aşk, sevgi bitti.

Evet, sevgi paylaştıkça büyüyen bir şey. Ben Amerika’dan ayrılırken ona bütün bu uyarıları yapmıştım. Dinlemedi.

- Sen kariyerini eşinin başarısı için ikinci plana atmıştın ama o, aynı şeyi senin için yapmadı...

Evet... Ben yaşadıklarımızdan dolayı onun kariyerine çok destek oldum. Onun için çok fedakárlık yaptım. O ise benim için gelmedi. O zaman da, ‘Demek ki bu adam, buraya gelecek kadar beni sevmiyor’ diye düşündüm. Çok yalnız kaldım İstanbul’da. Beni yalnız bıraktı. O kadar yalnızdım ki, çekimler bitip, otele döndüğüm zaman çiçeklerle falan konuşmaya başlamıştım. Odamı temizlemeye gelen hanımla arkadaş olmuştuk.

EŞİMİN YERİNE KARİYERİMİ SEÇTİM

- O sekiz ay içerisinde gelse, evliliğin yürür müydü?

Hep bir sürpriz bekledim. Bir gün otel odasının kapısı çalınacağını ve onun karşımda bulacağımı bekledim. Olmadı, gelmedi!

- Ve o sırada Alp Kırşan hayatına girdi...

Sadece iyi görüşen, iki dosttuk, hepsi bu kadar. Evliliğimi kurmam için Alp bana o kadar yardımcı oldu ki. ‘O gelmiyorsa, sen git’ dedi. Ve ben Amerika’ya gittim. Bir ay sonra geri geldim. Taj’da değişen hiçbir şey yoktu. Boşanma işlemlerini başlattım.

- Ondan sonra mı Alp’le yakınlaştın?

Aramızda bir bağ oluştu. Amerika’ya gitmem ve boşanma işlemlerini başlatmam, sanırım onu rahatlattı. Bu arada Alp ile ilk zamanlar çok iyi ev arkadaşı olduk. Birbirimize ezber yaptırıyorduk, çok derin sohbetlerimiz oluyordu.

- Yani ne kadardır birliktesiniz Alp’le?

Bir buçuk yıla yakın oldu. Allah bozmasın, gayet iyi gidiyor. Geçtiğimiz günlerde evleneceğimiz falan yazılmış. Öyle bir acelemiz yok. Evet, birlikteliğimizin son noktası aile kurmaktır. Ama zamanı gelince... Ayrıca ben artık çok daha temkinliyim. Evliliği ciddiye alıyorum.

- Peki o dönemler babanın seni evlatlıktan reddettiği gündeme geldi. Bu doğru muydu?

Bunları konuşmak istemiyorum.

- Çok kıskanç olduğun söyleniyor Irmak. Yani Alp’i hiç yalnız bırakmadığın, çekimlerde falan hep sette yanında olduğun söyleniyor.

O istediği için gidiyorum... Yoksa kıskanç değilim, sadece dikkatliyim. İlişkime zarar verebilecek her şeye karşı çok dikkatliyim.

- Alp’i yönlendirmiyorsun yani...

Yok canım... Bunu yapan, çok güçsüz bir karakterdir. Ben sevmem böyle şeyleri. Bizim ilişkimizde herkesin sözü, eşit derecede geçerlidir... Yönlendirdiğim değil ama sonuna kadar destek olduğum doğrudur.

Oyunculuğunu görmeden başrol veriyorlar

Kampüsistan’dan sonra ‘Haziran Gecesi’nde rol aldın... Geçtiğimiz haftalarda da diziye veda ettin. Haziran Gecesi’nden ayrılman için bir takım iddialar gündeme geldi?

Ne gibi iddialar gündeme geldi bilmiyorum ama yeni bir diziye başladığım için ayrıldım... Petek Dinçöz ile ‘Nehir’ dizisinde rol alıyorum... Petek’in yakın arkadaşı Elif’i canlandırıyorum. Kendim istediğim için ayrıldım yani.

- Haziran Gecesi’nde canlandırdığın Su karakteri çok güçlü bir karakterdi. Böyle bir karakterin intihar etmesi tuhaf değil mi?

Bir şey diyemem. Onun hikayesi öyle bitti. Sonuçta öldü. Şimdi Elif diye bir karakteri yaratıyorum. Elif önemli benim için... Ayrıca, İpek Tuzcuoğlu, Selma Güneri, Alpay İzbırak, Serpil Tamur, Cihan Okan gibi değerli oyuncularla kamera karşısına geçiyorum. Bu inanılmaz bir heyecan ve şans benim için.

- Neden seni başrolde göremiyoruz Irmak?

Başrol teklifi iki yıl önce gelmişti. Tercih etmedim. Şu an kendimi hazır hissetmiyorum ama hazırlanıyorum da... TV’de başrol oynamak, sabun köpüğü gibi bir şey bence. İnsanlar eline geçen fırsatları, ne yazık ki, değerlendiremiyorlar. Çünkü kendilerini geliştirip, yetiştirmiyorlar. Bir işte başarılı olmak için bu çok önemli. Dediğim gibi, kendimi hazır hissettiğimde başrol de oynayacağım. İşte o zaman, hayatımın dönüm noktası olacak. Çünkü benim güzellik anlamında bir iddiam yok. İyi bir oyuncu olmak istiyorum. En büyük hayalim ise iyi bir sinema projesinde oynamak. Daha sonra yavaş yavaş kamera arkasına geçip, yönetmenlik yapmak istiyorum.

- Kimlerle çalışmak istersin?

Festivallik bir film olsun, yeter! Mesela Ferzan Özpetek, Sinan Çetin ve Fatih Akın ile çok çalışmak istiyorum... Çünkü onların tarzı bana çok uygun... Umarım bu hayalimi günün birinde gerçekleştiririm... Eğer ben yönetmenlik yapacaksam da Melissa Sözen ile mutlaka çalışırım. Çünkü Melissa’nın müthiş bir yüzü var ve iyi bir oyuncu.

- Birkaç yıldır Türkiye’desin. Herkes bir diziyle meşhur olurken, sen daha yeni yeni insanların akıllarında yer etmeye başladın. Zoru mu seçti?

Bu benim tercihim. Çünkü bu işler yoluyla, yordamıyla yapılırsa hiç de kolay işler değil. Yoldan çıktığınız zaman bir gecede neler oluyor, biliyoruz. Yoldan çıkmak çok kolay. Ama o kolay yolu de ben anlamam. Türkiye’de şu an daha oyunculuğunu bilmediğimiz ama klozeti açsak içinden yüzlerce oyuncu var. Oyunculuğunu görmeden bir insana nasıl başrol verilir, ben bunu anlamıyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!