Arkadaşım mı, arkadaşımın aşkı mı

Güncelleme Tarihi:

Arkadaşım mı, arkadaşımın aşkı mı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2009 20:19

Tuna Kiremitçi, erkek dostluğunu ve yüzlerce yıllık ikilemi anlatıyor.

Haberin Devamı

Şimdiye kadar aşk hikâyelerinde hep kadınlar anlatıldı. Acı çeken, haksızlığa uğrayan, üzülen onlar oldu. Erkeklereyse bağlanmaktan korkan, kalp kıran adam rolleri düştü. Tuna Kiremitçi’nin senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği Adını Sen Koy, bu kez erkek dünyasına giriyor. İki erkeğin dostluğu ve hayatlarını değiştiren kızın gerçekçi hikayesi anlatılıyor. Kiremitçi, “Erkekler arasındaki dostluğun derinlikleri, bu dostluğun hangi noktalarda yoğunlaştını ve aşk denen duygunun erkekler dünyasına nasıl yansıdığını yazdım” diyor. Biz de yönetmen ve oyuncularla buluştuk, erkek dünyasında aşk ve ilişkileri konuştuk.

Film “Erkeklerin bakış açısından bir aşk filmi” olarak tanıtılıyor. Erkek bakışını tanımlar mısınız?

Haberin Devamı

Tuna Kiremitçi: Erkeklerin dünyası çocukluklarından beri bir takım burukluklar, yabanıllıklar, komplikasyonlar taşır. Bu yüzden aralarındaki dostluk hikayeleri de hep bana dokunur. Beş yaşındaki oğlumun erkek arkadaşlarıyla ilişkisi bile gözüme hüzünlü gözüküyor.

Nedir sizi erkek dostluklarında bu kadar hüzünlendiren?

- Herhalde yapılarından dolayı kadınlar arkadaşlıklarında duygusal olarak daha derine inebiliyor. Erkeklerinse dostlukları kendiliğinden gelişiyor. Dışarıdan bakıldığında çok yüzeysel görünse de aslında her şey o kadar basit olmuyor. Bu karmaşıklığın ortaya çıkması için de özel bir durum yaratılması ve sınava tabi tutulmaları gerekiyor.

Senaryoyu erkek dünyasından hareketle yazmaya nasıl karar verdiniz?

- Yatılı okulda okudum. Bu yüzden erkekler arasında büyüdüm ve bu dünyadaki bütün ilişkilere hakimim. Nasıl sorunlar yaşanır, bu sorunlar nasıl aşılır, karşı cins erkek ilişkilerini nasıl etkiler... Bütün bunlar hareket noktam oldu.

Filmin türünü seçmenizi istesem: Naif, sert, gerçekçi, dramatik...

Melis Birkan: Gerçekçi ve trajikomik.

Tuna Kiremitçi: Aynı zamanda duygusal. Filmin içinde bazen gözlerimin dolduğu anlar oldu. Belki bunlar kişisel sebeplerimden kaynaklanmıştır.

Haberin Devamı

Hangi bölümler sizi etkiledi?

- İki arkadaşın ilişkisinde kendi arkadaşlıklarımı hatırladım. Hayatlarına giren kızla olan ilişkileri, kadınların dünyasına ilgi duyduğum için beni etkiledi. Bir abim olduğu için abi-kardeş ilişkisi bana çok dokundu.

İLK DEFA MESLEĞİMİ BULDUĞUMU HİSSEDİYORUM

Erkeklerin, aşkı yaşama şekilleri nasıl?

- Erkeklerin aşka bakışı karmaşık. Erkek dünyasında aşk denen duygu ciddi travmalara, dağılmalara ya da toparlanmalara neden oluyor. Fakat erkekler, belki de erkekliklerine leke sürdürmemek için bunu “cool” bir şekilde yaşamaya çalışıyor. Bu da bizlerin aşktan çok etkilenmedikleri gibi bir izlenim oluşturuyor. Ama aslında öyle değil.

Haberin Devamı

Siz aşkı nasıl yaşarsınız?

- Bugüne kadar pek çok aşk yaşadım ve aşk acısının her türlüsü başıma geldi. Bazen ölmek bile istedim. Ama hepsine minnettarım. Çünkü bu duygusal eğitimler ve acı çekmek beni insan yaptı. Benim nelerim eksik, diyerek kendi içime baktım.

Bu filmde bir erkeğin aşk acısı da yaşayabileceğini gösterdik diyorsunuz... Kadın ve erkeğin aşk acısı çekerken farkları neler?

- Kadınlar konuşur, saç renklerini değiştirir. Ama ben, kız arkadaşımdan ayrıldığımda Cemal Toktaş’ın evine giderim. PlayStation oynayıp bira içeriz. Aramızda sözsel zenginliğe gerek duymayız.

Filmde bir aşk üçgeni var...

- Hepimiz hayatta, ben arkadaşımın aşkına asla bakmam, deriz. Ama önemli olan o durum başımıza geldiğinde nasıl davranacağınız?

Haberin Devamı

M.B: Aşk ve dostluk üzerine etik bir film oldu. Kahramanların başına duygusal bir kaza geliyor. Ama hepsi birbirlerine zarar vermemek için çırpınıyor. Herkese dokunacak bir şeyleri var.

Peki gerçek hayatta böyle bir şey başınıza gelse. Arkadaşınızı mı, aşkınızı mı seçersiniz?

Cemal Toktaş: Başınıza gelmeden cevap vermek zor.

T.K: Bu soru Sümerler zamanında sorulurdu, 25. yüzyılda da sorulacak. Biz de filmde bu soruyu derinleştirerek sormaya çalıştık.

Film bittikten sonra erkek dünyasına bakışınızda neler değişti?

T.K: Erkek dünyası dışında bu film benim hayata bakış açımı değiştirdi. Çekimlerin geçtiği bir ay, 37 yıldır hayatımda yaşadığım en güzel dönemdi. İlk defa mesleğimi bulduğumu hissediyorum.

Haberin Devamı

Filmi, fragmanından yola çıkarak Issız Adam’a benzetenler de var...

- İyi bir film yapmaya çalıştık. Bu tür tartışmalardan da kendi içimizde mümkün olduğu kadar kaçtık. İsteyen istediği filme benzetebilir, bu rahatsızlık duyulacak bir şey değil.

 

 

TUNA KİREMİTÇİ

Kendime dair ön yargılarım kırıldı

 

Müzik yapmayı seviyorum ama yeteneklerim kısıtlı. Bu yüzden müzisyen değilim. Roman yazarlığı, sinema okulu sayesinde öğrendiğim bir iş. Sinema yapamadığım yılları öyle değerlendirdim. İlk defa bu sefer kainattaki varlığımı bu kadar anlamlı hissettim. Zaten bundan böyle kısmetse sadece senaryo yazacağım. Köşe yazarlığı da devam edecek. Bana karşı ön yargılar varsa bu filmle yıkılır mı bilmiyorum ama benim kendime dair ön yargılarım kırıldı.

MELİS BİRKAN

Erkek dünyasının içinde olmak keyifliydi

 

Umarım böyle bir set ve erkek oyuncu kadrosu her kadın oyuncuya nasip olur. Yakışıklı oyuncu ve yönetmenle çalışmanın da haklı bir şımarıklığını yaşıyorum. Erkeklere uzak büyümediğim için, bu erkek dünyasının içinde olmak keyifliydi. Tabii erkekler hakkında bazı şeyleri de farklı algılamaya başladım.

 

 

CEMAL TOKTAŞ

Daha gencim, başıma neler gelir bilmiyorum

 

Güneşi Gördüm’de canlandırdığım gay rolü ayrı bir işti. Ben bir oyuncuyum ve bu sefer bir erkeği canlandıracağım diye de sevinç yaşamadım. İlk filmimde taşralıydım, sonra gay oldum, şimdi Ilgaz karakterini oynuyorum. Daha gencim başıma neler gelir bilemiyorum!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!