Arka Sokaklar: O ne biçim senaryo?
Güncelleme Tarihi:
Zafer Ergin dostum var, Gamze Özçelik adlı o pek güzel kız var, Özgür Ozan gibi sevdiğim oyuncular var... Amenna, seyredelim!
Bilirsiniz ya, klasik bir polisiye. Anlamadığım, en küçük bir olaya bile başkomiser dahil bütün ekip müdahale ediyor ama neyse, film icabı olsa gerek...
Benim dün seyrettiğim bölümde, başkomiserleriyle (emniyet amiri değildir herhalde) son derece laubali olan polisler, bir dolandırıcı çiftin peşine düşüyordu. Bir kadınla bir erkek, kendilerini sahte isimle karı koca gibi göstererek lüks otellerde kalıyorlar, tek başına kalan paralı çapkın bir müşteriyi gözlerine kestiriyorlar, erkek dolandırıcı ‘Benim işim var, bu gece yokum, seni yalnız bırakıyorum’ diye yüksek sesle söyleyerek gider gibi yapıyor, kadın cilve yaparak paralı çapkını odasına çekiyor, suç ortağı üstlerine geliyor, adamı etkisiz hale getirip parasını, kredi kartlarını filan gasp ediyorlar. Kurbanlardan biri kalp krizi geçirip ölünce, olay polisin dikkatini çekiyor.
Ve ekip bu iki dolandırıcıyı yakalamak üzere bir tuzak kuruyor. Başkomiser Rıza Baba (Zafer Ergin) kendini feda ediyor ve (astlarının sululuğuna ve karısının kıskançlığına göğüs gererek) ‘fettan kadının tuzağına düşecek olan zampara otel müşterisi kurban’ rolünü üstleniyor. Ekibin elemanları da, işte barmen, garson, kat hizmetlisi vs olarak yerlerini alıyorlar. Maksat, dolandırıcı çifte suçüstü yapmak.
Ön-Garabet: Dolandırıcılar otel lobilise geliyor, ‘Merhaba bizim rezervasyonumuz vardı’ diyorlar. Resepsiyon görevlisi (kimlik sormadan, kayıt yapmadan) ‘Hoşgeldiniz’ diye anahtarı uzatıyor... Önemli bir hata değil, ama Bismillah derken inandırıcılığı zedeliyor.
Garabet-1:
Polisin elinde – bize de seyrettiriyorlar - iki dolandırıcının açık seçik teşhis edilebildiği güvenlik kamerası görüntüleri var, otel odasından bir ceset çıkarıyorlar. Bu yeterli delil değil mi? Demek ki değil...
Koca rolündeki dolandırıcı İsmet, yemek sırasında karısını öpüp gider gibi yapıyor. Rıza Baba ile Hülya anında kesişmeye başlıyor, barda bir içki içip hemen kadının odasına çıkıyorlar. Kadın ‘Sen kendine bir içki al, ben üstümü değiştireyim’ diye kırmızı beybidolünü giyip geliyor, Rıza Baba’yı itip yatağa yatırıyor, kravatını çözüp üstüne abanırkene... polisler içeri dalıyor: ‘Kıpraşma, bu bir suçüstüdür!’
Garabet-2: O ne biçim suçüstüdür? Zina suç olmaktan çıktığına göre hangi suçun üstüdür? Olsa olsa iş üstüdür! Evli bir kadın otel odasına bir erkek almış, tam iş tutmaya hazırlanırken polis içeri giriyor... Eeee, bu neyi ispat eder? Kadının dolandırıcı olduğunu ve erkekleri tuzağına düşürüp suç ortağıyla birlikte parasını, kredi kartlarını filan gasp ettiğini nasıl ispat ettiniz ki?
Bu sırada, otel odasına doğru seyretmekte olan suç ortağı erkekle ilgilenen yoktur.
Garabet-3: Suç ortağı niye izlenmemiştir?
Garabet-4: Baskın ve suçüstü için suç ortağının da odaya girip, kurbanı etkisiz hale getirmeye çalışırken basılması gerekmez miydi en azından ve mantık icabı?
Neyse, adam polisi görür, polisın ‘Dur’ ihtarına ateşle karşılık verir, sağa sola kurşun sıkarak kaçar, memurlar da peşinde (Ara-garabet: Mesela barmen rolündeki polis operasyon başladığı halde niye hâlâ bardadır. Silah sesleri gelince, kovboy filmlerindeki gibi, silahını çekerek barın üzerinden atlasın diye mi?) otelin bahçesine fırlar, bir arabayı durdurup ‘gaps’ eder, kaçmaya çalışırken polis aracın lastiklerini kurşunlayınca, polisiye habere benzesin diye söylüyorum ‘kıskıvrak’ yakalanır, daha doğrusu bir memur silahının kabzasıyla kafasına vurarak etkisiz hale getirir.
Genel-garabet : Bu kadar kolay bir operasyon, ancak bu kadar başarısız icra edilir. Suçüstü filan yapılamamıştır (hatta kadın polisten şikayetçi olacaktır), sivillerin hayatı tehlikeye atılmıştır... vs. Yani polis görevi yüzüne gözüne bulaştırmıştır.
Aslında... senarist senaryoyu yüzüne gözüne bulaştırmıştır.
Ama halkımız önüne koyulan diziyi trene bakar gibi seyrettiği için...
Böyle gelmiş böyle gidecektir!
YERSEN!