Amcanızın medyayla hesaplaşma günü

Güncelleme Tarihi:

Amcanızın medyayla hesaplaşma günü
Oluşturulma Tarihi: Şubat 20, 2002 00:00

Rumuz: AşkSoru: Sevgili Serdar Amca. Bu yıl Sevgililer Günü'nü nasıl geçirdin?Cevap: Sayın Aşk. Bu yıl Sevgililer Günü'nün her yılkinden çok daha güzel ve özel olmasını istiyordum. Dolayısıyla 14 Şubat için çalışmalarıma dört ay öncesinden başladım. Ben hayattaki bütün meselelerin teorik çalışmayla çözüleceğine inanan bir insanım. Sevgililer Günü'ne hazırlanırken de ağırlığı teoriye verdim ve Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Y. Yılmaz'ın toplu eserlerini -ki bunu ben İngilizce söylemekten daha hoşlanıyorum ‘‘The Collected Works of Mehmet Y. Yılmaz’’- satır satır okumaya başladım. Biliyorsunuz, bilmiyorsanız da şimdi öğreneceksiniz, kendisi aşk meselesi üzerine dünyada en fazla yazı yazma rekoruna sahip genel yayın yönetmenidir. Eskiden de arada bir genel yayın yönetmenleri bu tür konularda denemeler yaparlardı, ama onların kafası karışıktı. Onlar aşk üzerine yazdıklarını zannediyorlardı ama aslında seks üzerinde yazıyorlardı ve okuyucular o zamanlar ikisinin farkını bilmediklerinden onları da büyük yazar zannediyordu. Ama şimdi durum değişti. Yeni genel yayın yönetmenleri, ikisinin farkını iyi biliyorlar ve bu yüzden aşk konusunda sıkı teoriler öne sürebiliyorlar. Neyse, 4 ay boyunca onun yazdıklarını okuduktan sonra şu kararı verdim: Gelecek yıldan itibaren Sevgililer Günü kutlamaları mutlaka ve acilen yasaklanmalı. Çünkü bir yasaklanma getirilmediği takdirde, Mehmet Yılmaz bu konuyu çözmek için uğraşmalarını sürdürecek ve sonuçta bir genel yayın yönetmeni daha kurtarılması katiyen mümkün olmayacak derecede çıldıracak. Benden söylemesi yani.* * *Rumuz: Yaklaşan BayramSoru: Bayram geliyor amca. Bunun sende yarattığı hisleri bana anlatabilir misin?Cevap: Yaklaşan Bayram evladım. Sadece bu bayram değil her bayram bende büyük bir hüzün yaratıyor birkaç yıldır. Çünkü bilirim ki bayram gelince hayatımda çok önemli yeri olan bazı şeyler eksik kalacak, onları özleyeceğim, bayramda herkes mutlu olurken ben geçici de olsa kaybetmiş olduğum önemli şeylerin hasretini duyarak yaşamaya çalışacağım, ama bunu başaramayacağım. Birkaç yıldır her bayram aynı duyguları yaşıyorum. Bunun olmaması için, benim de bayramları herkes gibi coşkuyla yaşamaya başlayabilmem için tek çözüm var. Hasan Cemal'in bayramlarda yazmama ádetinden vazgeçmesi gerekiyor, ama ne yazık ki ortada bunu yapacağı yolda bir işaret de yok. Yani şu anda hepiniz mutlu bayram günlerine neşe içinde hazırlık yaparken, ben yaklaşan acılar için, onun yazılarından eksik kalacağım günler için daha şimdiden mateme girmiş durumdayım bile.* * *Rumuz: TarihSoru: Amcacığım. Bugünkü medya, tarihi bir tiyatro eserinde nasıl canlandırılırdı, bu konuyu açabilir misin?Cevap: Pek sevgili Tarih. Hürriyet Gazetesi'ni Roma dönemindeymiş gibi düşünelim. Tiyatro eserinde Maksimus ve Minimus adında iki karakter olsun. Minimus karakteri bana benzesin, Maksimus da Ertuğrul Özkök'e. Onun neden illa da Maksimus karakterini seçeceğini nereden bildiğimi sorarsanız, onu da anlatayım. Yıllar önce Amerika'da televizyonda ‘‘Kral ve Ben’’ adlı müzikali izliyorduk onunla. Birden şovun ortasında aniden bana döndü ve ‘‘Biliyor musun, ikimiz şu müzikalde rol alsaydık sana ‘Ben' karakteri ne kadar da yakışırdı değil mi’’ diye konuştu. Yani anlayacağınız, ona Maksimus daha uygun düşecek her halükárda. Neyse piyeste Maksimus, Minimus’a akla hayale gelmeyecek kötülükler yapar durmadan. Onu hiç dinlemez, dinler gibi yapar ama onu duymaz, ona söylediklerini söylemiş olduğunu hatırlamaz ve imparatorun ona bağlayacağı maaşı da hep düşük tutmaya çalışır. Ve piyesin son sahnesinde Minimus, Maksimus'u çıplak elleriyle boğar. Boğma sahnesi Grand finaldir, üç dakika sürer ve iş sonuçlanınca da perde iner.* * *Rumuz: 159Soru: Serdar Amca. Sen yazıların nedeniyle hakkında hiç dava açılmamasıyla övünmüştün bir kez, doğru hatırlıyor muyum?Cevap: Sevgili, pek şirin 159. Bir devlet büyüğümüzün zamanında dediği gibi ‘‘Dün dündür, bugün de bugün’’. Ve buna bir ekleme yapmak gerekirse eğer, yarın da yarın olacaktır gayet tabii ki. Bilmem anlatabiliyor muyum?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!