Aklım kendimde

Güncelleme Tarihi:

Aklım kendimde
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 04, 1999 00:00

Haberin Devamı

Orhan Pamuk'a benzemek istemem!

Teoman'ı ünlü yazar Orhan Pamuk'a benzeten ilk kişi ben değilmişim. Hani illa bir referans gerekiyorsa, yine başka bir ünlü köşe yazarımız Perihan Mağden, Teoman'da Pamuk'un izlerini bulanlardanmış. Teoman'ın konuşması, cümle kuruşu, olayları ifade etme biçimi Pamuk'u anımsatıyor. O ise, Orhan Pamuk'u beğeniyor beğenmesine, ancak ona benzetilmekten pek memnun değil: ‘‘Onu biraz telaşlı buluyorum. Bense daha cool olmak isterim.’’ Ha bir de Pamuk'tan farklı olarak, ‘‘cool, okey’’ gibi İngilizce, ‘‘dallama, hıyar’’ gibi argo kelimeler kullanıyor. 27 yaşına kadar ne yapacağını bilemez halde dolaşıp gazetecilikten reklamcılığa, film yönetmenliğinden yayıncılığa her alana saldıran Teoman, istikbalini çocukluk aşkı müzikte buldu. Şimdi müzikten kazandığı şöhret sayesinde Sinan Çetin'in bir sinema filminde rol alacak: ‘‘Eskiden daha temkinli bir heriftim, yapamam filan derdim. Şimdi rahatım. İddiasız olduğum bir alan olduğu için beni strese sokmuyor. Beyaz'ın türkü kaseti çıkarması gibi birşey. Bir de kötü bir huyum var ki, galiba hayır diyemiyorum. Zevkli olacağını düşünüp kabul ettim. Bu benim imajımı zedeler mi diye düşünmedim. Ama eğer buradan su alırsam, o suyu atmasını da beceririm.’’

Teoman şaka yapmayı seviyor, röportajlarında sık sık şaka yapıyor. Şaka derken, Maraş dondurmacısının elinizdeki külahı son anda geri çekip sizi arkadaşlarınızın yanında salak durumuna düşürdüğü türden şakaları kastetmiyoruz. Teoman ironik konuşuyor. Bazen de sorulan bir soru üzerine doğru olan cevabı değil de komik olanı seçiyor. Bugüne kadar okuduğu röportajlarda birbirinden farklı Teomanlarla karşılaşıp kafası karışanlar vardır diye, değinmeden geçemedik. Bir de okuduklarınıza inanmanızı istemekle birlikte, kafanızın bir yerinde soru işareti bulunsun diye.

Teoman, Teoman'ı ikiye ayırıyor: Çocuk Teoman ve yaşlı Teoman.

Çocuk Teoman 1967 yılında, İstanbul'da Tünel'in en güzel avlusuna sahip Doğan Apartmanı'nda doğar. Kendine bakmayı pek beceremeyen, şiir meraklısı avukat babası Hasan Basri Yakupoğlu, Teoman 2,5 yaşındayken ölür. Bu yüzden babası ile ilgili hatırladığı en net şey onun yokluğu: ‘‘Etrafımda bir sürü kadın, annem, anneannem, tezyem, halam, yıllar boyu bu yokluğa ağladılar. Evde hep bir güçsüzlük havası eserdi.’’ Teoman bu ‘‘ağlayan kadınlar tablosu’’na bakıp benzemek istemediği insanları görmüş. Benzemek istediği kahramanlarını ise çizgi romanlardan seçmiş.

ANNEM HERŞEYİ YANLIŞ YORUMLAR

Rahat ilişki kurulan çocuklardan olmadığını biliyor: ‘‘Büyüklerle ilişkim hummalıydı. Sevgiye dayalı ama paylaşımcı olmayan biriydim. Kendimi dışa vurmazdım ve çocuk olmaktan dolayı çok sıkıntı duyardım. Çünkü kendimi çok olgun hissediyordum ve biri bana öğlen uykusuna yatmam gerektiğini söylediği zaman çok sinirleniyordum.’’ ‘‘Olgun’’ Teoman ilkokul öğretmenine de kafa tutmuş: ‘‘Çizgiler, daireler çizmek istemiyordum. Öğretmene, kusura bakmayın, ama ben buraya okuma yazma öğrenmeye geldim dediğimi hatırlıyorum.’’

Teoman liseyi Kültür Koleji'nde okuduktan sonra, önce İstanbul İşletme'ye, ardından Boğaziçi Üniversitesi'nin matematik ve sosyoloji bölümlerine girer. Bu arada amatör gruplarla müzik yapar. Bu yıllar keyfinin yerinde olduğu zamanlardır. 25 yaşından sonra aklına bir soru gelir: Ne olacağım ben?

‘‘Herkesin bir bunalım dönemi vardır, ama benimki biraz uzun sürdü. Ne iş yapacağımı bilmiyordum. Bir sürü şeyi yapabilirim gibi geliyordu. Gazeteci olmak istiyordum, kötülerine bakıp ben bunlardan iyi yazarım diyordum. Radyoları dinleyip radyocu olayım bari diye düşünüyordum. Benim istediğim alanlarda yer kapmış insanlara da hınçlanıyordum.’’

Teoman en doğru işi ararken, bugün 67 yaşında olan annesi Şaziment Hanım da oğlu için birşeyler diler: ‘‘Annem çok sevilesi bir insandır ve herşeyi yanlış yorumlayarak beni çok güldürür. Sesim güzel diye spiker olmamı istiyordu. Kasetlerim çıktı, tanınan biri oldum. Fakat müzisyenliğim onu tatmin etmiyor. Şimdi de Ali Kırca gibi biri olmamı istiyor.’’

Teoman sonunda müzisyenlikte karar kıldı ve iki albümü de başarılı oldu. Bu arada birden farketti ki o Yaşlı Teoman olmuş: ‘‘Ben kendimi ünsüz-ünlü değil, çocuk-yaşlı diye ikiye ayırıyorum. Çocuk Teoman'ın hayatında tutkular vardı. Mesela ortaokuldayken bütün bir hafta boyunca Hey Dergisi'nin çıkmasını beklerdim. Çıktığı gün erkenden gidip alır sonuna kadar okurdum. Kitaplara, filmlere, ilişkilere tutkuyla bağlanırdım. Şimdi aklım kendimde. Çok ayıp bir şey belki, ama insan kendisiyle çok fazla uğraşınca başka problemle uğraşamıyor. Konserimdeki ışıkların güzel olması herşeyden daha önemli olabiliyor. Şu dönemde kendimle yoğunlaşmış durumdayım. Sanki ben dünyanın merkeziymişim gibi geliyor. O zaman insan mecburen daha kötü bir herif oluyor. Ama ne yapayım.’’

AŞAĞI GİDİYORUM

Teoman geçen yıl Ağustos ayına kadar hiç sevgilisiz kalmamış. Son bir senedir ‘‘yalnız’’: ‘‘İyi bir sevgili değilim. Ayının teki de değilim tabii, ama ilişki üzerine düşünmem. O sanki zaten vardır. Sevgilimi severim, ama ilişkimiz nasıl daha güzel olur diye de kafa yormam. O zaten bir şeyleri düşünmemek için vardır.’’

Her biri birkaç yıl süren 3-5 tane ‘‘esas sevgilisi’’ olmuş. Şimdi onların hepsini, herbirinden çocuk yapacak kadar çok seviyor: ‘‘O eski kıskançlıklarımız, didişmelerimiz kalmadı. Onlardan yaparım. Eski sevgililerim benim en iyi arkadaşlarım. Onların hangisi çocuk istese yaparım. Çocuk istiyorum. Çünkü normalde kendimle ilgili hiçbir şey istemediğim halde, kendimi doldurup bir takım hedefler koyarak bunlara ulaşmaya çalışıyorum. Çocuk olursa kendimi doldurmadan daha doğal olarak bir şeyleri isteyebilirim. İnsanın çocuğu olursa bir şekilde onun iyiliğini ister. 32 yaşındayım, daha gencim ama yine de aşağı doğru bir gidiş var. Ben istiyorum ki, yukarı doğru giden bir şeyi seveyim. O da çocuk.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!