Ailesinin kadınlarını yazıyor

Güncelleme Tarihi:

Ailesinin kadınlarını yazıyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 27, 2000 00:00

Haberin Devamı

BEN TASARLIYORUM ONLAR KARAR VERİYOR

Bir sinema oyuncusu birtakım şeyler tasarlıyorsa, bunun nasıl olacağına da başka birtakım insanlar karar veriyor. Vallahi vazgeçtim. Deli miyim? İçinde o kadar hoş şeyler vardı ki, ben bunların nasıl algılanacağını gördüm, bu da bana ders oldu.

Müjde Ar, Ağır Roman'dan bu yana ne yapıyor?

- Birkaç film projem var. Biri Güneydoğu'da geçen bir hikaye. Büyük bütçeli bir iş. Farklı iki kültürün birbirine kaynaştırılma çabasını anlatan büyük ölçüde müziğe dayalı bir film. Ve o çabadan çıkan sonucu gösteriyor. O da filmin sürprizi. Olmuş bir hikayeden yola çıktık. Senaryosunu yazıyorum iki arkadaşımla.

Bir de Barış Pirhasan'la projeniz var...

- Evet onun senaryosunu da yazıyoruz. O 1970'lerde Malatya'da büyük bir aile evini anlatıyor. Yaz tatilinde teyzesinin yanına giden (teyzeyi ben oynuyorum) 13 yaşında bir kız çocuğunun yaşadıkları... Hani insan bir yazda büyür ya, onun hikayesi. Sinan Çetin'in yöneteceği Komiser Shakespeare ise pazartesi başlıyor. Orada çok sempatik bir fahişeyi oynayacağım. Bu arada beş altı aydır TRT'ye çekilecek film için çalışıyoruz. Senaryosunu yazıyoruz, aynı zamanda oynayacağım. Eylül ayında gösterilmeye başlanacak. Komiser Shakespeare'den sonra onu çekeceğim. Karakolda Ayna Var diye çıkıyor ama adı değişecek. Onun hazırlıkları var.

Hepsi bu kadar mı?

- TÜRSAK Vakfı'ndaki çalışmalarım da devam ediyor. İki büyük festival düzenliyoruz. 5 Haziran'da Çevre Filmleri Festivali'nin dördüncüsü var Bodrum'da. Kasım'da ise İstanbul'da Sinema Tarih Festivali... Ha, bir de harika bir medya hikayem var, onu da film yapmak istiyorum. Bir günahı olmayan bir kadının medya tarafından perişan edilmesinin öyküsü!

YEŞİLÇAM anıları değil

Tam yerine geldik. Bir kitap yazmakta olduğunuzu biliyorduk. Yeşilçam'la mı ilgiliydi bu kitap?

- Ben sinemacıyım, yazar değilim. Bir şeye ancak film yapmak niyetiyle başlarım. Bu kitaba da film yapmak üzere başladım. Ailemin geçmişi bana çok ilginç geliyor, onu anlatmak istedim. Baba tarafım göçmen, Bulgaristan'dan gelmişler. Anne tarafım ise Erzincanlı ancak 1938'deki depremde hepsi gitmiş, bir tek anneannem kalmış. Bir de ailenin kadınları çok ilginç insanlar. Bundan bir şey çıkar mı diye iki üç yıl önce notlar almaya başlamıştım. Yazdıklarımın Yeşilçam'la hiçbir alakası yok. Günün birinde yayımlanırsa sinema filmi yapmak istiyorum ama hiçbir plan program yok henüz. Belki yazmak on yıl sürecek, bilmiyorum. Çok geniş bir aile...

İlginç kadınlar var dediniz, nasıl kadınlar bunlar?

- Hepsi ayakları üzerine basan kadınlar. Babaanne, Bulgaristan'dan geliyor ve biçki dikiş atölyesi kuruyor, İstanbul'da. Yıl 1915. Anneannem belediye ebesi ve 1900 yılında babası Erzincan'dan at üstünde İstanbul'a ebe mektebine getiriyor onu. Hatta at üstünde bir fotoğrafı var, dağ köylerinde ebelik yapmış sonra. Annem Aysel var, babaannenin kızkardeşleri, teyzeler, halalar, hepsi renkli kadınlar. Sülale böyle. Göç ve aşk hikayeleri var, orada kalan aşklar var. Tarih tekerrürden ibarettir derler ya aslında yaşananlar da tekerrürden ibaret. Her yaşayan bir öncekini taklit ediyor bir manada. Kulaktan dolma hikayelerle programlanıyor insan.

Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?

- Bütün bu yaşamları izledim; hepsi öyleydi. Birbirinin taklidi gibiydi. Anne anneanneyi, öbürü büyükanneyi taklit etmiş.

Sizin taklit ettiğiniz, benzediğiniz kim?

- Ben hepsinin karmasıyım. Bende teyzem var, annem var, anneannem, babaannem var. Yüklenmiş bana da bir şeyler. İnsan öyledir ya, sana yüklenenleri olmaya çalışırsın, olursun da. Bu sadece kadın için değil, her insan için böyle bence. Hepimizi formatlayan, kulağımıza üflenen öyküler. Bir sentez oluşturuyorsunuz.

KADIN OYUNCU KORUNMASIZ

Siz sizde ortaya çıkandan memmun musunuz?

- Başıma gelen olaylardan, özellikle son olaydan sonra değilim. Ben bütün bunları yazarken, Yeşilçam'la ilgili kitap yazdığım çıktı gazetede, hem de seks ve yatak hikayeleri yazıyormuşum. Hangi hayalperestin dünyasından çıktı bu haber, bilmiyorum. Bir insanın ne yazdığına başkaları mı karar veriyor? Ayrıca vazgeçtim kitabı yayımlamaktan, belki film yaparım.

Nasıl vazgeçersiniz!

- Şunu anladım ki Türkiye'deki belli kesimler böyle şeylere hazır değil. Bir sinema oyuncusu birtakım şeyler tasarlıyorsa, bunun nasıl olacağına da başka birtakım insanlar karar veriyor. Vallahi vazgeçtim. Deli miyim? İçinde o kadar hoş şeyler vardı ki, ben bunların nasıl algılanacağını gördüm, bu bana ders oldu. Bu ülkede, oyunculuk gibi bir mesleği seçtiğim için çok korunmasız olduğumu düşünüyorum.

Neden oluyor sizce bunlar?

- Kadın oyuncu olduğum için geliyor, bunlar başıma. Hiçbir erkeğe bu saldırganlığı yapmıyorlar, kadınlara ise hem pervasızca saldırıyorlar, bir de bunu hak görüyorlar. Korkunç bir şey. Kendini korumaya çalıştığın alandan çıkarıp sıradanlaştırmaya çalışıyorlar ve emeğe hiçbir şekilde saygı göstermiyorlar. Tamamen düzmece bir şeyi alıp senin resminin altına koyma cesaretini gösteriyorlar.

Sahiden vazgeçmiş olamazsınız.

- Ne yapabilirim? Sinir sistemimi korumak istiyorum. Her zaman etmediğim laflar çıkar, ama bu kez farklıydı. Ben, bu kadar korunmasız olduğumu bilmiyordum. Bir teki bile bana ait değil o beyanların, bir kere üslubum değil. İnsan kendisine ait olmayan bir üslupla karşılaşınca şok geçiriyor. Herkes ucuzluk peşinde koşarsa neye sığınacağız biz.

AİLEMİN GEÇMİŞİNİ YAZMAK İSTEDİM

Ailemin geçmişi bana çok ilginç geliyor, onu anlatmak istedim. Baba tarafım göçmen, Bulgaristan'dan gelmişler. Anne tarafım ise Erzincanlı ancak 1938'deki depremde hepsi gitmiş, bir tek anneannem kalmış. Bir de ailenin kadınları çok ilginç insanlar. Bundan bir şey çıkar mı diye iki üç yıl önce notlar almaya başlamıştım. Yazdıklarımın Yeşilçam'la hiçbir alakası yok.

Müjde Ar, bütün olanlardan sonra, ‘‘Komiser Shakespeare'de hangi rolü oynayacaksınız?’’ sorusuna ‘‘Sevimli bir fahişe’’ cevabı verirken kahkahalarla güldü.

Sinema oyuncusu Müjde Ar'ın Yeşilçam anılarını kaleme almaya başladığı ve seks düşkünü patronları açıklayacağı haberi, herkesin ilgisini çekti ama, onu üzdü. Çünkü yazdığı kitabın Yeşilçam'la ve sinema anılarıyla ilgisi yoktu.

O yüz yıl önce Bulgaristan'dan göç edip Türkiye'ye gelen ailesinin, özellikle de kadınlarının hikayesini yazmaya çalışıyordu. Son zamanlarda senaryo çalışmalarına iyice ağırlık veren Ar, sorularımızı cevapladı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!