Ağrı, sadece beyinde

Güncelleme Tarihi:

Ağrı, sadece beyinde
Oluşturulma Tarihi: Eylül 04, 1999 00:00

Haberin Devamı

Kültür farklılıkları,kişilik yapısı ve farklı eğitim ağrı düzeyini etkiliyor.

Araştırmalar paraşütçülerle ilgili bir gerçeği ortaya çıkardı: Uçaktan atlamadan önce bir tür işkenceye tabi tutulan paraşütçüler hiç bir şey hissetmiyor. Araştırmacıların iddiasına göre, paraşütçüler, dikkatlerini yapacakları iş üzerinde yoğunlaştırdıkları için onlara elektrik şoku uygulandığının farkına bile varmıyorlar. Doktorlar, ayrıca paraşütçülerin vücutlarının büyük miktarda doğal uyuşturucu salgıladığını ve bunun da ağrıyı hissettirmeyip, dikkatlerini sadece işlerine vermelerini sağladığı kanısında.

Ağrı sadece bu arızaya karşı gösterilen doğal bir tepkiden ibaret değil. Ağrı kavramının çok daha geniş bir yelpazesi var. Kültür farklılıkları, kişilik yapısı ve farklı eğitim düzeyi ağrıyı etkiliyor. Örneğin insanların ağrıyı nasıl hissettikleri, çocukluk dönemlerinde yaşadıkları deneyimlerle yakından ilgili. Çocukluk yıllarında ebeveynlerin kültürel inançlarına dayanarak çocuğun ağrısına gösterdikleri tepki, o kişinin yetişkinlik çağında ağrıları nasıl hissedeceğini belirliyor.

Çok ağır bir şekilde yaralanan kişiler, yaralarındaki ağrıları hemen hissedemezler çünkü o sırada bu kişilerin düşünmek zorunda oldukları çok daha önemli hususlar vardır. Savaş alanlarında görev yapan sağlık görevlileri, çok ağır yaralı askerlerin çoğunun yaralarının acısından değil de iğne yapıldığı zaman canlarının acımasından yakındıklarını belirtiyorlar.

AĞRIYI UNUTABİLİRİZ

Araştırmalar, beynin ağrıya karşı bir zafer kazandığını gösteriyor. İşte bu olgu, sürekli ağrı çeken hastalara yardım edebilmek amacıyla yeni stratejiler geliştirilmesine ışık tutuyor. Bir sinirin ucundaki duyarlı bölge, çevredeki dokularda bir değişiklik algıladığı zaman ağrı başlıyor. Sinirlerin duyarlı uçları, sinirlerin yardımıyla beyine kötü haberi ulaştırıyor. Çevredeki sorun haberi, saatte iki yüz mil süratle sinirlerden geçip beyne ulaşıyor. Bu güne kadar, ağrının tıpkı telefon hattında seslerin bir uçtan ötekine ulaşması şeklinde geliştiği sanılıyordu. Oysa son zamanlarda yeni bir varsayım ortaya atıldı. Buna göre sinirlerde ağrı işaretlerini durduran bazı ağrı engelleyiciler ve doğal uyuşturucular, ağrıyı duymamızı engelleyebiliyor. Stress, moral, endişe, geçmişte çekilen ağrıların anımsanması ve o sırada kişiyi meşgul eden uğraşa göre ağrı azalabiliyor ya da çoğalabiliyor.

‘‘Ağrı/Pain’’ isimli tıbbi yayın organının kurucusu ve editörü Profesör Patrick Wall şöyle diyor: ‘‘Eğer bir tehlikeden kaçmak, bir işi bitirmek ya da başkalarına yardım etmek isteniyorsa, ağrı çektiğimizi unutabiliriz. Belirli bazı koşullar altında, ağrıyı engelleme mekanizması faaliyete geçiyor. Örneğin birinin alnına silah dayandığı zaman o kişi az önce çektiği artrit ağrılarından yakındığını unutabiliyor. Ağrı birdenbire kesiliyor.’’

KAFA KAZITMA

‘‘The Lancet’’ adlı tıp yayınında ağrı konusunda bir inceleme yazısı yayımlanan Profesör John Loeser merkezi sinir sisteminin ağrıları hissetmemizi sağladığı kanısında. Kişilerin ağrıları değişik dozlarda hissetmelerinin nedeni ise kişilerin sinir sistemindeki fiziksel değişimlerle ilgili. Endişe ve stres, ağrının algılanmasını şiddetlendirebilir, kültürel unsurlar ise ağrıyı azaltabilir. Profesör Loeser, ‘‘Kültürel unsurlar, ağrılara karşı nasıl bir tepki göstereceğimizi belirlerler,’’ diyor. Örneğin Afrika'da kafa kazıtma törenleri yapılırken Afrikalı bir erkek sakin sakin oturup işlemin tamamlanmasını bekler. Oysa aynı uygulama bize yapılsa, ağrı, acı içinde bağıra bağıra oradan kaçarız. Afrikalının beynindeki mekanizmalar, ona yararlı bir işin yapıldığını söyleyip onu yatıştırır.''

Salyangozdan ağrı kesici

Bilimadamları tropikal bölgedeki mercan kayalıklarında yaşayan deniz salyangozunun yanından geçen balıklara bir zehir zerkettiğini saptadı. Zehir, balığı felç ediyor ve salyangoz da daha sonra ölen balığı yiyor. Amerikalı bir araştırma ekibi, bu zehirin tam gücünü saptadı ve ağrı kesici ilaca dönüştürmek için çalışmalara başladı. Ekibi Güney Kaliforniya Üniversitesi biyokimya bölümü öğretim üyelerinden George Miljanich yönetiyor. Miljanich, bu çalışmanın ağrının tedavisinde çok önemli bir aşama olacağını söylüyor: ‘‘Biz bu yeni ilaca Ziconotide adını verdik. Bildiğimiz kadarıyla da hiçbir yan etkisi yok. Deniz salyangozunun zehiri, balıkların sinir sistemlerini etkileyerek onları felç ediyor. Bu zehirin insanların sinir sistemini de bloke edeceğine inanıyoruz.’’

Ağrı kesiciler

İltihap Gidericiler: En çok kullanılan ilaç. Ağrı kesiciler arasında en yaygın kullanılanı aspirin. Bu tür ilaçlar şişme ve ağrıyı yapan prostaglandinlerin üretilmesini engellerler.

Steroidler: Eklem ağrılarına karşı lokal olarak enjekte edilirler. Bu ilaçlar arasında en yaygın kullanılanı kortizondur.

Lokal anestezi: Bunlar, merkezi sinir sistemine gelen ağrı mesajları durdurmak için sinir uçlarını etkiler. Küçük ameliyatlarda ve diş hekimleri tarafından kullanılır.

Afyonlu ilaçlar: Bu ilaçlar, zayıf bir uyuşturucu sayılan kodeinden, güçlü olan morfine kadar değişik türlerde olur. Morfin özellikle kanser ağrılarını dindirmekte kullanılır.

Hipnoz: Ağrıya bağlı olarak ortaya çıkan endişe durumunu yok eder. Basit ameliyatlarda hipnoz yöntemi kullanılıyor.

Akupunktur: Akupunktur yani iğne batırarak tedavi, çok yaygın olarak ağrıları gidermede uygulanıyor. Bir teoriye göre, deriye ya da bir kasa iğne yerleştirildiği zaman, bir sinir hareketiyle omuriliğe mesaj iletiliyor. Omurilik de vücudun doğal afyonlu ilacı sayılan endorfini salgılıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!