30 kilometrelik sahilde, bol yıldız, deniz, güneş ve golf BELEK

Güncelleme Tarihi:

30 kilometrelik sahilde, bol yıldız, deniz, güneş ve golf BELEK
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 04, 2005 00:25

Belek Turizm Merkezi, son yıllarda gerçekleştirilen en büyük entegre turizm projelerinden biri. Belek’te, 30 kilometrelik sahil boyunca, çoğu geniş araziler içine kurulu bol yıldızlı tesisler, Türk turizminin 1990’lı yılların başında kendine model olarak çizdiği ve ülkenin Güney ve Batı sahilleri tarafından benimsenen deniz- güneş- kum konseptinin önemli bir parçası.

Son yıllarda patladı, patlayacak denilen Türk turizminin sunduğu rakamlara bakılırsa, gerçekten de Türkiye’yi ziyaret eden yabancı sayısında ve bıraktıkları toplam döviz istatistiklerinde düzenli bir artış gözleniyor. Bunun en belirgin nedeni, bu tesislere gelen turist sayısındaki artış. Bir ya da iki haftalık programlarla kendi şehirlerindeki en yakın havaalanından tatillerini geçirecekleri tesise en yakın havaalanına uçan charter uçaklara binen ve çoğunluğunu Avrupa ve son zamanlarda da BDT devletlerinden gelen turistlerin oluşturduğu bu kitle turizm hareketi, Türk turizmini dünya sıralamasında üst sıralara çıkardı.

Belek Turizm Merkezi’nin kapsadığı beş mevkide (Üçkum Tepesi, Taşlıburun, İskele, İleribaşı, Acısu), planlanan yeni tesisler de dahil, bugün 40’ın üzerinde otel var. Belek’in ününe ün katan bir başka özelliği ise Türkiye’de en çok golf alanına sahip bölge olması. BETUYAB (Belek Turizm Yatırımcıları Birliği) Bölge Müdürü Nihat Güney, bölgenin bir tatil destinasyonu olmasının ötesinde başka yönleri olduğuna değiniyor; ‘’Önümüzdeki iki yıl içinde, sayısı altı olan golf sahaları 12’ye çıkarılacak. Hedef, golf sahalarımızın dünyanın en iyileri arasına girebilmesi. Belek aynı zamanda futbol kulüplerinin antrenman ve devre arası tatillerini geçirdikleri Türkiye’deki tek yer olma özelliğini koruyor. Burası, soğuk ülkelerin, özellikle Rusya Federasyonu ve Avrupa ülkeleri futbol takımlarının bu amaçla seçtikleri yerlerin başında geliyor. Kongre turizmi alanında da, Belek tercih sıralamasında İstanbul’dan sonra ikinciliğe aday.’’

BAR İŞLETEN ÇİFTÇİ

BETUYAB’ın, turizmin, farklı din ve milletlerden insanları biraraya getirdiği, hoşgörüyle özdeşleştirilen bir olgu olmasından yola çıkarak gerçekleştirdiği, ibadete açık bir cami, sinagog ve kiliseden oluşan Dinler Bahçesi’nin yanından geçerek turizmden önce kendi halinde bir köy olan Kadriye beldesine doğru ilerliyorum. Belek bölgesi olarak tanınmasına rağmen, turizmin ilk başladığı yer olan ve bugün artık belde olarak anılan Kadriye köyü, son yıllarda büyük değişim geçirmiş. Çarşıda hemen hepsi yabancı tursitlere yönelik dükkanlar var. Evlerin alt katlarında tişört, çanta, terlik, kuyum, deri satılıyor. Farklılık yaratmak ya da kalite sunmak isteyen pek yok gibi. Öyle küçük de değil, bazıları devasa alışveriş merkezleri. Burası ne köy ne de kasaba, adeta yapay bir turistik kent.

Belek’te otellerin dışında eğlenilebilecek pek bir yer yok. Bir disko varmış, ayakta kalamamış. Yabancı turistlerin rağbet ettiği Roman Bar, beldelerde turistlerin eğlendikleri tek yer. İngilizler’in çok meraklı oldukları karaoke burada yapılıyor. Burası büyük ölçüde genç sahibi Aydın Zeybek’ten dolayı da popüler. Turistlerle dost oluyor, onları nasıl ağırlayacağını biliyor. Aydın, bir çiftçi çocuğu. Kendini ‘’bar işleten çiftçi’’ olarak tanımlıyor. Kadriyeliler’in arasında hálá tarımla geçinenler var, köyde modern seracılık başlamış ancak birçokları zamanında arazilerini satmış. Bugün taksicilik yapanların çoğu bir zamanlar çiftçiymiş.

İnşaatlar başladığında köylü turizme sıcak bakmıyormuş. ‘’Çıplak insanlar ortalıkta olacak. Çocuklarımız da mı böyle dolaşacak’’ diye endişe ediyorlarmış. Önceleri Aydın şortla dolaşıyor diye komşular babasına söylenmiş, annesi turist kızlarla yakınlaşmasını istememiş. ‘’Turizm geldi iyi mi oldu?’’ diye kendi kendine sorunca ‘’iyi oldu’’ diyor Aydın, ‘’bar işletmeyi, tekstili, çantayı, kuyumu, su sporlarını ve en önemlisi yabancı lisanı öğrendik.’’ Bugün tatil köylerinin olduğu yerde orman vardı. Çardaklarımız vardı, yazı sahilde geçirirdik. Ağaçlar kesildi, hálá kesiliyor. Turizm iyiyken iş alanı çoktu. Kalite vardı. 90’ların sonunda her şey dahil sistemi başladı. 2002’den itibaren turizm düşüşe geçti. Turistler bugün bizim kalmayı hayal bile edemeyeceğimiz tesislerde çok uygun fiyatlara konaklıyor. Otelden dışarı çıkma ihtiyacı bile hissetmiyorlar.‘’ Turizmin bu noktaya gelmesinde otelcilerde fazla suç olmadığını düşünüyor Aydın; ‘’Esnaf olarak biz de suçluyuz. 90’larda Ruslar çantalarla para taşıyorlardı. Maliyeti 200 dolar olan deri ceketi beş katı fiyatına verdik. Kazıkladık onları, uyandılar ve artık o kalitede müşteri gelmiyor.’’

KARLA SOĞUTULAN ŞERBET

Ali, cumartesileri kurulan Belek pazarında karlama satıyor. 15 yıldır, karın 12 ay boyunca eksik olmadığı Toroslar’dan blok blok kestiği karı arabasının arkasına yükleyip pazara geliyor. Karı, plastik bardaklara koyup, üzerine kiraz suyu, karanfil, şeker ve tarçın ekleyerek, buz gibi bir şerbet yapıyor. Müşterileri daha çok sıcaktan bunalan yerli halk. ‘’İçini temizliyor’’ diye açıklıyorlar. Bazen tek tük meraklı yabancı turist de deniyor bu geleneksel içeceği. Yazın karlama satan Ali, kışın da Eğrigöl yakınında kurban hayvanı besliyor.

Esnafın işlerden şikayet etmesi biraz klişedir belki ama Belek sokakları bu günlerde oldukça hareketsiz görünüyor. Satıcı İlker Yıldırım, gazeteci görünce söylenmeden edemiyor; ‘’Beş altı yıl önce yatırımcılar Antalya’dan akın ettiler. Dükkan kiraladılar. Herkes aynı şeyi satmaya başladı. Sonra turizm durgunlaştı, pay ve rekabet bölündü. Zaten artık müşteri dışarı çıkmıyor. Otellerde animasyonun, yemeğin, içkinin sonu gelmiyor. Bir iki tur yapılıyor civara o kadar. Eee, Türkiye’nin neresini gördün diye sormanın bir anlamı yok herhalde. Türkiye’ye dair hiçbir şey görmüyor, biz Türkler’i tanıyamadan gidiyorlar.’’

Ağırlıklı olarak Amerika, Avustralya ve Japon pazarında, Türkiye’nin tarihi, kültürel ve çağdaş değerlerini ön planda tutan eğitim turları organize eden Baltac Turizm’in sahibi Kazım Uzunoğlu artılarla eksileri değerlendiriyor: ‘’Rekabetle birlikte, birçok tesisin uygulamaya mecbur kaldığı her şey dahil sisteminin ekonomiye yansımasına bakacak olursak, mutlaka ki büyük katkıları olduğunu görebiliriz. Özellikle bu tesislerde tüketilen ürün ve hizmetlerin sağlayıcılarını düşünürsek, ekonomimizdeki ‘dalga’ efekti oldukça önemli boyutlara varır. Ancak, bu turizmin en önemli dezavantajı, turistlerin tatillerini Türkiye’de mi yoksa İspanya ya da Tunus’ta mı geçirdiklerini farkedemez hale gelmeleri. Bu sistem o kadar ilerledi ki, bazı tesisler, misafirlerinin tatilleri boyunca ülkelerine özlem duymamaları için alışık oldukları mimariyi ve dokuyu birebir yansıtacak şekilde tasarlanıyor ve hatta bazen personel bile o ülkelerin vatandaşlarından seçiliyor. Bu da söz konusu ortamları daha da steril bir hale getiriyor. Güneş- deniz-kum- eğlence sarmalı içinde ülkemize gelen bu turistler, Türkiye’nin gerçek rengi ve mozaiğini tanıyamadan buradan ayrılıyor. Artık turizme kısa vadeli görüş açılarıyla bakma lüksümüz yok. Bu turizm anlayışını Türkiye’nin konumuyla birlikte yeniden sorgulamamız gerekir.’’

GOLFÇÜLER İÇİN VİLLALAR

Belek’i Antalya Havaalanı’na bağlayan anayolda yürürken, yol boyunca çalılıkların arasına atılmış bira kutuları, poşetler ve yiyecek artıkları dikkatimi çekiyor. Civardaki steril ve şık otellerde kalanların kullandıkları bu yol, Belek’in hedefiyle garip bir tezat oluşturuyor. O sırada farklı otellerden Dinler Bahçesi’ne gelen turistler, kilisenin önünde Antalya Devlet Opera ve Balesi’nin sunduğu bir dinsel müzik konserini dinliyorlar. Yeni sitelerin ve villaların inşa edildiği yolda ilerlerken, bisikletli bir yabancı turist satılık villaların olduğu bir sitenin yerini soruyor. O ana kadar sakin olan trafik bir anda yoğunlaşıyor ve resmi arabalar, ambulanslar, basın araçları ardarda geçmeye başlıyor. Rixos Oteli’nin açılışına davetli Başbakanın konvoyu bu.

Biraz daha yürüdükten sonra bir tabelanın üzerinde bir internet sitesine rastlıyorum; ‘’villasforgolfers.com’’ (golfçüler için villalar)... Çoğunu emekliliğini burada geçirmek ya da golf oynamak amacıyla yabancıların satın aldığı villaların güvenliğini Konyalı Hasan Bey sağlıyor. Konya’dan Belek’e ailesiyle birlikte iş bulmak için gelen Hasan Bey bir süre icarlık yapmış. Birçok Türk’e pahalı gelen Belek’teki bu konutları, yabancılar sudan ucuz buluyorlar.

Bazılarının hayallerine sığamayacak kadar görkemli, doluluk oranı yüzde 100’e varan oteller madalyonun bir yüzü. Bu oteller, özellikle çocuklu ailelere, güneşe hasret kuzey Avrupa ülkelerinin vatandaşlarına, zahmetsiz dinlenmek isteyenlere, muhteşem bir doğanın içinde, keyif alabilecekleri bir tatil vaad ediyor. Tatilin sonunda özel fotoğraflarınızdan bir albümünüz oluyor. Her şey dahilde, erken kahvaltı, geç kahvaltı, sayısız restoran seçeneği, dondurma saati, çorba saati, çocuklar için bütün gün eğlence, dans, müzik ve animasyon var. Gürcü dansçılarla Türkler’den oluşan animasyon ekibi, sözlerini bile bilmedikleri yabancı müzikallerde acemice playback yapıyor, çılgınca alkışlanıyor, Ruslar’ın su balesi gösterisi büyük ilgi görüyor...

Madalyonun diğer yüzünde de, iki haftalık tatillerinin ardından havai fişeklerle uğurlanan turistlerin Türkiye ve Türkler hakkında ne öğrendiği sorusu var. Akıllarda tek kalanın Sertab Erener’in ‘’Everyway that I can’’ şarkısı ve bu şarkı eşliğinde yüzlerce turistin birlikte yaptığı, animatörlerin ezberlettiği koreografi olmamalı.

MOLA

National Golf Club
’daki (0 242 725 46 20, www.nationalturkey.com ) gölet manzaralı Park Restaurant’a bir öğle yemeği için uğrayabilirsiniz. Restoran, 11.00- 17.00 saatleri arasında açık ve eğer isterseniz, kulüp çok kalabalık değilse yemekten sonra sizi 920 dönümlük arazide gezdirebilir ve golf hakkında bilgi verebilirler.

BELEK CİVARI

Sedir ormanları antik kentler ve doğa sporları

Antalya’nın 18 kilometre doğusundaki Perge, antik Pamfilya bölgesinin önemli bir Helenistik ve Roma kenti. En büyük özelliği, her iki tarafında dükkan ve galerilerin bulunduğu yolun ortasındaki bir kanaldan, Akropol’ün eteğindeki anıtsal çeşmeden gelen suların belirli aralıklarla çağlayanlar oluşturarak akması. Ayrıca Anadolu’nun en güzel Roma Hamamları’ndan biri de burada. Heykeltıraşlık alanında ünlü olan Perge’nin sanatçılarının eserleri bu hamamın galerilerinde sergilenirmiş. Antalya Müzesi’nde ziyaretçileri hayrete düşüren, olağanüstü mavi mermerden yapılmış kabartmalar ise Perge Tiyatrosu’ndaki kazılardan çıkarılmış. Perge’nin hemen dışında, çok iyi korunmuş stadyum, buradaki sosyal hayatın ne kadar canlı olduğunun önemli bir kanıtı.

M.Ö. 5. yüzyılda kurulan Aspendos, getirdiği yeni felsefe, toplum yapısı ve sanat anlayışıyla, Hellenistik dönem için önemli bir merkezdi. Roma İmparatorluğu’na bağlandıktan sonra önemli bir ticaret merkezi haline gelen kentin tiyatrosu, Marcus Aurelius (MS 161-180) zamanında, mimar Zenon tarafından inşa edildi.

Günümüzün en iyi korunmuş antik tiyatrolarından biri olan, Greko- Romen tarzdaki Aspendos Tiyatrosu, 13. yüzyılda Selçuklular tarafından restore edildiğinden bugün oldukça iyi durumda. Antalya merkezden Antalya Havaalanı yönünde, 64 kilometre uzaklıkta ve sapaktan dört kilometre içeride. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali, burada yapılıyor. (0312 324 45 29, www.operabale.kulturturizm.gov.tr )

Antalya’dan havaalanı yönünde 20 kilometre sonra Kurşunlu Şelalesi sapağı karşınıza çıkar. sapaktan yedi kilometre içerideki şelale, Manavgat ve Düden şelalelerinden daha az turist çektiğinden, genellikle sakindir. Belek’i geçince, 10 kilometre sonra Serik’e varılır. Antalya’dan çıkışın 71. kilometresinde Taşağıl, Beşkonak sapağı var. Buradan rafting yapılan, 14 kilometre uzunluğundaki Köprülü Kanyon 44, Selge kalıntıları ise 55 kilometre. İki bin yıllık taş köprüye geldiğinizde 112. kilometredesiniz. Toroslar’ın güney yamacına kurulmuş, antik Pisidya dağ kenti Selge’nin kalıntılarını görmek için virajlı bir yoldan 1050 metreye tırmanmaya başlarsınız. Zerk köyüne varmadan, yol boyunca dev kaya oluşumlarını göreceksiniz. Sedir ormanlarıyla kaplı Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın içindeki stabilize köy ve orman yollarında trekking ve jeep safari turları düzenleniyor. Antalya- Alanya yolunun 33. kilometresi civarında bulunan Sillyon’da da Helenistik, Roma, Bizans ve Selçuklu dönemlerinden kalıntılar var.

GOLF KULÜPLERİ

National Golf Club 920 dönüm üzerine kurulu, uluslararası golf turnuvalarının oynanmasına olanak sağlayan, EPGA (European Professional Golfers Association) standartlarına uygun, Türkiye’nin ilk golf kulübü. 2003 yılında Alman Journal Magazin Dergisi’nin dünyadaki en iyi 100 golf sahası sıralamasında 4. sırada yer aldı. 18 delikli şampiona alanı, 9 delikli akademi alanı ve alıştırma sahaları bulunuyor. Alan tasarımı, NGC, David Feherty ve David Jones’a ait. Golf dersleri veriliyor. Clubhouse’da restoran- bar, golf sporuyla ilgili kütüphane, özel golf kreasyonlarının satılıp kiralandığı bir mağaza bulunuyor. 0242 725 46 20, www.nationalturkey.com

TAT International Golf Club & Hotel 110 hektarlık bir alana yayılan Tatgolf Uluslararası Golf Kulübü, 27 delikli oyun alanıyla, uluslararası şampiyonalara açık. İngiltere’nin golf sahası mimarları tarafından tasarlanan alanda, özellikle Avrupalı golfçüler tarafından talep edilen özellikler standart alınmış. Alıştırma sahasının da bulunduğu Tatgolf Belek’te, Almanca ve İngilizce golf dersleri veriliyor. 0242 725 40 76, www.tatgolf.com

Antalya Golf Club Saha projesi, dünyaca ünlü ve Avrupa’nın en iyi proje golf tasarım şirketi olan European Golf Design mimarları tarafından hazırlanmış. Danışmanlığı aynı zamanda ünlü bir profesyonel golf oyuncusu olan David Jones tarafından yürütülüyor. Sirene Golf Hotel içinde yer alan kulübün, 2003 yılında açılan Sultan Sahası, 71 parlık, 6411 metre uzunluğu ile dikkat çekiyor. 0242 725 59 70, www.antalyagolfclub.com

Robinson Golf Club Nobilis Dünyaca ünlü İngiliz golf oyuncusu Dave Thomas tarafından tasarlanan 750 dönümlük bir sahaya sahip kulüpteki Robinson Golf Akademi bünyesinde, her seviyede eğitim vermek üzere PGA profesyonelleri bulunuyor. Bölgenin en güzel golf tesislerinden biri olmasının yanısıra geceleri de golf oynama imkanı veren aydınlatmalı tek golf antrenman sahasına sahip. 2003’de, Golf Journal tarafından dünyanın en iyi 7. sahası olarak seçildi. 0242 710 03 00, www.nobilis.com.tr

Gloria Verde Resort Golf Club Yedi göletin bulunduğu, 18 delikli bir golf sahasına sahip kulübün saha tasarımı, Michel Gayon ve Belçikalı J.N.C International şirketinin danışmanlığında yapılmış. 0242 715 15 20, www.gloriagolf.com

YAZARIN SEÇİMİ

Her misafirin şampanyayla karşılandığı, kibar ve abartısız mimarisiyle, hem görkemli hem de sıcak ve hatta sürprizlerle dolu bir otel, Cornelia De Luxe Resort ***** (İleribaşı Mevkii, 0242 710 15 00, www.corneliaresort.com ). Bir şelalenin altındaymışsınız hissi veren Salmakis Bar & Disco, ağaçlar arasında, sularla çevrili jakuzili odaların özel iskelelerle havuza bağlandığı Göl Evleri, huzur içinde piyano dinleyebileceğiniz Harmonia Bar, kapalı yüzme havuzundan adeta bir nehir gibi kıvrılarak denize ulaşan 2700 metrekarelik bir alanı kaplayan açık havuza yüzme imkanı, güneş ışınlarına karşı korumalı çocuk havuzları, Çocuk Kulübü uzman eğitmenleri ve canayakın personel... 12 ay açık olan tesis, sadece üç yıllık olmasına rağmen, bugüne dek 13 kez gelen müdavimlere sahip. Gerçek anlamda 24 saat oda servisi, yiyecek içecek, ücretsiz internet, her türlü bilgi için ‘’call center’’ var. Otelin sekiz barından biri hiç kapanmıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!