Kediniz gözlerini sizden kaçırırsa

Güncelleme Tarihi:

Kediniz gözlerini sizden kaçırırsa
Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 2001 00:00

Uzun bir seyahatten dönüyorum.Sokak kapısının önündeyim.Kilidi çevirip kapıyı açarken, o an için düşündüğüm tek şey, artık özlemine dayanamadığım KEDİM.Kapı açılır açılmaz bana koşacak.Mı?Söylenerek uzun uzun o gün başına gelenleri anlatacak.Mı?Bacaklarıma sarılacak.Mı?***Bütün kedi sahipleri çok iyi bilir ki, her gün eve dönerken, insanın içini tarif zor pis bir endişe kaplar. Anahtar kilidin içinde dönerken akla düşen soru şudur:- Kedimin kapıya yaklaşma sesini duyabilecek miyim, duyamayacak mıyım?Duyamazsam bir sorun var demektir.Ve bu insanı perişan eder, içten içe oyar.- Acaba başına bir şey mi geldi?Ben mesela, içimden yükselen bir korkuyla yatak odasına yürürüm.Acilen koltuğuna bakarım.Yoksa, tek tek evin bütün odaları gezerim.Her yeri kolaçan ederim.Dolaplara bakarım, bütün kuytu köşeleri tararım.Bu arada sürekli ismini söylerim.Sonunda da ağlamaklı hale gelirim.Buldum diyelim, bu sefer de merak ederim:- Peki ama neden beni karşılamaya kapıya gelmedi? Acaba hasta mı, neşesiz mi, morali mi bozuk, yoksa yine küs mü derim.Hele benimle gözgöze gelmeyi redderse...İşte o zaman kesinlikle bir şey var demektir!***Evet, reddetti.Nepal'le ilgili hiçbir şey duymak istemedi.Aldığım hediyelere asla yüz vermedi.Kahroldum tabii.Yalnızlık canına tak etmiş olsa gerek ki...Öylece durduğu yerde duruyor, kıpırdamıyor bile.Sağlığında bir şey yok, ateşi mateşi yok, bu resmen bir tavır.‘‘Siz beni bunca zaman yalnız bıraktınız, şefkatinizden mahrum ettiniz, ben de sizi snobe ediyorum!’’ yapıyor.Sanırsınız ki, beyninin bir kısmı alınmış, o çılgın sokak kedisi hareket kabiliyetini yitirmiş, bize Mısır'da Sfenks numarası çekiyor.***Nafile.Ne yapsam yüz vermiyor.Tık yok.Ezeli düşmanı Zafer bile şaşırıyor, ‘‘Bu kediye n'olmuş böyle ya?’’ diyor.Kedim, Zafer'i şaşırtmış olmanın keyfini bile çıkarmıyor.Morali bozuk çocuklar yatağa yatar, kıpırdamaz ya, kanepeye uzanmış aynen öyle duruyor.Görüntü son derece melankolik.Zafer karşısında tavukkanadı yiyor, en sevdiği şey, inanmayacaksınız ama tepki bile vermiyor.Kokuyu bile duymazdan geliyor.Yüzünü kaldırıp bakma zahmetine bile katlanmıyor.***Ne oldu benim canım kedime!Nedir bu benim başıma gelen.Bir dakika boş durmayan, sürekli insanı taciz eden, oradan oraya atlayıp pati savuran, o oyuncu kedim nerede?Ben uslu kedi sevmem.Bu resmen öyle olmuş.Süs gibi duruyor, biblo gibi duruyor, sinirimi bozuyor.Buna müsaade edemem.Karşıma alıp bir başlangıç nasihatını çekiyorum:- Her gün Leman geldi sana baktı. Suyun yemeğin eksik edilmedi. Niye böyle yapıyorsun? Ben ne zaman 17 gün ortalıktan kayboldum ki. Bir kere oldu işte. Onda da asıl suçlu üvey baban Zafer! Bu yaptığın şımarıklığa girmez mi?Çocuk gibi dudağını aşağı sarkıtmış, kafası yerde, kös kös dinliyor.Belli ki, bir kulağından giriyor, öbüründen çıkıyor.Bu çocuklar böyle işte... Nasihattan hoşlanmıyorlar!***Ben bir anneyim.Ve çocuğumun dilinden anlarım.Derhal buzdolabına gidiyorum, bir zeytin alıyorum önüne atıyorum. Karşısına çöküyorum, en sevdiği oyuncakla birlikte oynamaya başlıyoruz. Bütün geveze anneler gibi car car car konuşup, o yuvarlanan zeytinin peşinde debelenirken, ben de onun sağını solunu mıncıklıyorum.Yavaş yavaş kendine geliyooooor.Mahçup mahçup gözümün içine kaçamak bakışlar atmaya cesaret ediyooooor.Patisini yüzüme dayıyooooor.Kolay olduğunu zannediyorsanız yanılıyorsunuz!Bütün bir gece, onun kalbini kazanmak için çaba sarfediyorum.Sonra da bir güzel yatağa alıyorum, ona yanımda Zafer'den daha fazla yer açıyorum. Kafasını yastığıma koymasına izin veriyorum. Kulağına sevgi sözcükleri fısıldıyorum. Onu ne kadar özlediğimi anlatıyorum. Kendine güveni mi geliyor ne, mırıldanmaya, tekrar benimle konuşmaya başlıyor.***Haklı aslında.Çok uzun süre yalnız kaldı.Kimseyle konuşamadı, oynayamadı.Bütün bunlar ne ifade ediyor biliyor musunuz, beyni provoke olmadığı için bedeni tembelleşti. Bunca yıldır o kediden çok şey öğrendim. Ama şimdi yeni bir şey daha keşfettim: Beyin taşıyan bütün canlıların buna ihtiyacı var. İlişki dediğiniz şey interaktif, bütün gün duvarlara bakan bir beyin, beyin olma kabiliyetini bile yitirebiliyor. Kıvrımları düzleşiyor. Sinir hücreleri alınmış gibi oluyor.Annelerle çocukları arasındaki ilişki de böyle...Kedi sahipleri ve kedileri arasındaki ilişki de...Allahtan şimdi eskisi gibi, çıplak ayakla mutfağa giren üvey babası Zafer'e tuzaklar kuruyor, çelme takıyor, pati atıyor, onu çileden çıkarıyor.Oh be dünya varmış!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!