Kedinin gülüşü

‘Kimsenin zevkine karışılmaz, kedileri herkes sevsin demeyeceğim, ama ben kedi sevmeyenlerle anlaşamam.’

Nurullah Ataç,
yıllar önce ‘Kedi’ başlıklı denemesinde söylemiş yukarıdaki bu cümleyi.

Kediler hayatımızda hep vardı, ama bugünkü kadar değil. Başbakan Erdoğan’ı yumağa dolanmış bir kedi olarak çizdiği için ceza yiyen Musa Kart sayesinde kediler Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri haline geliverdi.

Bir kedisever olarak buna itirazım olamaz.

‘Kedinin Gülüşü’ adlı kitabında Deniz Kavukçuoğlu diyor ki: ‘Kedilerle yaşamak kolay olmamaktan öteye başlı başına bir yaşam biçimidir. Seçimleri bu yaşam biçiminden yana olanlar beklenmedik sürprizlere, ruhsal altüst oluşlara ve benzeri yaşanmamış duygu dalgalanmalarına her an hazır olmalıdır.’

Kedili günlerimizin anlam ve önemine bu kadar uyan sözler olamaz!

* * *

Kedi karikatürü meselesinde Başbakanlık hukukçularının işgüzarlık yaptıklarını ve meselenin Erdoğan’dan habersiz gerçekleştiğine inanmak istiyorum. Bana kalırsa o avukatlar kedi sevmeyengillerden. Buna eminim. Çünkü kedileri tanımıyorlar. Tanısalardı eğer, bir kediyi azarladığınızda hiçbir şey olmamış gibi başını çevirip, patilerini yalamaya başlayacağını öngörürlerdi.

Kediler özür dilemeyi bilmezler ki!

Eşi Sezer Duru’la birlikte kedili yaşam süren yazar Orhan Duru’nun Deniz Kavukçuoğlu’na verdiği nota göre genelde Türkler inançları açısından kedileri severler, kedilerin temiz hayvanlar olduğunu düşünürler.

Eskiden kediler için ‘Hubbül hurrede mın’el iman’ denilirmiş. Türkçesi, ‘Kedi sevmek imandan gelir’.

Hz. Muhammed’in bir yakını ‘Kedilerin babası’ anlamında ‘Ebu Hureyre’ adını taşıyormuş, bu adı ona Peygamber vermiş.

Peygamberimizin eteği üzerinde yatmış uyumakta olan kedisini rahatsız etmemek için giysisini kestiği söylenir. Ben bu ilginç hikayeyi çocukken anneannemden dinlemiş, üst üste birkaç kere anlattırmış ve sonra da aynı sebeple hırkamın kolunu kesmiştim.

Kediler hep evlerin başköşesinde en rahat koltukları ele geçirirler.

Kedilerin Osmanlı dünyasında da seçkin bir yerleri var. Irak’ın Erbil şehrinde kurulan kedi pazarlarını Evliya Çelebi anlatıyor. Divan edebiyatında da şairlerin kedileri için yazdıkları şiirler var. Bunlara Hurrename denilirmiş.

* * *

Avrupa Birliği işinde son günlerde hükümette konsantrasyon eksikliği oluştu. Muhtemelen Başbakan, AB yüzünden iç siyasette başının derde girmesinden endişe ediyor. Fakat böyle bir ortamda kedilere neden kızsın, orası pek anlaşılmıyor.

Ortaçağda Hıristiyan din adamları kedileri cadı ilan etmişlerdi. Kedi beslemek suç olduğundan şatoları fareler basmıştı. İslam dünyasında ise kediler hiçbir zaman kıyımla karşılaşmadı.

Tarihte kedi konusunda da alınacak pek çok ders var.

Kedileri kendimize daha fazla güldürmesek derim.
Yazarın Tüm Yazıları