Kedi teşekkürü

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Ben böyle okuyucuyu yerim...

Bir yazıyı tamamlayabilmek uğruna yaptığım bir espri sonuçta geldi boğazımı düğümledi.

Nasıl duygulandım anlatamam.

Yalan tabii, ben bir profesyonel anlatıcıyım.

Anlatmadan duramam ki...

Camel Trophy Uluslararası Seçmeleri için İsveç'e gitmeden yazdığım son yazıda, ‘Beni kurda kuşa yem etmeyin, oralarda yalnız bırakmayın, mektup yollayın’ deyip, Sunwing Are Hotel/ Östersund adresini vermiştim.

Doğrusu olsaydı, fena olmazdı ama...

Netice itibariyle bir şakaydı.

Allahaşkına kim dünyanın o kadar kuzeyindeki ücra köşesine mektup yollardı ki...

Yollamış!

Birsen F. Sunay bunu da yapmış.

Tabii ki o mektup benim bulunduğum zamanda oraya ulaşamamış, geri Türkiye'ye gelmiş, oradan da gazeteye...

Bir insan bundan daha fazla ne bekleyebilir?

Ben böyle okuyucuyu yemeyeyim, uğruna ölmeyeyim de ne yapayım?

Üzerinde ‘‘return to sender’’ (yollayana iade) yazan o zarfı nasıl parçaladım tahmin edebilirsiniz.

Başka hiçbir şansım yoktu bu mektubu hep birlikte okumalıydık:

* * *

‘‘Değerli insan, duygulu hayvansever...

Öncelikle belirtmeliyim ki, sizi bu yönlerinizle seviyor ve tanıyoruz.

‘Çok uzaklarda garibim’, diye yazmışsınız. Bu beni etkilemiş olmalı. Çünkü ben de evimden uzaklarda ve garibim. Gata 403 no'lu odada. Ameliyata inen eşimi beklerken psikolojik sancılar çekmekteyim. Sizinle iki yıl kadar önce birkaç telefon görüşmemiz oldu.

Kütahya'daki zavallı hayvancıkların durumunu anlatan ‘Hayvanseverler faks başına!’ diye başlayan yazınızı belki siz de hatırlarsınız.

Bu yazınız ve okuyucularınızın ilgisi için teşekkürlerimi iletmek istedim. Bu amaçla defalarca gazeteden aradım. Not bıraktım. Sanırım tatile çıkmıştınız. Ne ben ne de notlarım size ulaşamadı.

O yazınızdan sonra Kütahya Valiliği'ne günlerce faks yağdı.

Okuyucularınız son derece kibar bir biçimde, efendice Belediye Başkanı'na rica eden, yalvaran hatta bu hayvancıkları sokağa atmaması için dini sözlerden bahseden, o hayvancağızlara acımalarını isteyen, sayfalar dolusu imzalarla fakslar gönderdiler. Birer nüshasını da bana postaladılar. O faksları okuyup da duygulanmamak mümkün değildi.

Fakat bizim başkana şaşmamak da mümkün değil.

Yüreği yumuşayacağı yerde bütün Kütahya'ya benim belediyeye girmemin yasaklandığını ilan etti. Bir iş için gittiğim belediyenin kapısından içeri alınmadım. Hangi demokratik ülkede böyle bir yasak olabilir? Kütahya'daki pek çok basın organı, dernekler, sivil toplum örgütleri onun bu hareketini kınadılar.

Daha sonra bir haber aldık, bizim için yeni bir yer yapılacakmış diye. Burası bizim ihtiyacımıza cevap verecek şekilde olmayan ufak bir arazi. Bizim 328 hayvanımız var, onların gösterdikleri 90 hayvan kapasiteli bir yer. Bizse yeni bir yer kazanıyoruz diye mutlu olmuştuk, şu günlerde bunun mücadelesini veriyoruz. Çevre Bakanlığı ufak ufak sorunlarımızla ilgilenmeye başladı. İskenderun'daki feci olaydan sonra ‘hayvan hakları yasası’nın yürürlüğe girmesi için sürekli çabalıyoruz.

Umarım yasa çıkar da zavallıların birazcık güvenceleri olur.

Umarım mektubum sizi üzmemiştir.

Maalesef Türkiyemiz çarpıklıklar ülkesi, ama yine de özlemişsinizdir buraları. Size tüm içtenliğimle, sevgi ve iyi niyetlerimi gönderiyorum. Kütahya Doğa ve Hayvansevenler Derneği, Birsen F. Sunay.’’

* * *

HAMİŞ: Bu beni duygulandıran mektubu yazıya dönüştürürken masanın üzerinde Gülden'in kızı Ceren'in erkek kedisi Cubur gazetedeki masamın üzerinde dolaşıyordu. Kedi kokusu aldığı için benim odamı tercih etmişti. Dünya güzeli bir şey. Mektup onlarla ilgili olduğu için o da benimle birlikte okudu. O da benimle birlikte, bu konuda ve başka konularda olağanüstü duyarlı olduğu için, Birsen F. Sunay'a teşekkür etti. Bir kedi teşekkürü, bir insan teşekkürü kadar değerlidir. Ben öyle düşünüyorum.






 








Yazarın Tüm Yazıları