Kedi...

Güncelleme Tarihi:

Kedi...
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 2001 00:00

HER yaz geldiğimizde, kapıdan önce o içeri girer.Koca kışı nerede, nasıl geçirir bilemeyiz. Sonbaharda ıssızlaşan ve terk edilen bir yerde yapayalnız kaldığında ne yer, ne içer, nasıl yaşar?..Sevdiği insanlar bir bir arabalarına binip gittiğinde, o bahçe duvarlarından birisinin üzerine çıkıp siner ve her zaman keyifle salladığı kuyruğunu sanki yüreğine bastırır gibi bedenine dolar, öyle bakar.Bizler, oralardan her ayrılışımızda, onu bir daha göremeyeceğimizi düşünüp, ona diller dökeriz. Ama yaz gelip de biz daha anahtarı kapıya takarken, en önde o duruyordur.Ve muhtemelen arka inşaatlarda yavrulamıştır.Önceleri, önüne konulan yemekleri parça parça sakladığı yavrularına taşır.Bu, anneliğin nasıl bir duygu olduğunu anlatmak için, belki de yeryüzünün en çarpıcı olayıdır:Çok aç olduğunu biliriz. Ama önüne konulan yiyeceği yemez, ağzına alıp yavrularına doğru ilk bahçe duvarını atlar.İkinci bahçe duvarında yiyeceği önüne koyar, koklar, dayanamaz ucundan biraz ısırır.Kalanını tekrar ağzına alıp, bir duvarı daha geçer.Bir başka duvarda oturup düşünür, öbür ucunu ısırır.Tekrar durup, yiyeceği yalar, ucundan azıcık götürür.Sonunda yavrularına ulaştırır.Yok eğer koşarak ve söylenerek geri geldiyse, demek ki yolda bitirdi.Zaten çok geçmez, bir sabah kalktığımızda, otların arasında iki büyük, sekiz küçük kulak gözüküyordur. Ürkek kulaklar inip kalkar. Yemek taşımaktansa yavrularını alıp getirir, üç-beş gün sonra yavrular eve iyice yerleştiğinde, o artık gezmelere gider.*Bu sene bizim ev, onun bir sene önceki yavruları ve torunları ile dolu olduğundan, yeni doğurduklarını komşumuz, yüreği sevgi dolu ressam-gazeteci çift Özen ve Orhan Tokatlı'lara götürdü.Dün uğradığımda Orhan Tokatlı koltukta kıpırdamadan oturuyordu. Sarı Kedi'nin yavruları, arada bir Tokatlı'nın kafasının üzerinden uçarak, televizyonun, kitaplığın, perdelerin üzerinde oynuyorlardı.Sarı Kedi ise terasta kuyruğunu mutlu mutlu sallamakta.Ama yine sohbahar geldiğinde...İnsanlar bir bir arabalarına binip gittiğinde, o ıssızlaşan bahçelerin birisinin duvarına yine oturacak, yine kuyruğunu yüreğine bastırıp, hüzün içinde sinecek.Bizler onu bir daha göremeyeceğimizi düşünüp vedalaşacağız.Onun iyi bir anne olduğunu hiç unutmadan...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!