Kayseri’yi görünce bir kez daha iyi anladım

Futbol artık sadece futbol değil.
Müthiş bir ekonomi; ülkelerin, kentlerin tanıtımında, gelişmesinde, sosyalleşmesinde çok önemli bir etken...
Bir itici güç...
Lokomotif...
Hem renk, hem canlılık...
Büyük bir dinamizm...
* * *
Kayseri’deydim.
Hürriyet Treni; Ankara’dan start alıp, ilk durağı olan Kayseri’ye gitti.
Biz de Hürriyet ekibi olarak trenin arkasından...
Havaalanı tıka basa doluydu; bir uçuk inip bir uçak kalkıyordu.
Otobüsler uzun bir konvoy oluşturmuştu.
Kayseri sokakları ağırlıklı olarak siyah beyaz formalarını giymiş Beşiktaşlı taraftarlarla doluydu.
Otellerde birkaç gün öncesinden rezervasyonlar tamamlanmıştı.
Bir tek oda bile yoktu.
Oda fiyatları İstanbul’u bile geçmişti.
Restoranlar ise tıklım tıklımdı.
Bir tek boş masa görmedim.
Sokaklarda biraz yürüdük.
Esnaf mutluydu, Kayserililer mutluydu.
Nasıl olmasın ki...
* * *
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, yeni stadın kentin spora bakışını çok değiştirdiğini söylüyor.
Çok haklı...
32 bin kişilik Kayseri Kadir Has Stadyumu’nda önceki gün 500 bin liranın üzerinde bir hasılat elde edildi.
Daha da ötesi...
Önemli bir organizasyon olduğunda adres olarak Kayseri gösterilmeye başlandı.
Milli maçlar, kupa finalleri, play off karşılaşmaları gibi benzer organizasyonlar kentlere çok şey katıyor.
Çok uzun yıllardır şunu yazıyorum.
İzmir sporunun önündeki iki önemli sorun var.
Birincisi; kulüplerimiz kötü yönetiliyor, ikincisi de statlarımız İzmir’e yakışmıyor.
Statlarını yenileyen, alt yapılarını güçlendiren bütün kentler sporda büyük başarılar yakalamaya başladı.
Atatürk ile Kayseri Kadir Has’ı, Alsancak’la Kayseri Kadir Has’ı karşılaştırdım.
Ortada çok büyük farklar var.
Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu’nda, Galatasaray’ın Seyrantepesi’nde ve en sonunda Kayseri Kadir Has Stadyumu’nda maç izledikten sonra Alsancak da Atatürk de kesinlikle seyir keyfi vermiyor.

Karşıyaka’yı da yazacağım

Önce Altay, sonra Göztepe yazınca; dostlar “Karşıyaka yazısı yok mu?” diye mesaj yollamışlar.
Var...
Yakında...
Altay, çok önemli bir sınava çıkıyo, hem de çok...
Çünkü emin olun ki, bazı yolların geri dönüşü yok ya da çok zor oluyor.
İşte Göztepe ortada...
Süper Amatör Lig’den bile çıkmak dört yılı aldı.
Oralardaki mücadele çok daha farklı...
Çünkü camia küsüyor, moraller hiçbir zaman tam olmuyor.
Mazinle sürekli bir hesaplaşma içinde oluyorsun.
Günlerin, ayların bir önce geçmesini istiyorsun.
Ama dediğim gibi kolay olmuyor.
Altay’ı yazdım, Göztepe’yi yazdım.
Karşıyaka’yı da yazacağım.
Çünkü, her üçü de sadece bir spor kulübü değil.
Cumhuriyet’i kuran, Cumhuriyet’e tanıklık etmiş kişilerin, kurumların birer sosyal projesi olarak hep hayatımızın içinde olmuş kulüpler...

Türk restoranlarına standart gerek

Nereye gitsek farklı lezzetler karşımıza çıkıyor. Kayseri’de de öyle... Mantısından yuvarlamasına, özel pidelerinden pastırmasına... Yok, yok... Başka yere gidin başka bir sofra... Hepsi birbirinden güzel, ilginç ve lezzetli... Geçenlerde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’la bu konuyu da konuştuk. Yurt dışına gittiğinizde birçok Türk restoranıyla karşılaşıyoruz. Ama hiçbirinde bir standart yok. Herkes kendi kafasına göre bir menü belirlemiş, bazılarında menü bile yok. Oysa bu işi en iyi İtalyanlar yapıyor. Hangi coğrafyada bir İtalyan restoranına gitseniz, istediklerinizi bulursunuz. Türk mutfağı dünyanın en zengin mutfaklarından... Turizm Bakanlığı, böyle bir menü hazırlatsa ve yurt dışındaki Türk restoranlarında bir standart oluşsa... Ve bu yerel lezzetler, sadece o bölgelerde değil, Türkiye’de de tanınsa... Fena mı olur.