Kavuk polemiğini ben başlattım, bitiriyorum

Balçiçek Pamir’in Ferhan Şensoy’la yaptığı söyleşide yine kavuk polemiğine girildiğini öğrenince magazin servisimizin foto muhabiri, abimiz Sinan Özbalkan’a "Bir röportaj yaptık, neredeyse dördüncü seneye girilecek, hálá tartışılıyor" dedim.

Evet, sevgili okurlar. Burada reklamlara giriyoruz: Uğruna ’Siyaset Meydanı’ dahil olmak üzere birçok tartışma programının düzenlendiği, kadın programlarında konuşulan, Ferhan Abi’yi Google kadar meşhur yapan ’kavuk polemiği’nin yaratıcısı benim.

Ancak gelin görün ki, bugüne kadar kimse haberin kaynağıyla konuşmadı.

Konuşsalardı, tartışma bu kadar büyümezdi.

Buradan sonrasını iyi okuyun, çünkü kavuk polemiğine dair kafanızda hiçbir soru işareti kalmayacağının garantisini veriyorum.

Efendim, bu polemiğin son bulması için yapılması gereken Ferhan Abi’nin kavuğu Cem Yılmaz’a vermesidir. Niye mi? Hemen açıklayayım:

Ben o röportajda, "Kavuk Cem Yılmaz’a verilir mi?" sorusunu damdan düşercesine sormadım. Soru, "Gelecekte tiyatronun formatı değişirse" diye başlıyordu. Yani bu bölüm anlaşılmadan Türkiye, üç sene bu konuyu boşu boşuna tartıştı.

Ben o soruyu Ferhan Abi’nin "Tiyatro bitmiştir. İnsanlar artık tiyatroya gelmiyor. Tiyatronun sinema ya da internetle savaşması mümkün değildir. Bu bütün dünyada aynı. Farklı formatlar aramalıyız. Ben seyirciyi çekmek için sahneye sirk bile kurmayı düşünüyorum" sözlerinin üzerine sormuştum.

Çünkü Ferhan Abi ’farklı formatlar’ derken stand-up’ı da kastediyordu. Zaten aynı röportajda "Elini cebine sokup, sağdan sola yürüyüp bir şey anlatmak çok moda. Ancak dünyadakiler bunu 20 dakika yapıyor, bizim arkadaşlar ’Ferhangi Şeyler’i izleyip büyüdükleri için hep iki perde yapmak zorunda hissediyorlar kendilerini" diyerek bir anlamda Türkiye’deki stand-up’ın babasının kendisi olduğunu deklare ediyordu.

Eğer stand-up’ın babası Ferhan Abi ise onun veliahtı da Cem Yılmaz’dır.

Bu noktadan sonra Ferhan Abi’nin yapması gereken ’farklı format’ dediği şeyin stand-up ya da ’Komedi Dükkanı’ benzeri formatlar olduğunu kabul edip ’Ferhangi Şeyler’in modern türevlerini üretmesidir. Kitaplarında zevkle okuduğumuz anılarını anlatsa yeter de artar bile.

Ondaki kıvrak zeka ve entelektüel bilgi şu an hiçbir stand-up’çıda yoktur. Tadına doyulmaz gösterilere imza atar ve günü geldiğinde de büyük bir sahne ustası olmanın getirdiği dingiliğe kavuşup, kavuğu Cem Yılmaz’a devreder. Kavuk polemiği de tarihe karışır.

Haluk’un maceraları bitmek bilmiyor

Serdar Turgut’un çarşamba günü en çok güldüğü haber, "Bruce’a kokain için kafa tuttum, kovuldum" başlıklı haber olsa gerek.

Daha önce Haluk Piyes’in absürd hayat hikáyesinden bahsetmiştik ama genç oyuncu inatla bizleri güldürmeye devam ediyor. Piyes, Akşam’daki haberde Amerika’daki oyunculuk macerasının son bulmasına neden olan olayı şöyle anlatıyor: "Beni Miami’ye götürdüler. Gloria Estefan, Bruce Willis, Claudia Schiffer gibi isimlerle aynı masada oturdum. Baktım ortada uyuşturucu dönüyor. Cinnet geçirdim, onlara kafa tuttum. O olaydan sonra beni gönderdiler."

Düşünebiliyor musunuz, masada Bruce ve Claudia kokain çekiyor! Piyes de "Lanet olsun size" deyip posta koyuyor! Bruce Willis ne yaptı acaba? "Sakin ol dostum" falan mı dedi. Yine aynı haberde Piyes, Almanya’da sokak çetelerine karıştığını, mafyanın kendisine Mercedes otomobil, kızlar, sınırsız para ve bir de iki pitbull köpeği teklif ettiğini ama kabul etmediğini söylüyor. Nedir şimdi bu? Mafya dijital platformlar gibi paket program mı sunuyor? "Bir de iki pitbull bizden hediye" mi diyor?

Bu stand-up tadındaki haber, Piyes’in çete arkadaşlarını kurtarmak için avukat olduğunu açıklamasıyla son buluyor. İlahi Haluk! İki ay önce Günaydın’da çıkan röportajda Alman adalet sistemini adil bulmadığın için hukuğu bıraktığını açıklamadın mı?

Karar ver, bitirdin mi bitirmedin mi?
Yazarın Tüm Yazıları