Kastamonu'yu gidin görün, şaşıracaksınız

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Milli mücadelenin sıkıntılı günlerinde Ankara'nın Karadeniz'e uzanan köprüsüydü Kastamonu...

İstanbul'daki yurtseverlerin sağladığı silah, cephane ve erzak, İnebolu Limanı'ndan Kastamonu'ya, oradan da Ankara'ya ulaştırılıyordu.

Mustafa Kemal ve arkadaşlarına katılmak isteyenler de İstanbul'dan aynı yolla Anadolu'ya geçiyorlardı.

O günlerde Kastamonu yolu Ankara için hep umut ışığı oldu.

Savaş başlayınca da eli silah tutan bütün evlatlarını çarpışmak için Mustafa Kemal'in ordusuna gönderdi Kastamonu...

Savaşta en fazla şehit veren üçüncü il oldu.

Cumhuriyet kurulduktan sonra Atatürk, devrimlerinin en önemlisini, ‘‘Şapka ve Kıyafet Devrimi’’ni 1925 yılında Kastamonu'da başlattı.

Böylece Gazi, duyduğu minnet bocunu Kastamonu'ya ödedi.

İtiraf etmek zorundayım ki, ben Kastamonu'yu bugüne kadar görmemiştim.

Milli mücadelede bu kadar önemli rol oynamış olan bu güzel kenti görmek, saygın insanlarıyla tanışmak ancak geçtiğimiz hafta nasip oldu.

Biraz ayıp, ama gerçek bu.

* * *

Hemen söyleyeyim, eğer Kastamonu'yu görmediyseniz, hemen atlayın gidin.

Bu doğa harikası yöreyi gezdikçe kendi kendinize kızacaksınız. Bizim gruptaki gazeteci arkadaşlarım gibi...

Eğer Kastamonu'nun el dokumacılığını canlandırmak için Beymen'in başlattı proje olmasaydı, belki daha uzun süre bu yöreyi görmek kısmet olmayacaktı.

Bu doğa harikası kentin Karadeniz kıyı kuşağı ile Ankara'nın arasında sıkışıp kalmış olması büyük talihsizlik.

Uğrak yeri olmadığı için yöre her türlü yatırımdan yoksun kalmış.

Bölgedeki sanayi yatırımı hemen hemen sıfır. Yeni yeni ufak tefek tekstil yatırımları başlamış.

Beymen'in başlattığı ve Valilik'le birlikte yürüttüğü proje, bu açıdan kent için büyük bir umut olmuş.

Hem unutulmaya başlamış olan el dokumacılığı yeniden diriltilmiş, hem de yöre için önemli bir gelir kaynağı sağlanmış.

Bugün köy kadınlarının çalıştığı tezgâh sayısı 57'ye yükselmiş. Hedef 100 tezgâha ulaşmak.

Bu nedir ki demeyin, Vali Enis Yeter, ‘‘Bu proje bizim için yaşamsal. Bunun önemini ancak burada yaşayan insanlar anlayabilir’’ diyor.

Kastamonu'yu görmeden Vali Yeter'in sözlerinin ne anlama geldiğini insan anlayamaz.

* * *

Uzun yıllar Kastamonu'nun milletvekilliğini yapan Münif İslamoğlu her zaman bölgesinin yoksulluğunun yüreğini nasıl sızlattığını anlatırdı.

Sonra da şöyle derdi:

‘‘Kastamonu bir cennettir. İnsanları sakin ve sevgi doludur. Mutlaka gidip görün. Güzellikler karşısında şaşıracaksınız.’’

Yüzde 60'ı ormanlarla kaplı bu yöredeki yoksulluğun olağanüstü doğa güzellikleri içinde nasıl kaybolup gittiğini hayretle görüyorsunuz.

Yöre hemen hemen hiç göç almamış, sürekli göç vermiş. İş sahalarının olmayışı Kastamonulu'yu gurbette ekmek aramaya zorlamış.

Bugün İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük illerde 2 milyona yakın Kastamonulu olduğu hesaplanıyor.

Bölgenin o nefis doğası içinde sadece yoksulluğu değil, zengin potansiyeli de gizlenmiş.

Yörenin sahip olduğu turizm olanakları inanılmayacak kadar büyük ve çeşitli.

Nefis kıyı şeridi, ormanlarla kaplı dağları, yemyeşil yaylaları, kayak pistleriyle Ilgaz Dağı, tarihi, folkloru, kültür varlıklarıyla ve hepsinden önemlisi güzel, sevecen insanlarıyla Kastamonu sizleri bekliyor.

Gidin, görün, şaşıracaksınız.

Yazarın Tüm Yazıları