Kartvizit uzatan gazino patronluğunun son temsilcisi

FAHRETTİN ASLAN’ın gazinolarından birine, İstanbul’da yaşayan ve Türk müziğine meraklı olan birçok kişi bir kez olsun gitmiştir.

Çünkü gazino kültürü, zamanın müzik kültürünün bir parçasıydı. Bir zamanlar Türk müziğinin ne konservatuvarı vardı, ne de Kültür Bakanlığı’nın kurduğu korolar.

Türk müziği zevkimizi belirleyen, kişileri seçen adam Fahrettin Aslan’dı. Türk müziğindeki gizli danışmanımız. Batı müziğinde nasıl Filarmoni Derneği dünyaca ünlü solistleri bize dinletti ise Türk müziğinin solistlerini de o seçerdi, tanıtırdı.

Onun gazinolarına ailemle birlikte matinelere giderdik. Çünkü iyi solistleri ancak orada dinlerdiniz. Onların plakları da sahneye çıktıkları aynı dönemde yayınlanırdı.

Yalnız ses değil saz ustalarını da orada dinlerdiniz. Bir dönemin önemli formu olan fasılları da.

Elbet artık gazinolar kapandı. Ne kapalı salonlar, ne açık bahçeler kaldı.

* * *

FAHRETTİN ASLAN’ın Maksim Gazinosu’nda yapılırdı Hürriyet’in yıldönümü ya da kutlama geceleri.

Ayaküstü konuşmalarımız oldu.

Türk müziğini iyi bilirdi, anlardı. Sanırım 15 yaşından beri bu müziği dinlediğinden, artık bir meleke kazanmıştı. Hangi fasılda hangi şarkıların okunacağını, solistlerin hangi şarkıları daha iyi söylediğini sezgiyle fark ederdi.

O kısa görüşmelerimizde; müzikle ilgili sorularıma beni hayrete düşüren düzeyde cevaplar verirdi.

Zeki Müren için söylediği bir söz de hálá belleğimdedir.

‘Benim’ dedi, ‘eğlence dünyasında, iş hususunda tanıdığım en erkek adam Zeki Müren’dir. Söz verir, yazılı anlaşma yapmaz, sözlü anlaşmaya harfiyen riayet eder.’

Hürriyet
’in gecelerinden birinde, yenilenen Maksim Gazinosu’nun yenilenen holünde, çok önemli, Türk bestecilerinin yağlıboya tablolarını gördüm. O yaptırmıştı bunları.

Anımsadıklarım arasında; Dede Efendi, Hacı Arif Bey, Şevki Bey, Rahmi Bey vardı.

Sanırım bu müziği seven ve anlayanların tanıdığı adları daha girişte onlara sunarak bir kadirbilirlik yapmıştı.

Popüler kültür alanında onun adını mutlaka anmak gerekir. İşinde ses keşfeden biri olarak önemliydi.

Gazinoculuğun bir risk olduğunu iyi bilirdi. Solistleri seçmede bunu gösterirdi.

Ben elbette gençliğimin, çocukluğumun gazinolarını biliyorum, ailemle gittiğim içkisiz dinleme günlerini anımsıyorum.

* * *

ONUNLA karviziti uzatıp beni görmeye gel diyen, o keşfi yaptığına inanan ve yanılmayan patronluk kurumunun sona erdiğine inanıyorum.

Bir dönem kapandı.
Yazarın Tüm Yazıları