Karşınızdaki aile şirketi

Geçtiğimiz yıla kadar Kuzey Amerika’da Moet & Hennesy’nin şaraplarının başında olan Tunç Döker, karısı ve yakın arkadaşı Cem Gelgin’le kendi markasını kurdu, roze üretmeye başladı.

Haberin Devamı

Tunç Döker ile bundan birkaç yıl önce New York’ta tanışmıştım. Krizin hemen ertesinde iki gazeteci New York’taki havayı koklayıp krizin etkilerini gözlemlerken, Döker bizi Meatpacking bölgesindeki lüks mekanların sadece çok özel müşterilerinin girdiği odalarına sokup Moet & Chandon’lardan ikram etmişti.
Kriz şehre kara bulut gibi çökmüş olsa da bazıları için pek bir şeyin değişmediğini görmüştük.
O dönem Döker, Moet & Hennesy’nin Kuzey Doğu Amerika Bölgesi Satış ve Pazarlama Müdürü’ydü. Sadece şampanyaların değil, markanın şaraplarının da başındaydı.
Uzun zamandır başka bir işe hazırlandığını, bir sürprizi olduğunu söylüyordu. Geçtiğimiz hafta aradı, sürprizinin olgunlaştığından söz etti ve buluşmak üzere sözleştiğimiz Çırağan’a elinde iki şişe roze şarap, yanında karısı Aylin ve yeni ortağı Cem Gelgin’le geldi.
Turquoise Life adlı bir şirket kurmuşlar, roze şarap üretimine girişmişler. İki markaları var. Biri biraz şekli votkayı andıran ve parti içkisi olmaya aday köşeli şişedeki Vie Vite, diğeri ise Breezette.
Şimdilik perakende zincirlerine girmiyor, sadece üst segmentteki belirli mekanlara bu iki rozeyi veriyorlar. Nereler derseniz...
Lucca, Sunset, Ulus 29, Beymen Brasserie, İstanbul Doors grubunun mekanları, Çırağan Oteli, Swissotel, Papermoon, Topaz ve Blue Topaz.
Geçtiğimiz yıl satışa başladıkları Amerika’da da aynı yolu izlemişler: Önce en lüks oteller ve en hip mekanlar. Marka iyice tanındıktan sonra marketlere girmeyi planlıyorlar.
Moet & Hennesy’de çalışırken roze şarap alanında bir fırsat gördüğünü söyleyen Döker, “Şimdilik sadece roze üretiyoruz. Roze şarap şampanya, beyaz şarap ve kırmızı şarabın tam arasında bir şey. Roze şarap kategorisi daha yavaş yavaş gelişiyor” diyor.
İdeal rozeyi yakalamak için dünyayı dolaşıp rozeleri tatmışlar:
“Her yerde roze şarap üretiliyor ama roze şarap üretimi için en ideal yerin Güney Fransa’da Provence olduğunu gördük. Oranın getirdiği bir kaşe de var. Sahile yakın ve rozeye giren üzümlerin yetişmesi açısından en iyi iklime sahip. Zaten Provence’ta da herkes roze içiyor.”
Gelgin ve Döker eski arkadaşlar. Gelgin önceden Zorlu Grubu’nun insansız uçak üretiminin başındaymış. “Uçak yapmaktan şarap yapmaya döndüm” diyor. Aylin Döker de şirketin avukatı. Bu da bir nevi aile şirketi.
Üçlü Provence’da bir ay geçirip hem bölgeyi tanımış hem de şaraphane bulup ortaya yeni bir küve çıkarmış.
Türkiye’de bu iki rozenin ithalatını ve dağıtımını yapması için Doluca’yla anlaşmışlar. 3-4 hafta içinde şarapları Türkiye’de göreceğiz. Yaz sezonunu geçirdiğimiz için bu yıl sadece İstanbul’da, 2012’de ise Bodrum ve Çeşme’de de tadabileceğiz.
Kendilerini butik bir marka olarak görüyorlar. Her yere saldırmıyorlar.
Fiyatlar ne derseniz? Duty Free’de 12-15 euro arasında fiyatlarla satılacak.
“Sadece şarap getirmiyoruz, bir marka yaratıyoruz” diyorlar.

Haberin Devamı

Blush modası yersiz

Haberin Devamı

Döker Türkiye’deki blush modasıyla ilgili şunları söylüyor: “Blush inanın ki dünyada başka bir yerde içilmiyor. Modası çoktan geçmiş. Asıl blush 1980’lerde Kaliforniya’da çıkıyor. Şeker oranı çok yüksek. Ertesi gün felaket bir başağrısı yapan bir şarap. Tüketici blush içmez, ‘istemem’ der.”
Gelgin de yurtdışında çok fazla blush görmediğimizden söz ediyor.
Bizde niye bu kadar popüler derseniz açıklıyor: “Şarap kültürü, bilgisi yavaş yavaş gelişiyor. Blush’ın burada iyi tanıtımı oldu, güzel pazarlama oldu.
Belirli üzümlerle yapılıyor, çok ucuz fiyatlarla çıktı.”
Şarap kültürünün gelişmesi için en önemli şeyin eğitim olduğunu söyleyen Gelgin mekanlara ve şarabı servis edecek kişilere şarabı tanıtırken mutlaka bir bilgilendirme yaptıklarını belirtiyor.
Döker de “Bizim odak noktamız sadece iyi şarap üretmek değil, tüketiciyi eğitmek de” diyor.

Yazarın Tüm Yazıları