Karamanlılar boşuna sevinmesinler, Konstantin Karamanlis, Serezlidir

Yunanistan'da yapılan genel seçimleri Yeni Demokrasi Partisi'nin kazanması ve Kostas Karamanlis'in başbakan olması üzerine Karaman'daki eski bir ev birdenbire gündeme getirildi.

Ev, güya, Yunanistan'ın yeni başbakanı Kostas Karamanlis'in amcası olan bir zamanların meşhur politikacısı ‘‘büyük’’ Konstantin Karamanlis'in ailesine aitti. ‘‘Büyük’’ Karamanlis, iddiaya göre bu evde yaşamıştı ve ailesi, Konstantin henüz bir yaşındayken Yunanistan'a göçetmişti. Bu iddiayı ortaya atanlar ve Karaman ile Atina'yı kardeş şehir ilán etmeyi düşünen Karaman milletvekilleri belki biraz üzülecekler ama işin aslı maalesef şöyle: Kostas'ın amcası olan ‘‘büyük’’ Konstantin Karamanlis 1920'lerde Karaman'da değil, 1907'de Serez'de doğmuştur. Ailesinin de Karaman'daki ev ile bir alákası yoktur, zira ‘‘büyük’’ Karamanlis, Makedonya'daki Yunan ayaklanmasının önemli isimlerinden olan Georgios Karamanlis'in oğludur.

PEK farkında değiliz ama toplumsal hafızamız gittikçe zayıflıyor; okumak, araştırmak ve öğrenmek bizlere artık zor, hatta ‘‘zül’’ geliyor ve bilmemekten yahut ani heyecandan kendi kendimize gelin-güvey olup garip hallere düşüyoruz.

Karaman'daki dört odalı kerpiç ev tartışmasında olduğu gibi...

Gazetelerde okumuşsunuzdur: Birileri, Yunanistan'da yapılan genel seçimleri Yeni Demokrasi Partisi'nin kazanması ve partinin lideri Kostas Karamanlis'in başbakan olması üzerine Karaman'daki eski bir evden bahsetmeye başladılar. Ev, güya, Yunanistan'ın yeni başbakanı Kostas Karamanlis'in amcası olan ve bir zamanlar gazetelerimizde hemen her gün haberi yahut fotoğrafı yeralan meşhur politikacı ‘‘büyük’’ Konstantin Karamanlis'in ailesine aitti. ‘‘Büyük’’ Karamanlis, yine iddiaya göre ‘‘Karamanlı’’ dediğimiz Türkçe konuşan Anadolu Ortodokslarından idi, söylenenlere bakılırsa bu evde yaşamıştı ve ailesi, Konstantin henüz bir yaşındayken Türkiye ile Yunanistan arasında 1924'te yapılan zorunlu mübadele gereği Karaman'ı terkedip Yunanistan'a göçetmişti.

Bütün bu iddialar, tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı'nın ‘‘Karaman Tarihi’’ isimli kitabındaki bir ifadeye dayandırılıyordu. Ama kitaptaki bilgilerin doğru olup olmadığının üzerinde hiç durulmadı, hemen projeler imal edildi ve evin müze haline getirilmesi bile gündeme geldi; hatta bir Karaman milletvekili, Karaman ile Atina'nın kardeş şehir ilán edilmesini de teklif etti.

İŞTE, İŞİN DOĞRUSU

Neresini düzelteyim?

Yunanistan'ın 20. yüzyılın ortalarından itibaren en güçlü politikacısı olan ve ülkesini AB üyesi yapmayı başaran Konstantin Karamanlis'in Karaman'da değil Serez'de doğduğunu mu, 1924'te ‘‘henüz bir yaşında’’ iken zorunlu mübadeleye uğramasının imkánsız olduğunu, zira 1907'de dünyaya geldiğini mi, yoksa Makedonya'daki Yunan ayaklanmasının önemli isimlerinden sayılan babası Georgios'un Karaman'da hiç yaşamadığını mı?

Konstantin Karamanlis, Serez'in ismi o yıllarda ‘‘Küpköy’’ olan Proti bölgesinde doğdu. Serez, o yıllarda bize aitti, Konstantin bir ‘‘Osmanlı vatandaşı’’ olarak dünyaya geldi ama 1912'de çıkan Balkan Harbi ile bölgenin elimizden gitmesi üzerine, altı yaşında iken Yunan vatandaşı oldu. Liseyi bitirene kadar Serez'de kaldı, sonra Atina'ya gitti, üniversiteyi orada bitirdi, siyasete girdi ve dört defa başbakanlık yaptı, iki dönem de cumhurbaşkanı oldu. 1998'in 23 Nisan'ında öldüğü zaman Yunanistan'ı Avrupalı yapmayı başarmış milli bir kahraman kabul ediliyordu ve mezartaşına sağlığında hazırladığı bir cümle yazıldı: ‘‘Bu dünyaya, hayatımı Yunan halkına hizmete vakfettikten sonra geçiyorum’’.

Yunanistan'ın çiçeği burnunda başbakanı Kostas Karamanlis'i birdenbire hemşehri ilán ediverenler biraz üzüleceklerdir, eminim, ama işin aslı maalesef böyle... Kostas'ın amcası olan ‘‘büyük’’ Konstantin Karamanlis belki nesiller öncesinden şimdi ‘‘Karamanlı’’ dediğimiz Türkçe konuşan Anadolu Ortodokslarından geliyordu ama Karaman'da hiç yaşamamış, oraları görmemişti bile.

Bundan senelerce önce, bir zamanlar Demokrat Parti'nin önde gelen isimlerinden olan sabık bir politikacıdan dinlemiştim:

1950'lerin ortalarında, zamanın Türk ve Yunan başbakanları, yani Adnan Menderes ile Konstantin Karamanlis, o günlerde de dert olan Kıbrıs meselesi için Avrupa'da bir yerde biraraya gelmişlerdir. Resmi temasların tamamlanmasından sonra protokol artık bir tarafa bırakılmış ve başbakanlar samimi bir sohbete dalmışlardır.

KARAMANLI VE MEANDROS

Adnan Menderes, ‘‘Talihin şu garip cilvesine bakın’’
der. ‘‘İsminiz ‘Karamanlis', yani Türkçesi ile ‘Karamanlı' ve siz Yunanistan'ın başbakanısınız’’.

Karamanlis, Menderes'
in daha sonra ne diyeceğini anlamıştır ve cümlenin gerisini kendisi tamamlar:

‘‘Sizin isminiz de ‘Menderes', yani Yunancası ile ‘Meandros' ve siz de Türkiye'nin başbakanısınız’’.

Yunan başbakanı, Menderes'in yaptığını yapmakta ve Türk başbakanın ismi ile Ege'de büyük bir delta oluşturan Menderes Nehri'nin adının Yunancası arasında bağlantı kurmaktadır.

Ve, işin aslı: Bilgisizlik ve bunun getirdiği komiklik bir yere kadardır beyler! Adnan Menderes ne kadar Yunanlı ise, Konstantin Karamanlis de o kadar Türk'tür. 1907'de tááá Serez'de doğmuş bir adamın 1924 yılında bir yaşında olduğunu iddia edip üstüne üstlük ‘‘Karaman'da işte bu evde yaşamıştı’’ diyenlere sadece gülünür ama bu işi edenler arasında siyasi kimlik taşıyanlar da varsa, gülüşler acı bir tebessüm halini alır.

Dört odalı kerpiç bir evin müzeye çevrilmesi yahut bir yerin başka bir yerle kardeş şehir ilán edilmesi tasavvurlarıyla kendi kendimize gelin güvey olmaktan vazgeçsek ve azıcık okusak nasıl olur acaba?

Karamanlılar Ortodoks’tu ama duaları bile Türkçe’ydi

ANADOLU'da yaşayan, Ortodoks olmalarına rağmen Yunanca bilmeyen ve sadece Türkçe konuşan gruba biz ‘‘Karamanlı’’ derdik.

Kayseri, Konya, Sivas ve Tokat taraflarında yaşayan Karamanlılar Ortodoks ama Türk idiler. Bizans zamanında Balkanlar üzerinden Anadolu'ya gönderilen Kıpçaklar'ın, Oğuzlar'ın ve Peçenekler'in soyundan geliyorlardı. Müslümanlar arasında Hasan, Hüseyin, Ahmed, Mehmed gibi isimlerin yaygın olduğu 17.-18. yüzyıldaki Osmanlı vergi kayıtlarında Karamanlılar'ın eski Türkler'e mahsus adlar kullandıkları ve Aslan, Kaplan, Durmuş, Tursun, Budak, Sefer, Karaca, Karagöz, Kaya, Yağmur, Aykut, Ayvaz, Bahadır, Pazarlı, Bayram, Beyrek, Beytemür yahut Devletyar gibi isimler taşıdıkları görülürdü.

Anadilleri Türkçe olan Karamanlılar Yunanca bilmezler, dualarını bile Türkçe ederler ama Yunan alfabesini kullanırlar ve Türkçe'yi Grek harfleriyle yazarlardı. 1896'da yayınlanan ‘‘Kayseria Mitropolitleri ve Málumat-ı Mütenevvia’’ isimli şiir kitabında yeralan bir dörtlük, Karamanlılar'ın bu karmaşık yapısını çok güzel anlatıyordu:

‘‘Rum isek de Rumca bilmez, Türkçe söyleriz / Ne Türkçe yazar okuruz, ne de Rumca söyleriz / Öyle bir mahlut-ı hatt tarikatimiz (karışık yazı biçimimiz) vardır / Hurufumuz Yunanice, Türkçe meram eyleriz’’.

Karamanlılar, Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından sonra yürürlüğe giren zorunlu mübadeleye tábi tutuldular. Türkiye ve Yunanistan, İstanbul Rumları ile Batı Trakya Müslümanları dışında kalan bütün Rum Ortodoks ve Müslüman azınlığın karşılıklı olarak değişimine karar vermişlerdi ve bu zorunlu mübadele maddeleri Karamanlılar'a da uygulandı. Ortodoks Hristiyan ama Türk olan ve neredeyse bin seneden beri Anadolu'da yaşayan onbinlerce Karamanlı, dilini bile bilmedikleri Yunanistan'a gönderildi.

Mübadeleden sonra Karamanlılar hakkında çok sayıda araştırma yapıldı ve bu araştırmalar Karamanlılar'ın Yunanlı değil, Türk olduklarını yeniden gösterdi. Karamanlılar'ın Türkiye'de yaşadıkları yıllarda, 1584'ten mübadeleye kadar Türkçe ama Yunan harfleriyle bastıkları çok sayıda kitaplar da araştırma konusu oldu ve bu kitapların kataloğu, Yunanistan'da ‘‘Karamanlidika’’ adı altında ve dört ciltlik bir seri halinde yayınlandı.
Yazarın Tüm Yazıları