Karakan Ceza ve İsmail YK

Şu memlekette elinizi sallasanız sittin senedir beş kuruş para kazanmadan rock’la uğraşan bir adama çarpar da; rap’çiler için aynı şeyin geçerli olduğunu söyleyemeyiz.

Yani işin membasına baktığınız zaman adres olarak gurbet memleketlerini görürsünüz ki, bu durum da rap müziğin varoluş sebebiyle bir paralellik gösterir.

Amerika’da ırksal sebeplerle ezilen zencilerin derdi neyse; gurbet memleketlerinde hor görülen ikinci ve üçüncü kuşak Türk gençlerinin derdi de odur. Rap; öfke ve isyanın aracıdır. ‘Sesimizi duyun’ feryadıdır aslında. İşin çıkışına baktığımızda, ırksal ya da milliyetçi sebepler; parasızlık, toplum dışına itilmişlik, hor görülme temel meselesidir rap’in.

İHTİYACA UYGUN RAP

Rap, her şeyden önce bir yeraltı hareketidir. Söyleyecek adam gibi bir lafı olan her yeraltı hareketi gibi başarılı olmuş ve büyük prodüktörlerin ilgisini çekmiştir. Amerika’da bugün ‘gangsta rap’ olarak mumyalanıp dolaba kaldırılan üslup; silahlardan, öldürmekten, sokak çetelerinden söz eder. Bu durum Amerika için ciddi tehlikeler arz ettiğinden; seksten, uyuşturucudan ve eğlenceden söz eden yeni bir rap’çi yaratılır derhal. Ve bu yeni tip zenci kardeşimiz, eskiden uyuşturucu ve kadın satıcılığı yapan, ancak sonradan rap sayesinde köşeyi dönerek alemin kralı olan bir rol modeldir artık suç eğilimli zenciler için...

Türkiye’de 90’larda patlayan Cartel’den Ceza’ya kadar hiçbir rap albümü kayda değer bir satış başarısı yakalayamaz. Ancak doğma büyüme Türkiyeli olan Ceza, kendine has üslubu, mikrofondaki hızı ve şarkılarının melodik yapısıyla kendini fark ettirir. Sadece 10 bin kişiyi aşmayan Türkçe rap’in yeraltı kitlesine değil, belki de hayatında ilk defa rap dinleyen büyük bir kitleye albüm satmayı başarır.

Ceza dışında yaptıkları işlerle ilgimi çeken başka isimler de var. Cem Yılmaz’ın GORA’sındaki parçasından tanıyacağınız Sagopa Kajmer, çok iyi söz ve nakarat yazıyor ve bildik sample’lara bel bağlamıyor. Aykut Gürel’in mastering’i de son albüm ‘Romantizma’ya epey değer katmış. Onun dışında ‘Fuat’ın albümü ‘Her Ayın Elemanı’; hem sert hem eğlenceli bir albüm. Sonra ‘Makale’nin ‘Tamam’ albümü var, bence büyük bir ticari potansiyel taşıyor. Gerek featuring’leri gerekse canlı kaydedilen vokal ve enstrümanlarıyla çok iyi bir prodüksiyon. Ben genel havasından Karakan tadı aldım. Onu da tavsiye ederim.

BENİM NAÇİZANE TEŞHİSİM

Şimdi hepsini bir kenara bırakalım. Bu yazıyı nereye bağlayacağım sizce?

İş dönüp dolaşıp, İsmail YK’da düğümlenmektedir. Ceza gibi, Sagopa gibi, Fuat gibi kendi üslubu olan isimler öyle ya da böyle fark edilecek, satacaktır. Ama Türkçe rap’in; Serdar Ortaç, Ebru Gündeş, Alişan bandında satış rakamlarına ulaşmasının formülü, İsmail YK’nın ‘Yoksa ben tipsiz miyim ha!’ diyen o komik şarkısında gizlidir. Düzey ve tavır arabesktir. İşin içinde eğlence ve kızlar vardır.

Yani, bir Doğan’ın içine beş kişi binip yoldan geçen kızlara korna çalan, otoyollarda makas atan, okeye döndüğü için kendiyle gurur duyan, gazetenin sadece spor sayfasını okuyan, her haltı yiyip sonra evleneceğim kız bakire olmalı diyen ‘semtin çocuğu’ bu gençleri hedef kitle olarak belirler; İsmail YK’nın müzikal anlamda daha kalitelisini bir rap projesi olarak yaratabilirseniz (ki İsmail YK da çok satmıştır) iş o zaman müthiş patlar.

Amerika’da olan budur; İsmail de bir başka gurbetçi genç modeli olarak aslında farkında olmadan formülü vermiştir.

Yok valla şaka yapmıyorum; teşhisim budur...
Yazarın Tüm Yazıları