Karadeniz’de su baskını riski

Güncelleme Tarihi:

Karadeniz’de su baskını riski
Oluşturulma Tarihi: Eylül 23, 2005 00:00

Bu haftasonu Karadeniz, İç Anadolu, yer yer Güney Ege ve Akdeniz’de yağışlar var.Dikkati özellikle Karadeniz’e çekiyoruz, su baskınları yaşanabilir. Uzun vadeye baktığımızda şunu söyleyebiliriz; önümüzdeki 15-20 günlük zaman diliminde sıcaklık dalgalanmalarını daha sık ve büyük değerlerde göreceğiz. Bu hem yazdan, hem de sonbahardan günlerin art arda olduğu anlamına geliyor.*Mangal sever misiniz? Şöyle sarmısak, zeytinyağı, biber salçası, kekik ve bilumum baharatlarla (ki ben kimyonun burada liderliği zorlayacağını düşünürüm) iyi terbiyelenmiş mangalda kuzu şişi de tek geçerim valla! Sizce hangi hava iyidir? Temiz olan mı, kirli olan mı? Ya da alveollerinizin çapı ne kadar biliyor musunuz? Allah aşkına bu soruların cevabını bilmiyorsanız niye mangal yapıyorsunuz? ;) Kafalar biraz karışmış olabilir, artık konuya girsem iyi olacak sanırım. Havada irili ufaklı milyonlarca partikül var. Tabii bir şekilde oluşan bu partiküllerin yanında bir de insanoğlu her zamanki gibi atmosfere müdahil durumda.Bacalardan çıkan gazlardan sigara dumanına, filtre edilmemiş dizel egzozlardan çöplerin yakılmasına kadar birçok şekilde atmosfere partiküller salıyoruz. Mangal yakarak ve havai fişekler atarak da bu partikül artışına destek veriyoruz. Avrupa standartlarına göre otomobil katalizörlerindeki metal parçacıkları dahi tehlikeli sınıfta. Standart şu; bir metreküplük havadaki ince toz parçacıkları 50 mikrogramı geçmemeli. Ve bu seviye aşımı yılda 35 günü aşmamalı, aşan kentlere ciddi cezalar veriliyor. Verilmeli de, çünkü; Avrupa Birliği’nin yaptırdığı araştırma sonucuna göre, yalnızca Avrupa’da bu toz parçacıklarından yılda 310 bin kişi ölüyor. Yanlış okumadınız 310 bin kişi! Kirletildikten sonra havanın temizlenmesi de çözüm değil, zira ıslak sokak temizliği ve kurum katalizörleriyle havadan belli partiküller alınabiliyor, bahsettiğimiz partiküller mikron seviyesinde, temizlendiği düşünülen havada da aynı partiküller bulunuyor. Bu partiküller 0,1 mikrometre büyüklüğünde. Temizlenemiyor ve bir nefesle alveollere kadar ulaşabiliyor. Mikron seviyesindeki parçacıklar kana karışıyorlar. Tansiyon, kalp atışı ve kanama zamanı değişikliğine sebebiyet verebiliyor. Aman sıkışık trafikte camlarınız kapalı, havalandırmanızı açarken iç sirkülasyon düğmesi de muhakkak basılı olsun. Trafiğin yoğun olduğu zamanlarda yüksek toza bağlı enfarktüs ve inmeler yaşanabiliyor. Tabii bu söylediklerimden ‘Aman Allahım, ne yapacağız?’ gibi korku cümleleri kurmayın zira bu söylediklerim günlük yaşamda gördüğümüz problemlerin ve ölümlerin yalnızca bazı sebepleri. Yani şu an büyük şehirlerde yaşanan bazı problemlerin açıklaması bir anlamda.Bu partiküller yalnızca alveollere kadar ulaşarak sağlık problemlerine yol açmıyor. Bir partikül ne kadar küçülürse yüzeyi o kadar artar. Yüzeyin artışı oksijenle temas halinde olan bölgenin de arttığı, aşırı oksijen de yanma-patlama anlamına geliyor. Almanya’da 70’lerin sonlarında, Bremen’de bir değirmende patlama sonucu birçok çalışan hayatını kaybetti. Evimize ekmek ya da başka şekillerde giren un, yığınlar halindeyken merkezinde bir patlayıcı olabilmiş. Bu nedenle ince partiküller yanıcı maddelerle birleştiği anda patlamalara neden olabiliyorlar. Bir örnek daha; bazen madenlerdeki kömür tozları patlamaya destek olmakta.Velhasıl burada aktarmak istediğim; atmosfere salınan ince tozlar belki farkında değiliz ama ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor ve biz bunların nedenlerine bakmaksızın bir çok kişinin yaşadığı bir kalp ya da bir astım krizi olarak görüyoruz. Yapılacak şey şu; tozlu bölgelerde pek bulunmamak ve araçlarda önlemimizi almak, ikincisi atmosfere hem dünya devletleri, hem de birey bazında en az seviyede müdahil olmak. Aynen küresel ısınma için yapılması gereken gibi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!