Kara kış

Arada sırada inadı tutar gelir; adamı döver gibi yağar, eser, gider mübarek.Bu havada bulunmak istemeyeceğiniz yerler vardır: Mesela Olimpiyat Stadı. Şehrin geri kalanında hava sonbaharsa burada kış, eğer mevsim kış ise kara kış olur.
Dün de tam bu hava olunca soru işaretlerinin sayısı arttı Galatasaraylının kafasında: “Bu havada, bu kadroyla, Olimpiyat’ta, İstanbul Büyükşehir Belediye’ye karşı?.. Zor dostum zor!”
* * *
İlk yarı rüzgarı arkasına alarak İBB’yi aşmayı düşündü Galatasaray. Bu düşüncesinde haklı da çıktı. Sabri’nin pasında Baros hem “Oh!” hem “Of” dedirten golünü attı. “Oh!” kısmı gol sevinci, “Of!” kısmı ise “Bu Baros oynasaydı ne çok şey değişirdi” hayıflanması.
Galatasaray bu sezon sakatlıklara kurban verdiği as futbolcularını kullanabilseydi durumu yine kötü olabilirdi ama en azından sıralamada birkaç basamak daha yukarıda yer açabilirdi kendine.
İkinci yarının hemen başında Stancu ile yakaladığı net pozisyon golle neticelenseydi belki bu maçı da kazanabilirdi ama o dakikadan sonra işin rengi tamamen değişti.
İBB’ye alan bırakmadan oynamaya çalışan Galatasaray kullanacağı korneri “izlemeye” maaile gidince gardını düşürdü, savunmada panikledi, golü yedi.
Gol öncesinde Gökhan’ın toplu koşusunda defansın sapır sapır dökülüşünü izlemek hazindi.
Ama daha hazin manzara 4 dakika sonrayı bekliyormuş. Cana topu arkadaşına çarptırarak İbrahim Akın’a asist yaptı, ibre galibiyetten mağlubiyete döndü. Bu felaketi Kazım’ın defans yapayım derken penaltı yapması izleyince 15 dakika içinde çöküş işlemi tamamlandı.
* * *
İBB karşısında bu sezon örneklerine çok sık şahit olduğumuz genel futbolsuzluk sürdü.
Averaj eksiden kurtulmuyor, galibiyet “şok gelişme” haline gelmiş, sahada bırakın koşmayı, yürümeye hali olmayan bir ekip...
Tarihinin en kötü sezonunu Galatasaray’a armağan edenler ve aynı berbat “takım kurma operasyonları”na bir yenisini daha eklemek için yeni sezonu bekleyenlere armağan olsun.
Galatasaray’ın “kara kış”ı budur, bu sezondur, daha ne olacak?