Kaptan ve fırtına!

"KAYA gibi sağlamız.""Hamdolsun bize bir şey olmaz!"

"Hamdolsun korkulduğu gibi bir şey bizde söz konusu değil!"

"Hamdolsun"la kriz yöneten ilk ve tek Başbakan Sayın Erdoğan...

Hamdolsun terörü çözüyor... Hamdolsun Baykal’ı ve Bahçeli’yi muhatap almıyor... Hamdolsun yere sağlam basıyor! Hamdolsun işsizliği azaltıyor!

Peki, hamdolsun her şey iyi de, Başbakan niçin bu kadar sinirli ve kırıcı?

"Açık söylüyorum. Dört gözle kriz bekleyenler var" diyerek işadamlarını "kriz fırsatçılığı" ile suçlarken bir bildiği mi var, yoksa laf olsun, torba dolsun diye mi konuşuyor?

Dünyada hálá krizin dibi görünmüş değil... Amerika ve Avrupa kurtarma paketleriyle ekonomi çevrelerine umut verdi ama bu da yetmedi. Sarsıntı sürüyor.

* * *

İyi kaptan fırtınada belli olur!
Türkiye gemisinin kaptanı Erdoğan’ın aldığı önlem ne? Sadece "Hamdolsun yere sağlam basıyoruz" demek!

Deniz ne kadar dalgalı olursa olsun gemiyi güvenli limana taşıyacaklarını söylüyor. Dileriz bu rahatlık içinde gemiyi karaya oturtmaz! İyi kaptan mı, acemi kaptan mı, bunu göreceğiz!

İş dünyası endişelerini dile getiriyor.

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Türkiye’de görünen bir yangın yok ama yön değiştiren ve kuvvetini artıran bir rüzgárın tehdidi altındayız" diye uyarıyor.

Şu anda bile üretim düşmüş, siparişler durmuş halde... İşçi çıkarmalar gündemde ama Başbakan "Hamdolsun iyiyiz" diyor. Dileriz öyledir. Fakat Kemal Abisi (Unakıtan), "Bu kriz bizi etkiliyor" demesin mi? Başbakan’ın tersine konuşmak ona yakışıyor mu?

* * *

Tayyip Bey, daha önce, fırtınalı havalarda gemiyi hep tehlikeye soktu. Geçen yıl, yüzde 46.7 oyla büyük seçim zaferi elde ettiği halde, bir yıl içinde yıprandı ve birçok olayda kırık not aldı.

Seçimi kazandığı gece (22 Temmuz 2007) Ankara’daki parti binasının balkonuna çıkıp halka hitap ederek, "Ben, bana oy vermeyenlerin de haklarını koruyacağım. Herkesin Başbakan’ı olacağım" demesi hem güzel bir hareketti, ham de akıllıca bir davranıştı.

Fakat daha sonra ne yaptı? Vatandaşları "Bizden olanlar" ve "Bizden olmayanlar" diye ikiye ayırdı, karşıt görüşlü kişiler ve gruplarla kıyasıya boğuşmaya başladı.

Medya ile son kavgası büyük bir hata idi. Erdoğan, "Sen şöyle büyüksün, böyle güçlüsün, istersen herkesi ezersin" diyerek kendisini ilahlaştıran goygoycular takımını aşamadı.

Başbakan, iş dönülmez noktaya gelmeden, "Ben nerede hata yaptım?" diye kendisine sormalı ve yol haritasını yeniden çizmeli.

* * *

Çalışma hayatında başarılı olanların genellikle siyasetten uzak durması, siyasi kadroların güçsüz olmasına yol açıyor. Yapı Kredi Bankası’nın kurucusu olan, eski dönemin önemli işadamlarından Kázım Taşkent’in hayatını anlattığı kitaptan kısa bir alıntı yapacağız.

Kázım Taşkent, "Yaşadığım Günler" adlı kitabında bakınız ne diyor?

"Hayatta hiç başarı kazanamamış insanlar, politikada kolaylıkla çok şey olabiliyorlarmış, bunu öğrendim. Küçük işleri bile görmek gücünde olmayan kişiler, devlet hizmetinde büyük işler görmek hevesine kapılırlarsa, kendi harikalarını yaratabilirler ama bedelini millete ödetirler!"

Ülkemizin siyaseti bundan iyi anlatılabilir mi?
Yazarın Tüm Yazıları