Kaplanın kuyruğunu tramvay çiğnedi

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Bugünlerde kafamı en çok işgal eden konu bu. Pasifik bölgesi denilen Güneydoğu Asya ülkelerine, namı diğer ‘‘kaplan’’lara bir hal oldu. Bu ülkelerde yaşanan ‘‘mucizevi kalkınma’’ sanki sekteye uğradı. Bu niçin böyle oldu? Bu oluşumdan, ülkemiz ve genel olarak iktisat ilmi açısından çıkarılacak sonuçlar nelerdir?

Konu, bizim gibi az gelişmiş ülkeler için, gelişmiş ülkelere nazaran çok daha önemli. Çünkü; az gelişmiş ülkelerin, nasıl olup da gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşacağı meselesi, bu ülkeler düşünürlerinin adeta bir ‘‘saplantı’’sıdır. Bu yüzden, az gelişmiş, hatta geri kalmış ülkelerin siyasi ve fikri önderleri, 1990'a gelinceye kadar, son kırk, elli yılda Marksist fikirlere hep sempatiyle bakmıştır. Az gelişmiş ülkelerde Marksist içerikli siyasi eğilimlerin kuvvetli olması, işçi sınıfının bilinçlenmesinden ortaya çıkmış değildir. Bu akımlar, bir an önce ‘‘muasır medeniyet seviyesine’’ ulaşma ülküsüne bağlı ‘‘Genç Türkler’’in hızlı kalkınma modeli aramasından güçlenmiştir. Bu yüzden, sosyalist ekonomilere ‘‘merkezi planlamalı sistemler’’ denerek, ‘‘işçi sınıfı ideolojisi’’ne o kadar da bağlı olmadığı vurgulanmıştır.

1980'lerden itibaren sosyalist (komünist) blokta başlayan gözle görünür çöküntü, 1991'de adeta bir yanardağ patlamasına dönüştü. Sosyalizm derin bir darbe aldı. Bu yüzden, ‘‘hızlı kalkınma modeli’’ olarak geriye sadece ‘‘Asya Kaplanları’’nın uyguladığı tabiri caizse ‘‘faşist’’ yönetim modeli kalmıştı. Şimdi eğer bu modelin de ‘‘kalıcı’’ bir kalkınma sağlamadığı ispatlanırsa, gelişmiş ülke olmanın ‘‘kestirme’’ bir yolu olmadığı kanaati pekişecektir. Olay, bu yönüyle kalkınma iktisatçılarını çok ilgilendirmektedir.

Tam bu noktada dikkatinizi ‘‘önyargılı’’ olarak, hatta ‘‘oh olsun!’’ ruh haliyle girişilecek tahlillere çekmek istiyorum. Gerçeği araştırma, en yüce uğraştır. Hak ve hakikat neyse onu bütün çıplaklığı ile idrak etmek gerektir. Gerçeği kavramaya en büyük engel, insanların ‘‘ben demiştim zaten’’ böbürlenmesine kapılmalarıdır. Bu psikoz, kişinin algılama yeteneğini iptal eder.

* * *

Güney Asya kaplanlarının kuyruklarının tramvay tarafından çiğnenmesi, kısaca bir ‘‘devalüasyon krizine’’ yakalanmaları nasıl oldu? Burada hemen göze çarpan ‘‘öncü gösterge’’ reel sektörde, yani mal ve hizmet üretiminde, elde edilemeyen bir zenginleşmenin, reel olmayan, yani ‘‘finansal sektörde’’ elde edilmiş olmasıdır. Ekonominin bu iki kesimi, birbirini teyit eden bir büyüme göstermek mecburiyetindedir. Böyle olmazsa, sistem ‘‘topallaşmakta’’ ve finansal sektörü budayan bir krizin oluşması kaçınılmaz olmaktadır. Bu bağlamda üzerine de önemle durulacak konu ‘‘sıcak para’’dır. Kısa vadeli özel parasal servetler, nispeten küçük ekonomilere girdiklerinde ‘‘yapay bir cennet’’ oluşmasını sağlamakta, o ülkeden çıkarken de (kâr realizasyonu) ortalığı cehenneme çevirmektedir.

(Bu konuya devam edeceğim.)

SON SÖZ: Ağaca tırmanmanın sakıncası, düşme tehlikesidir.

Yazarın Tüm Yazıları