Doğu, Batı, Kuzey, Güney ve daha fazlası: Mersin

Güncelleme Tarihi:

Doğu, Batı, Kuzey, Güney ve daha fazlası: Mersin
Oluşturulma Tarihi: Ekim 13, 2016 14:46

Aslında birçok vesileyle Türkiye’nin en iyi herhangi bir şeyi konusu açıldığında yolumuz gerek damak tadı gerek doğal güzellikleri gerekse de insanından dolayı Mersin’e düştü Hürriyet Kampüs sayfalarında.

Haberin Devamı

Mersin coğrafi konumu gereği Türkiye’nin güneyinde olsa da, kültürü ile doğudan ve batıdan bolca iz taşır. Mutfağından, doğasından ve insanından bir parça tattığınızda, bu doğu – batı sentezinin damağınızda inanılmaz lezzetler bıraktığını görüyorsunuz. Mersin hakkında ne kadar bilgiye sahipsiniz bilemiyoruz ama tanısanız muhakkak çok seversiniz diyebileceğimiz şehirlerin başında geliyor. İçinde devasa kampüsü ile şahane bir üniversiteyi de barındıran Mersin öğrenci olarak yaşamak için de oldukça iyi bir tercih. Şimdi sizi; dilimiz döndüğünce bu harikulade şehirden bahsederek caddelerini, koylarını, yaylalarını, yemeklerini keşfetmenizi sağlayacak bir keşfe davet ediyoruz sevgili üniversiteliler.

 

Haberin Devamı

KUZEY: YAYLALAR YAYLALAR

Mersin hakkında en az bilgisi olan insanın dahi mutlaka bildiği şey denizdir herhalde. Mersin sırtını denize dayayıp da denebilir, yüzünü denize dönüp de denebilir; Toroslar’a doğru şöyle rahat rahat uzanan bir şehirdir. Tersten, yaylalardan, başlamak ve sizi biraz olsun ters köşeye yatırmak istedik çünkü Mersin’in yaylaları bunu kesinlikle hak ediyor. Akdeniz’i İç Anadolu’dan bir paravan gibi ayıran, omuz omuza vermiş Toroslar’ın eteklerinde onlarca şahane yayla gizli. Aslında artık gizli demek pek de doğru sayılmaz. Birçoğu, yayla sevdalıları ve şehrin efsanevi sıcağından kaçmak isteyen Mersinlilerin çoktan akınına uğramış bile. Yaylalar arasında Çamlıyayla bir adım öne çıkıyor. Kısa zaman önce ilçe olan bu şirin yerleşim bölgesinin kendine has yemekleri, kuytuda saklanmış dağ gölleri ve piknik alanları dillere destan. Bir diğer adı Namrun olan Çamlıyayla’daki kasaplara girip bir çay bardağı tabanı büyüklüğündeki tek lokmalık lahmacunlar için iç hazırlatabilir, yine kasapların kendi hazırladığı meşhur Namrun sucuğundan alabilir ve hemen yan taraftaki fırınlardan ödünç aldığınız fırınlarda pişirtip kendinize mis gibi havada hayatınızın en güzel ziyafetlerinden birini hemencecik çekebilirsiniz. Ayrıca yayla karsambacı da olmazsa olmazlardandır. Namrun’un en yüksek noktasından getirilen kalıcı karlara pekmez, bal gibi doğal tatlar karıştırılarak yapılan ferahlatıcı bir tatlı olan karsambaç mutlaka tatmanız gereken bir lezzet. Gözne, Fındıkpınarı, Belen, Kirlik, Ayvagediği gibi daha birçok yayla ve onların saymakla bitmez şahaneliklerini yazmaya kalksak bu sayfalar yetmez. En iyisi siz, bir fırsatını bulup gidin gezin deriz.

 

Haberin Devamı

GÜNEY: ŞAHESER MERSİN KOYLARI

Mersin’in denizi Türkiye’nin güneyinde olmasından kaynaklı çok daha tuzlu ve sıcak bir suya sahiptir. Ancak bu durum değişmez bir kural olarak kalmıyor. Mesela, Yapraklı Koyu. Koyda kendinizi sulara bıraktığınız ilk anda suyun o kadar da soğuk olmadığını zannediyorsunuz, ardından ara ara soğuk su geçişleri hissediyorsunuz. Bu geçişlerin sebebi Toroslar’daki kaynağından kopup gelen ve hemen koydaki bir gözden fışkıran buz gibi yer altı suyu. Bu tatlı su koydaki tuzlu suyla karışıyor ve buradaki canlı çeşitliliğini de artırıyor bu sayede. Böylece, birçok dalış kulübünün uğrak noktalarından birisi Yapraklı Koyu oluyor. Koyda yemek yiyip bir şeyler içebileceğiniz birçok tesis bulunuyor. Ayrıca birçok otel ve pansiyon da koyun nimetlerinden faydalanmak isteyen ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor. Yapraklı Koyu’na yarım saat mesafedeki Boğsak Koyu da bir başka muhteşem koy. İlk görenlerin çarşaf gibi denize şaşkınlıkla bakıp Fethiye Ölüdeniz ile karşılaştırmaları artık olağan karşılanıyor. Tesiste Yapraklı Koyu’na oranla daha az tesis bulunsa da ucuz ve kaliteli hizmet almak mümkün. Ayrıca bu koy girişte ince kumlu ve sığ plajı ile ağaların çevrelediği sahili sayesinde ailece gidilip piknik yapmaya, çocuklarla denize girmeye de bir hayli uygun. Daha birçok koy ve plaj varken size son olarak Tisan Adası’ndan ve harikulade plajından bahsetmek istiyoruz. Denizi ve incecik kumu ile bir yerle karşılaştırmak istense akıllara çoğunlukla Kaş geliyor. Kaş’tan çok daha ucuz ve tenha olup en az onun kadar doğal güzellikler sahip olan Tisan mutlaka gidip görmenizi tavsiye edeceğimiz nefis Mersin gezisi noktalarından bir diğeri.

 

Haberin Devamı

DOĞU: TARİHE TANIK, TARSUS

Bir mersin yazısı yazıp Tarsus’tan bahsetmemek olmazdı. Tarsus, Mersin ve Adana gibi iki büyük şehrin arasında kalması sebebiyle çok büyük bir ilçe olmasına rağmen bir türlü il olamamıştır. Ne Mersin’in ne de Adana’nın yarışabileceği kadar köklü bir tarihe ve kültüre sahip olduğunu söylesek yanlış olmaz. Tarsus kebabı, lahmacunu, şalgamı, humusu, cezeryesi, lahmacunu, açık ekmeği ile diğer iki büyük şehirdeki benzerlerinden çok daha farklı lezzetler yaratmış, bu kadar dar bir coğrafi alanda kendine has kültürünü muhafaza etmeyi başarmıştır. Birçok tarihi yapıyı da içinde barındıran Tarsus Hristiyanlar için bir Hac noktası olma özelliği taşıyor. Bir çırpıda aklımıza gelenleri saymak istediğimizde bile onlarca tarihi efsaneye, destana, hikâyeye ev sahipliği yapan Tarsus hepsinin işaretini göğsünde taşır. Meşhur Mısır kraliçesinin zamanında kayıkla giriş yaptığı Kleopatra Kapısı, Yedi Uyurlar Efsanesi: Eshab-ı Kehf, yılanlar anası Şahmeran, şehri Hristiyanlar için bir hac noktasına dönüştüren St. Paul Kuyusu,  Hz. Danyal Peygamber’in mezarı, yeni kazılarla neredeyse şimdiki şehrin tamamının altında varlığına sürdürdüğü bulgularına ulaşılan ve kazdıkça dünya kültür mirasına eşsiz katkılar sunan Roma Yolu ve daha başka birçok tarihi, kültürel zenginlik Mersin’e, sadece Tarsus’u görmek için bile gidilmeye değer kılmıyor mu sizce de?

 

Haberin Devamı

BATI: BİR KÜLTÜR HAZİNESİ

Şehrin batısındaki son ilçe, Anamur. Bilirsiniz, muz! Bir tık daha batıya geçince Antalya başlıyor. Kıbrıs’tan yani Akdeniz açıklarından Anadolu’ya giriş yapmak isteyen tüm denizciler tarih boyunca doğal bir liman olma özelliğini taşıyan Mersin’e uğramak zorundaymış. Doğu’dan gelip Batı’ya, Antalya’ya ve oradan da Ege sularına ya da meşhur Troya’ya ulaşmak isteyen tüm seferiler de Mersin’i kat etmek zorundaymış. Bununla kalmayıp tarihin en önemli yürüyüş güzergâhlarından biri olan Likya Yolu’nda yürüyen seyyahlar tüm Antalya’yı uçtan uca geçse bile sıra Mersin’e gelince dağ ve denizin gücüne yenilip durmak zorunda kalmış. Mersin’in geçiş noktasında oluşu ve neredeyse tüm Doğu Akdeniz’in tabiri caizse Deli Dumrul’u haline gelmesi tüm kültürel hazinenin taşınıp biriktirildiği bir sandık haline dönüşmesini sağlamış. Viranşehir’de yeni kazılarda ortaya çıkarılan ve tüm heybetiyle göğe uzanan Pompei Polis Limanı sütunları da Mersin’in tarihini ve zenginliğini anlamak için görülmesini şiddetle tavsiye edebileceğimiz noktalardan bir diğeri.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!