Kameralı telefonlu Otomatik Portakal’lar

Acaba Gamze Özçelik bir ‘happy slapping’ kurbanı mı? İngiliz gençliği arasında yayılan iğrenç bir moda happy slapping.

Happy’nin anlamı malum, slapping de tokatlama. Kriminal bir eylem olduğu halde böyle şen şakrak bir isim verilen happy slapping artık yeni bir suç türü olarak adli kayıtlara geçiyor. Çünkü sokak ortasında korunmasız görünen insanlara tokat atıp, afallayan kurbanı cep telefonuna kaydettikten sonra görüntüyü yayma eylemiyle başlayan happy slapping; dayak, işkence, tecavüz ve cinayete varmaya başladı. Bir öğrenci okulda happy slapping kurbanı olduğu için intihar etti. Bir başka olayda da; bir çocuğu cep kamerası eşliğinde ağaca bağlayıp, yüzüne maymun maskesi geçirdikten sonra yakmaya kalkıştılar. Gamze Özçelik vakasına benzer, cep telefonlu tecavüz eyleminin failli ise 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Happy slapping tecavüzlerinde motif hep aynı. Önce kurban etkisiz, ya da bilinçsiz hale getiriliyor. Sonra eyleme geçiliyor ve cep kamerasına çekiliyor.

Görüntülerde mecali kalmamış kurbanlar var. Aynı Gamze Özçelik gibi. Ancak İngiltere’deki kurbanlar, Gamze Özçelik’in iddia ettiği gibi ilaçla değil, fiziksel şiddet kullanılarak yenik düşürülmüşler. Yumrukla, çene dağıtarak, göz patlatarak. Gamze Özçelik’inkiler dahil, bunların hiçbirini izlemedim. İngiliz basınında anlatılanları aktarıyorum.

Geçen haziran ayında Glasgow’daki bir partide 14 yaşındaki bir kıza tecavüz edip, ‘happy slap’ olsun diye cep kamerasına kaydeden 16-20 yaş arası altı genç yargılanıyor. Suçları, ‘baygın’ halde görünen kurbana cinsel saldırıda bulunmak ve ahlaka aykırı materyali dijital ortamda yaymak. Burada, yaşı 16’nın altında olan biriyle cinsel ilişkiye girmek de ayrı bir suç.

Ayrıca Londra’da 14 yaşında üç oğlanın, 11 yaşındaki bir kıza ‘happy slap’ tecavüzünde bulunduğu başka bir olay daha var.

Liverpool’daki kurbanın yaşı daha büyük. 19 yaşında. Bir gece, Barbarellas adlı kulüpte tanıştığı 23 yaşındaki Jon Leaver’la birlikte oradan çıkıyor ve sonra film kopuyor. Boylu poslu iri yapılı erkek, adı açıklanmayan ufak tefek kurbanının çenesini ve dişlerini bir vuruşta kırıyor. Kendinden geçen kadını tenha bir arka sokağa sürükleyip tecavüz ediyor. Ve cep telefonuyla görüntülüyor. Adam iki ay sonra yakalanıyor. Çünkü ana caddede, kadının saçlarını kavrayıp boğazına sarılarak başladığı eylem, sokaktaki güvenlik kamerasına yakalanmış. Kadına öyle kuvvetli vurmuş ki, onun da iki parmağı kırık. Jon Leaver yargılandı ve 14 yıl hapis cezası aldı.

Aslında her şey sokak tokatlamalarıyla başlıyor. Çetemsi okul grupları sokaklarda eğlence olsun diye yapıyorlar. İçlerinden biri sokaktan geçen birini tokatlıyor, diğerleri de bu ‘komik’ görüntüyü cep telefonuna kaydediyor, sonra bunları diğer cep telefonlarına gönderiyor, internette yayınlıyorlar.

Teknoloji yeni bir şiddet türüne alet oluyor. Kurbanlar önce şok geçiriyor, sonra görüntülerinin binlerce telefona ulaşmasıyla aşağılanmanın şokunu yaşıyorlar. Sonra eğlence sokaktan okullara taşınıyor. Sivilceli, şişman ya da gözlüklü, çocukların tabiriyle ‘ezik’ tipler happy slapping kurbanı olmaya başlıyor.

İşte 14 yaşındaki Shaun Doonan’ın bu yüzden intihar ettiği söyleniyor. Liverpoollu Shaun, geçen 18 Nisan’da odasında kendisini asıyor. Baba, oğlunun okulda happy slapping kurbanı olduğu için canına kıydığını iddia ediyor; okul yönetimi ise iddiayı reddediyor. Bu dosya böylece kapanıyor.

Bir başka vakada ise 13 yaşındaki Kyle Parker, öğle teneffüsü sırasında, okul yakınındaki korulukta happy slapping saldırısına uğruyor. 15 yaşında üç çocuk tarafından okul kravatlarıyla ağaca bağlanıyor, yüzüne maymun maskesi takılıyor ve ateşe veriliyor. ‘Eğlence’ tabii yine kameraya alınıyor. Shaun kurtulmayı başarıyor. Çocuklar suçlarını itiraf ediyor, ancak haklarında yasal işlem yapılmıyor. İyi huylu oldukları gerekçesiyle. Shaun’un ailesi şokta. ‘Her suçlu, suç işlemeden önce iyi huylu görünür. Benim oğlum ölebilirdi’ diyor annesi.

CEP TELEFONUNDA ÖLÜM

Shaun ölmüyor ama, 18 yaşındaki Triston Christmas ölüyor. İki yıl önce bir kızın poposuna çimdik attığı için, o kızın erkek arkadaşı tarafından kafası betona vurula vurula. Geçen ocak ayında kalabalık bir yerde bir görgü tanığı tarafından cep kamerasına kaydedilen olaydan altı gün sonra Triston beyin kanamasından ölüyor.

Triston’un ağzından kanlar boşalırken ‘anne, anne’ diye inlediği görüntüler telefonlarda, internette yayılıyor. Ancak bu olay bir ‘happy slap’ vakası olarak kayıtlara geçmiyor. Hakim maktulün kameraya kaydedilmek amacıyla saldırıya uğramadığına, görüntülerin bir fırsatçının işi olduğuna karar veriyor.

Triston’u öldüren Gary Roper, ölüme sebebiyet vermekten 30 ay hapis cezası alıyor. Üstelik bu suç öncesinde ‘iyi hal göstermiş’ de değil. 15 yaşındayken, şiddete başvurduğu için okuldan atılmış. İşlediği suçlar arasında bir kızın saçlarını yakmak da var.

Bunlar en sivri vakalar. Polis kayıtlarına göre geçen yıl sonu başlayan happy slapping olaylarının sayısı 200’ü aşmış durumda. Yaşlı, genç, kadın ya da erkek 200 kişi sokaklarda, otobüs durakları ve metro istasyonlarında tekme tokat yerken görüntülenmiş. Bunlar sadece kayda geçenler. Polise bildirilmeyen vakalar da bulunuyor.

Peki ya happy slapping’in sosyolojik analizi? Bu öncelikle İngilizlerin ‘yob’ dedikleri kültürün ürünü. ‘Boy’un (erkek çocuk) tersten okunuşu olan ‘Yob’ kavramının kökleri, 19’uncu yüzyıla dayanıyor. Daha çok işçi sınıfı mensuplarının, kaba kuvvete dayalı, hoyrat anti-sosyal davranışlarını tanımlamak için kullanılıyor. Hani Charles Dickens kahramanlarının tipik davranışları. Ya da Anthony Burgess’in 1962 tarihli romanı Otomatik Portakal’la ikonlaşan anti-sosyal çete davranışları.

Şimdi happy slapping, Otomatik Portakal’daki vurdu-kırdıyla kıyaslanıyor. Otomatik Portakal’ın kahramanı Alex, cezaevinde sistem tarafından acınası bir mankafa haline getiriliyordu. Peki bugünün ‘yob’larına karşı hangi önlemler alınıyor?

İngiltere Başbakanı Tony Blair, yob kültürüne karşı savaş açıp, sokaklarda saygı kültürünü hakim kılacaklarını açıkladı; ‘Sokakları yeniden saygın çoğunluğa teslim edeceğiz’ dedi. Hemen akabinde polise ‘gençleri dağıtma’ yetkisi verildi. Polis artık, belirli bölgelerde iki ya da daha fazla sayıda gencin toplanmasını engelleyip, 16 yaşından küçükleri evine gönderebiliyor.

Her genci şaibeli duruma getirebilen bu yetki polisle sınırlı kalmadı. Londra yakınlarındaki büyük bir alışveriş merkezi, kapüşonlu sweatshirt ve beyzbol şapkası giyen gençlerin içeri girmesini yasakladı. Çünkü gençlerin çoğunun giydiği bu kıyafet artık anti-sosyal davranışla özdeşleştiriliyor. Uygulamanın gerekçesi ise kapüşon ve şapkanın çocukların yüzünün güvenlik kameralarında görünmesini engellemesi.

Siyasetçiler ve kamuoyu bu yasağa alkış tuttu. Alışveriş merkezi sahipleri de uygulama başladığından beri müşteri sayısının yüzde 22 oranında arttığını söylediler.

Peki ama, gençliğin giyim kuşam manifestosu olan bu tarzı karalayıp, aynı stilde giyinen herkesi potansiyel suçlu gibi görmek doğru mu? Dahası bu yasaklar happy slapping’i engeller mi?

Happy slapping eylemcilerinin davranışları, Stanley Kubrick’in Anthony Burgess’in romanından uyarladığı kült film Otomatik Portakal’da Alex ve çetesinin anti-sosyal davranışlarına benzetiliyor. Filmde Alex’e Beethoven’ın 9’uncu Senfonisi eşlik ediyordu. Şimdi ise kameralı cep...
Yazarın Tüm Yazıları