Kalbiniz için beş önemli riski dikkate alın

Tıbbi terminolojide minör riskler, yani önemi az faktörler olarak tanımladığımız risklerin de önemli olabileceklerini gösteren ciddi veriler var. Eğer koroner kalp hastalığından korunmak istiyorsanız her riski ciddiye almanızda fayda var

Genç, yaşlı, kadın veya erkek hepimiz şu üç şeyi çok iyi öğrendik:
BİR: Kalp damar hastalıkları en önemli sağlık sorunlarından biri.
İKİ: Ölüm sebepleri arasında ilk sıralardaki yerini korumaya hala devam ediyor.
ÜÇ: Genetik mirasımız kötü de olsa bu hastalıktan korunmak, en azından etkisini hafifletmek de bizim elimizde.
Ama ne var ki çoğumuz inatla yumurta kapıya gelmeden, hatta testiyi kırmadan soruna hak ettiği önemi vermiyoruz. Verenlerimiz de genellikle işin kolayına kaçıp fazla kilolarını vermeden, sigara içmeyi bırakmadan, uyku, stres ve benzeri konulardaki sorunlarını çözmeden, yaşadıkları sorunu yalnızca ilaçlarla çözmeye, kolesterolünü, şekerini, tansiyonunu haplarla düşürüp işi çözmeye bakıyor. Oysa birçok sorunda olduğu gibi bunların da bir değil, birçok sebebi var. Sigara içmek, şekeri, kolesterolü, tansiyonu yüksek biri olmak en önemli riskler olsa da tıbbi terminolojide, minör riskler, yani önemi az faktörler olarak tanımladığımız risklerin de önemli olabileceklerini gösteren ciddi veriler var. Eğer koroner kalp hastalığından korunmak ve bu hastalığa bağlı kalp krizi tehlikesini azaltmak istiyorsanız her riski ciddiye almanızda fayda var. İşte o minör, yani adı küçük, etkisi ve önemi büyük risklerden bazıları...

RİSK 1: STRES, DEPRESYON VE ÖFKE

Stres kalbimiz için en önemli risklerden biri. Özellikle kalp krizleriyle stres arasında yakın bir ilişki var. Bilhassa şehirde yaşayan, çok önemli kararlar vermek zorunda kalan, yaşam koşullarında beklenmedik değişiklikleri çok sık yaşayanlarda stres konusu daha bir önem kazanıyor. İşadamları, bankacılar, borsada işlem yapanlar, gazeteciler, doktorlar, güvenlik görevlileri bu konuda oldukça dikkatli olmak zorunda. Stres, kalp hızını artırarak, kan basıncını yükseltip kalbi besleyen koroner arterlerde spazm ve kasılmalara yol açarak kalp krizlerine davetiye çıkarıyor.
Araştırma sonuçları depresyonun da önemli bir risk faktörü olduğunu gösteriyor. Depresyonla kalp krizi ilişkisinde hangi mekanizmanın etkili olduğu bilinmiyor ama depresyonlu hastalarda taşikardi, hipertansiyon, ritim bozukluğu, kilo sorunu, uyku problemleri, beslenme yanlışlarının daha sık görülmesinin çok önemli birer kriz davetiyeleri olduğu düşünülüyor. Endişe ve öfke durumu da stres ve depresyon kadar önemli bir risk faktörü. Özellikle öfke patlamaları son derece tehlikeli. Öfke, koroner damarlar içindeki yangısal süreçleri tetikliyor, kalp hızını ve kan basıncını arttırıyor. Benzer şekilde endişe özellikle yol açtığı stres tepkileri ve öfke kontrolü güçlüğü olanlarda önemli risk haline geliyor.

RİSK 2: CİNSEL GÜÇ KAYBI

Erkeklerde cinsel güç kaybı (EİB) tıbbi adıyla elektiv işlev bozukluğu, yaygın bir sorun olma yolunda. Uzmanlar 40-70 yaş grubundaki erkeklerin hemen hemen yarısının bu sorunu yaşadığına işaret ediyor. Farklı ülkelerde yapılan çok sayıda araştırma da gösterdi ki EİB sorunu yaşayan erkeklerde ortalama iki-üç yıl sonra koroner kalp hastalığıyla ilgili sorunlar başlıyor. Kısacası EİB yakın bir gelecekteki koroner kalp hastalığının erken işareti de olabiliyor. Sebep olarak da EİB ile kalp damar hastalığının aynı risk faktörlerinden etkilenmeleri gösteriliyor: Yüksek kolesterol düzeyi, kan şekeri fazlalığı, hipertansiyon, sigara içmek, yoğun ve tekrarlayan stres, kilo almak, fiziksel aktiviteden uzak kalmak, uykusuzluk, depresyon gibi faktörler her iki sorunu da hızlandıran nedenler olduğu için bugün EİB ile başlayan süreç iki-üç yıl sonra koroner kalp hastalığına da yol açabiliyor. EİB gibi bir sorun yaşıyorsanız bunun birkaç yıl sonra ortaya çıkabilecek bir kalp damar hastalığının (hatta kalp krizinin) erken işareti olabileceği aklınızda olsun. EİB ile mücadelede göstereceğiniz azim ve dikkat, yani sigarayı bırakmak, fazla kiloları vermek, stresi frenlemek, tansiyonu, şekeri, kolesterolü düşürmek sizi muhtemel bir kalp hastalığından da koruyabiliyor.

RİSK 3: BELİNİZ KALINLIĞI

Farklı merkezlerde yapılan çok sayıda araştırma gösterdi ki bel çevresinin kalanlığının artması yani karın, göbek ve bel bölgesinde yağ birikmesi tıbbi adıyla abdominal obezite, koroner kalp hastalığı, hatta kalp krizi için çok ama çok önemli bir risk. Bel çevresinin erkeklerde 101, kadınlarda 88 santimin üzerinde olması gelecekte geçirilecek kalp krizine de işaret. Bu durumun nedeni olarak da abdominal obezitenin çoğu zaman tokluk şekeri yüksekliği, iyi kolesterolün azlığı, kan basıncının artması, trigliserit seviyelerinin yükselmesi gibi önemli risk faktörleriyle birlikte olması gösteriliyor. Ayrıca bütün bu işaretlerin arkasında dikkatli bir araştırma yapılırsa insülin direnci sorunu saptanıyor. Hücrelerin enerji kaynağı olarak glikozu alıp kullanmasını sağlayan insüline karşı tepki verme yeteneği azaldıkça kanın pıhtılaşma olasılığı artıyor, plak oluşumunu hızlandıran yangısal süreçler hızlanıyor. Tıp pratiğinde metabolik sendrom olarak adlandırılan bu duruma yakalananlarda kalp krizi geçirme riski bazı çalışmalarda neredeyse üç kat yüksek.

RİSK 4: YÜKSEK CRP

Vücudun herhangi bir yerinde şu veya bu nedenle yangısal bir süreç başlarsa CRP adı verilen proteini karaciğer daha fazla üretmeye başlıyor. Eğer damarların duvarında özellikle koroner ve/veya beyin damarlarının duvarında yangısal süreçler varsa işte o zaman da kanda CRP adı verilen bu proteinin düzeyi artmaya başlıyor. Yakın tarihlerde yapılan bir çalışma, CRP düzeyi en yüksek olanlarla CRP ölçümleri en düşük olanlar karşılaştırılmış. CRP düzeyi 3 mg/l.nin üzerinde olanlarda üç yıl içinde kalp krizi nedeniyle ölüm olasılığı yüzde 52 daha fazla bulunmuş. Özellikle kalp damar hastalığı açısından riskli yüksek olanların yıllık sağlık taramalarını yaptırırken CRP düzeylerine de baktırmaları faydalı olabilir. CRP düzeyi yüksek olanlara kilo vermeleri eğer kolesterol sorunları varsa statin grubu ilaç kullanmaları fiziksel aktiviteyi arttırmaları tavsiye ediliyor. Kan şekerinin dengelenmesi, kan trigliserid düzeylerinin azaltılması ve iyi kolesterolün artması CRP’nin normal seviyelere inmesini kolaylaştırıyor.

RİSK 5: UYKUSUZLUK

Yetişkin birinin günde en az altı saatlik kaliteli bir gece uykusuna ihtiyacı var. Şu veya bu sebebe bağlı uyku bölünmeleri, uyku apnesi veya horlama nedeniyle uyku kalitesinin bozulması özellikle ciddi düzeyde uykusuzluk probleminin başlaması önemli bir risk. İyi bir uyku yalnız beyni değil, kalbi de dinlendirir, dolaşım sisteminin kendine gelmesini sağlar. Sadece gece uykusu değil, gündüz yapılan şekerlemeler de kalbe faydalı. Çok sayıda çalışma, şekerleme yapmanın özellikle stresi azaltarak kalp sağlığına katkıda bulunduğunu söylüyor. Birkaç yıl önce 24 bin Yunanlının katıldığı bir çalışmada şekerleme yapanların koroner kalp hastalığından ölme olasılıkları şekerleme yapmayanlara göre üçte bir oranında daha az bulundu. Kaliteli bir uyku ve şekerleme alışkanlığı özellikle çalışanları muhtemel bir kalp krizinden korumada oldukça etkili. Önemli bir nokta da şu: Horlama ve uyku apnesi sorunları da kalp krizi bakımından önemli bir risk haline gelebilir. Bu, özellikle aşırı kilosu olanlar için önemli bir durum. Eğer böyle bir sorununuz varsa hele bir de kalp damar hastalığı yönünden riskli sayılan gruptaysanız dikkatli olun.

Griple kalp krizi arasındaki ilişki

2000’li yılların başında yapılan birkaç ön çalışma, gripten korunmanın kalp krizi ve inmeyi önlemeye de yardımcı olabileceğini gösterdi. 2004 yılında İngiliz bilim adamları hasta dosyalarının taramasına dayalı bir çalışma yaptılar ve grip başladıktan sonraki üç gün içinde kalp krizi olasılığının beş kat, inme olasılığının üç kat arttığını gördüler. Bunu diğer ülkelerde yapılan başka çalışmalar izledi. Sonuç değişmiyordu: Grip salgını özellikle kalp krizinden ölümlerin sayısını arttırıyordu. Bu durumun nedeni bilinmiyor. Aşılanarak gribi önlemenin kalp krizinden korunmaya ne kadar etkili olduğu tam olarak bilinmese de 50 yaşın üstündeki insanlara, kalp hastalığı yönünden yüksek risk grubunda bulunmaları ya da kalp hastası oldukları bilinmeleri halinde grip aşısı olmaları öneriliyor.
Yazarın Tüm Yazıları