Kafalardaki çiviler

BELKİ on kuşaklık bir geçmişten bu yana bir türlü rayına oturtamadığımız Türk-Yunan ilişkilerinin röntgenini çeken bir raporu arkadaşımız Uğur Ergan öğrenmiş:

Genelkurmay Başkanlığı ile Dışişleri Bakanlığı, ortaklaşa bir çalışma yaparak son 1 Mayıs (2001) tarihinden 31 Ekim'e kadar altı ay boyunca Türk ve Yunan basınında diğer ülkeyi hedef alan haber ve yorumları taramışlar.

Onunla yetinmeyip politikacıların da öteki ülke hakkındaki demeçlerini tek tek incelemişler. Sonuç çarpıcı:

Söz konusu altı ayda Yunan basınında Türkiye'yi konu alan 2500 adet haber ve yorum yayınlanmış. Bunların yüzde 94'ü (demek ki 2350'si) Türkiye aleyhindeymiş. Bu sonuca bakıp biraz zorlarsak yüzde 6'sını Türkiye lehine sayabiliriz.

Türk basınında ise aynı sürede Yunanistan'ı konu alan 987 haber ve yorum yayınlanmış. Bunlardan 109'u yani yüzde 11'i Yunanistan lehineymiş. Aynı zorlamayla kalan yüzde 89'unun Yunanistan aleyhine olduğunu söyleyebiliriz.

Politikacılar konusunda da durum aşağı yukarı öyle... Yani Yunan politikacıları ağızlarını açtıkları zaman Türkiye'e saldırmaya devam ediyorlar. Ama bizimkiler daha serinkanlı olmakla kalmayıp fırsat bulunca Yunanistan lehine konuşmayı tercih ediyorlar.

Önce usul tarafından konuya bakalım:

Bu araştırmayı neden Genelkurmay ile Dışişleri Bakanlığı yapar da ortalıkta dolaşan ve kendilerinin -hani hepimiz Amerikan mukallidliğine soyunduk ya- think-tank olduğundan emin kuruluşlar, vakıflar, enstitüler var, onlar yapmaz, bir yanıt var mı?

Madem taklit etmeye meraklıyız, onların doğru yaptığını alsak ya! O zaman hiç değilse araştırmanın sağlığı tartışıldığında ne Genelkurmay'a laf diyen olur, ne de Dışişleri'ne...

Her neyse... Zaten bu meselenin usul tarafı...

İki ülke ilişkilerine gelince... Belli ki bu sevgili komşularımız kafalarındaki Türk önyargısını ve korkusunu bir türlü atamıyorlar. Hani biz İstanbul'da yaşayanların son iki buçuk senedir ‘‘ha oldu ha olacak’’ korkusuyla beklediğimiz İstanbul depremi var ya... Nerdeyse onun gibi bir korkuyla Türkler ha geldi ha gelecek diye gecelerini uykusuz geçiriyorlar.

İşin tuhafı son yüz elli yılın tarihine baktığınız zaman görüyorsunuz ki, gelen yani burası benim diyerek saldıran hep Yunanlılar olmuş.

Bu araştırmayla ilgili haberi okuyunca iki buçuk yıl önce Türk ve Yunan gazetecileri arasında başlattığımız -ancak 2001 yılında Yunanlı meslektaşlarımızın fazla istekli davranmadıklarına tanık olduğumuz- diyaloğun, iki ülkenin kamuoylarını sağlıklı bir çizgiye oturtabilmek için daha çoook ve uzun süre devam ettirilmesi gerektiğine bir kere daha inandık. Çünkü biz önyargısız daha mutlu yaşayacağımızdan eminiz.
Yazarın Tüm Yazıları