Kadınlarla ilgili yeni gerçekler

Güncelleme Tarihi:

Kadınlarla ilgili yeni gerçekler
Oluşturulma Tarihi: Mart 10, 1999 00:00

Haberin Devamı

2000'li yılların arifesinde dişilik yeniden keşfediliyor. Yeni yayınlar, son araştırmalar feminizm yerine dişiliğin çağını haber veriyor. Kadının fizik ve ruh yapısı olarak erkekten farklılığı bir kez daha kanıtlanıyor ve kadınların artık benimsediği bu fark ‘‘dişilik’’ olarak karşımıza çıkıyor. Time Dergisi son sayısında ‘‘Dişilik Hakkındaki Asıl Gerçek’’ başlığıyla sessiz sedasız yükselen devrimi kapak yaptı ve dişiliğin artık büyülediğini, hatta gücü simgelediğini yazdı.

Barbara Ehrenheich imzalı uzun, inceleme yazısı ‘‘Dişiden ziyade bir kadın olmak her zaman daha asil, daha klas olmuştur. Otuz yıllık feminist mücadeleye şükürler olsun, artık kadın kategorisi; astronotları, itfaiyecileri, futbolcu anneleri, kimi zaman Dışişleri Bakanı ve Senatörü kapsıyor. Dişiliği halen küçük beyinli yaratık olarak görme eğilimi var. Bugünün kadını istediğini yapıyor. Şirket kuruyor, pilot oluyor, ancak hep dişiliğini ikinci plana iterek başarıyor. Yeni veriler dişiliğin giderek daha kabul gördüğünü, orta yaşlıların menopozun keyfini çıkarttığını gösteriyor. Erkeğin içgüdüsel olarak daha saldırgan, rastgele ilişkileri yeğlediği şeklindeki tezler sarsılıyor’’ sözleriyle başlıyor.

Dergiye göre, kadınlar asırlardır evrim ve biolojinin esiriydi. Son dişiliğe, kadın bedenlerine ve olanaklarına olumlu yaklaşan kitaplar peşpeşe raflarda yerini alıyor ve bu devrime imza atıyor. The New York Times'ın bilim yazarı Natalie Anger'ın ‘‘Kadın: Derin Coğrafya’’, antropolog, Pulitzer ödüllü Helen Fisher'ın ‘‘İlk Cinsiyet: Kadının Doğal Yetenekleri ve Bunlar Dünyayı Nasıl Değiştirecek’’, Dianne Hales'in ‘‘Bir Kadın Gibi’’ bunlardan birkaç örnek.

YAŞASIN FARKLILIK

Time feminizm ile ‘‘dişicilik’’ (femaleist) kıyaslaması yapıyor. Feministlerin kadın-erkek ayrımının kültürden kaynaklanıdğı, uygun yasalar, çocuk yetiştirmede farklı anlayışlarla aşılabileceğini savundukları kaydediliyor. Dişiliği benimseyen yeni bilinç şöyle özetleniyor: ‘‘Evet biz farklıyız’’ ve kadın-erkek farklılıklarına isyan yerine bilimsel verilerle kanıtlanmış bu gerçekler olduğu gibi benimseniyor. Biolojik yapıdaki gelişmeler, değişimler cinsiyetler arasındaki farkı daha karmaşık hale getiriyor. Östrojen hormonu kilit rol üstleniyor ve her dokunun gereksinimi olduğundan yazar Angier bu hormonu çikolataya benzetiyor.

Dişiliğin temel sorunlarının başında menopoz geliyor. 15 yıl önce Geraldine Ferraro ABD başkan yardımcılığına aday olduğunda menopozu atlatıp, atlatmadığı merak konusu olmuştu. Bugün ise menopoz artık istenmeyen bir dönem değil, dişiliğin kabulüyle birlikte menopoz partileri veriliyor, Mont Blanc'a tırmanarak bedenin değişimine meydan okunuyor. Yazar Hales farklılıkların artık bir hastalık, eksiklik, bir zarar olarak görülmediğini vurguluyor ve ‘‘Kadın ikinci cinsiyet değil, ayrı bir cinsiyettir’’ diyor. Evrim teorisinin gözden geçirildiğini, kadın ve erkeğin rollerinin yeniden değerlendirildiğine dikkat çekiyor. Üç yaşına kadar kız ve erkek çocuklar eşit oranda fiziksel olarak saldırgan, ancak üç yaşlarında kız çocukların ilk Barbie bebekleri, erkek çocukların ilk plastik kılıçları farklı yönelişleri getiriyor. Ancak ne olursa olsun, dişilik çağı, erkekler ve kadınlara dair tüm tezleri kesinliğini yıkıyor.

Dişilik büyüteç altında

Tıp cinsiyetin gerçekten fark yarattığını yeniden öğreniyor. Erkek ve kadın vücutlarının kendilerine özgü sağlık sorunları var, ilaçlara farklı tepki gösteriyorlar ve çoğunlukla farklı tedaviye gereksinimleri oluyor. İşte bu alandaki son veriler:

BAĞIŞIKLIK

Kadının bağışıklık sistemi mükemmel bir denetim uyguluyor. Bir erkeğin bedeni böylesine bir denetime yanıt veremez. Bu farkın nedeni hálá bilinmiyor, ancak dişinin bedeni, işgalci unsurlara karşı daha atak tepkiler gösteriyor. Hamilelikte cenin nedeniyle bu tepki zayıflar. Belki de bağışıklık sistemindeki bu değişimler nedeniyle bazı hastalıklar kadınları seçer. Bu hastalıklar bağışıklık sisteminin sağlıklı dokuyu hedef aldığı kalıtsal romatizma (sistemik lupus eritema tosus), romatizmal artrit ve MS'dir (multiple sclerosis- sinire bağlı bir tür kas erimesi). Araştırmacılar östrojen hormonunun bu durumlarda bağışıklık sistemini hiperaktif yapmasının nedenlerini inceliyor.

KALP ALIŞKANLIKLARI

Müthiş, tipik göğüs ağrısı erkeklere özgü kalp krizi belirtisidir. Kalp krizi kadınları farklı vurur. Nefes yetmezliği, yorgunluk ve çene ağrısıyla gelir ve bu belirtiler dakikalar değil, saatler sürer.

Kadınların ilk kalp krizi erkeklere kıyasla 10 yıl sonra vurur. Bununla birlikte ilk kalp krizi kadınlarda çoğunlukla ölümle sonuçlanır çünkü daha yaşlıdırlar. Östrojen korumasının sona erdiği menopoz sonrası bir gerçektir. Hormonlar kan damarlarının elastikiyetini korumakta birtakım olumsuz oluşumları engelliyor. Östrojen ayrıca karaciğerin daha fazla HDL yani iyi kolesterol salgılaması talimatının veriyor ve böylece damarları kireçlenmeden uzak tutuyor.

Damarlardaki pıhtılanmaları dağıtmak ve kalp ritmini düzenli kılmak için verilen ilaçlar erkeklere kıyasla kadınlarda daha az etkili oluyor. Östrojenin kalp, beyin ve göğsü tam olarak nasıl etkilediği halen araştırılıyor.

Kaynak : Amerikan Kalp Derneği- Kalp krizinden sonraki bir yıl içinde kadınların ölüm oranı yüzde 42, erkeklerin ölüm oranı yüzde 24.

ÜREME ORGANLARI

Teşhislerdeki gelişmeler, hormon tedavileri sayesinde son beş yılda rahim, yumurtalık ve rahim ağzı kanserleri müthiş azaldı. Rahim ağzından alınan sıvının incelendiği smear testleri 1950'lerden beri ABD'deki bu tür kanserleri yüzde 75 azalttı. Doğum kontrol haplarının daha yaygın kullanımı ve hormon destek terapisi de yumurtalık ve rahim kanser risklerini azalttı. Son araştırmalar bazı durumlarda yağ oranı düşük diyetlerin rahim ağzı kanser riskini azalttığını gösteriyor.

DİZLE İLGİLİ RİSKLER

Kadınların giderek daha fazla spor yapması daha hassas oldukları, yaralandıkları bölgeleri de değiştirdi. Ortopedi uzmanlarına göre, kadınların dizindeki bağlar erkeklere kıyasla daha kolay zarar görebiliyor. Pekçok kadın basketbolcunun diz bağları kopması, yırtılması yaşamış ve sancılı bu hastalıkların iyileşmesi çok zaman almıştır. Doktorlar kadınların dizlerinin daha hassas olmasının sorumlusunun geniş kalçaları olabileceğini, fazlalık nedeniyle kalça-diz bağlantısına daha yüklenildiğini beliriyorlar.

AKIL VE RUHSAL DURUM

Kadınlar depresyona daha yatkındır. Nedenleri stres, diğer yaşam etkenleri olduğu gibi biolojik yapıdan da kaynaklanabilir. Beyindeki kimyasallara ve hormonlara kadın ve erkek beyinlerinin farklı tepki gösterdiğine dair kanıtlar var. Kadınlarda, ruhsal durumu organize eden serotonin adlı kimyasal daha az salgılanır ve serotonin değişimlerine daha duyarlıdır ki tüm bunlar östrojen tarafından ayarlanır. Nitekim kadınlar Prozac gibi serotonin sistemini etkileyen ilaçlara daha iyi tepki verir. Erkekler ise stres anında böbreküstü bezlerinin ve sinir uçlarının salgıladığı bir başka kimyasala, norepinephrine ve bununla ilgili ilaçlara daha duyarlıdır.

MEME KANSERİ

Günümüzdeki araştırmalar erken teşhis üzerinde odaklanmıştır. İncelemeler BRCA1 veya BRCA2 genleri değişime uğrayan kadınların 70 yaşında meme kanserine yakalanma şansı yüzde 56'dır. Ancak genlerin teşhis edici özellikleri halen tartışılmaktadır. Bilim adamları genlerin yanı sıra çevrenin ve diğer faktörlerin tümörlerin şeklini ve büyümesi nasıl etkilediğini inceliyor.

İlaçlar, operasyon, ışın ve kemoterapinin en iyi ayarlanmasıyla meme kanserini tedavi seçenekleri sürekli gelişiyor. Östrojen benzeri yeni takviyeler meme kanseri gelişimini engelliyor ve eski bir ilaç yani tamoxifen kanser riskini dört yılda yüzde 45'e indiriyor.

SİNDİRİM SİSTEMİ

Bir kadın ve bir erkek aynı şeyleri yeseler de bunların sindirilmesi kadınlarda daha uzun sürer. Bu da kadınları bağırsak hastalıklarına iki misli daha çok yakalanmalarını ve erkeklere kıyasla üç misli daha çok sindirim zorluğu, kabızlık, çekmelerine yol açıyor. Cinsiyet farkı öncelikle çiğnemede ortaya çıkıyor. Araştırmalar kadınların tükürüğünün erkeklerden farklı olduğunu ve bu yüzden besinlerin kadınlarda daha yavaş sindirildiğine işaret ediyor.

KANSER TÜRLERİ

1999'daki ölümler

KADINLAR ERKEKLER

Akciğer ve bronşlar Akciğer ve bronşlar

Göğüs Prostat

Kalın bağırsak/rektum Kalınbağırsak /rektum

Pankreas Pankreas

Yumurtalık Non-Hodgkin's lenfoma

SANCIYI HİSSETMEK

Çeşitli araştırmalara göre, kadınlar daha sık ve daha şiddetli ağrıyı hisseder. Bir diş doktorunun hastalarının incelenmesi göstermiştir ki kadınlar bazı ağrı kesicilere erkeklere kıyasla daha olumlu tepki vermiştir. Ödem çözücü ilaçlara kadınlar daha az duyarlıdır.

KEMİK KAYBI

Kadınlar ileri yaşlarda önemli kemik değişimi yaşıyor. Menopozla birlikte kemik erimesi ve iskeletin hafiflemesi geliyor. Bu değişimin nedeni menopoz sonrasında östrojenin azalmasıdır. Östrojen kemik kaybı hızını kestiği gibi kemiği yeniden oluşturuyor. Menopoza giren kadınların östrojen takviyesi alması kemik yapısındaki deformasyonu yüzde 75 önlüyor ve kalça kırılması riskini yüzde 50 azaltıyor.

Kadın vücudunun siyasi tarihçesi

1850- Oy kullanma hakkını savunan Amelia Jenks Bloomer bol pantolon giyer. Diz boyundaki eteğin altına giyilse de bol pantolonla sokağa çıktığında alay konusu olur.

1891- Hanımefendilerin Ev Gazetesi, korselerini giymeden önce sabahları güç artıcı halter çalışması tavsiye eder.

1916- Brooklyn'deki doğum kontrol kliniği ‘‘halkın rahatını bozan yer’’ ilan edilen Margaret Sanger tutuklanır ve çalışma evinde 30 günlük cezasını çeker.

1956- ABD'de bebeklerin yüzde 80'i biberonla beslendiğinden, emzirme sanatını teşvik amacıyla La Leche League kuruldu.

1970- Senato'da doğum kontrol hapının riskleri tartışıldığında kadınlar olay çıkartır ve tüm yan etkilerin açıklanmasını ister.

Carol Downer ve yardımcıları, Los Angeles'taki Feminist Kadınlar Sağlık Merkezi'nde kadınlara, ayna ve spekulum yardımıyla jinekolojik muayeneyi tanıtır. Kadınlar esrarengiz bölgeyi bizzat inceler.

1973- Feminist sağlık kitabı ‘‘Bedenlerimiz, Kendimiz’’ en çok satanlar listesindedir.

1975- Washington'da Ulusal Kadın Sağlık Network'u kurulur ve böylece kadınlar sağlık politikasında ve yasamada söz sahibi olur. Japon Junko Tabei dünyanın zirvesi Everest'e tırmanan ilk kadın olarak tarihe geçer ve kızların nazik yaratıklar olduğu varsayımını yıkar.

1978- Gloria Steinem ‘‘Kadınlar Regl Olsaydı’’ adlı makalesini yazar.

1980- New York'ta ulaşım sektöründeki grev ve çalışanların yürüyerek işe gitmelerinden sonra kadınlar yüksek topukları fırlatır ve ofise spor ayakkabıyla gelir.

1982- Jane Fonda'nın aerobik videoları bir numara

1984- Amerikan kadın basketbol takımı Olimpiyat'ta ilk altın madalyasını kazanır.

1990 - Madonna fırtınası. Milyonlarca Amerikalı kadın, kilolarını denetlemeye çağırır ve Kadın Sağlığı Araştırma Bürosu kurulur.

1996- Cybill Shepherd menopozundan gurur duyan bir kadın olarak çıkar ve CBS'de regl sözcüğünü ifade edebilmek için izin kopartır.

1998- En iyi yardımcı aktris dalında Emmy ödülünü kazanan Camryn Manheim, ödülünü tüm şişman kızlara adadığını ilan eder.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!