Kadınlar, kadınlar...

ÖNCEKİ gün Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin yıldönümüydü, dün ise kadınlar işyerinde pantolon giyme hakkı için eylem yapıyorlardı...Demek ki memleketin başına geçecekleri seçme hakları vardı, ama kendi ayaklarına geçirecekleri şeyi seçme hakları yoktu...Ve dün kadınlar pantolon giyebilmek için direndiler...Bunu nerden anladım?..Çünkü hepsi etek giymişti...*Olsun...Kadınlar, kadınlar...Ben yine de kadınlara güvenirim...Bir dostum olacaksa, kadından olsun...Sırtımı birilerine dayayacaksam, birileri yoldaşım, sırdaşım, dert ortağım, arkadaşım olacaksa, o bir kadın olmalı... Kadınlar daha mert...Kadınlar daha yiğittir...*Ama erkekler, doğanın verdiği bilek gücü avantajını kullanıp, beşeri düzeni kendilerine göre kurdular...Kadın sindi...Doğrusunu isterseniz ben Tanrı'nın da erkek olduğuna inanırım... Çünkü dinlerde kadın ikinci sınıf sayılır... Cennet'e gidecek erkeğe birçok huri ile çok sayıda bakire vaat edilirken, kadınlara bir şey yoktur... Hukukta, mirasta, ekonomide, sosyal yapıda kadının yeri de yok...Bu yüzden bu günlerde Afganistan'da kadınlar burkalarını çıkarmanın sevincini yaşarken, Afganistan'ı kurtarmaya çalışan Ankara'da kadınlar pantolonlarını istiyorlar...*Kısacası kadınlar; burka, pantolon, başörtüsü gibi henüz tekstil demokrasisi mücadelesi aşamasındalar...Bir gün bunları aşacaklar...Onlar (Adapazarı depremzedelerinde olduğu gibi, ya da Bergama kadınlarının yaptığı gibi) bir gün meydanlara-sokaklara indikleri gün, yazgı değişecek...Erkekler her şeyi berbat ettiler...Eminim kadınlar bölük bölük, alay alay yollara düştüklerinde... Annelik duyguları yoksul kitlelerin üzerine gerildiğinde... Sütlerindeki aklık talan sistemine yansıdığında...Ve yiğit kadınların akıl gücü, ahmak erkeğin bilek gücünü yendiğinde...Her şey düzelecek...Ben kadınlara güvenirim...