Kadınlar Günü

Pakize SUDA
Haberin Devamı

Önümüzdeki pazartesi malumunuz 8 Mart, ‘‘Dünya Kadınlar Günü.’’ Erkeklerin bile kelam ettiği bu konuda, takdir edersiniz ki ben yazmasam olmaz. Senelerdir aklıma takılan, ancak dile getirecek imkánım olmadığı için içime attığım birtakım sorularım ve naçizane önerilerim olacak bugünün mucitlerine.

Bu ‘‘Kadınlar Günü’’ denen gün ne menem bir şeydir? Kutlanacak mı, anılacak mı, birileri uyarılacak mı? Ne yapmamız gerekiyor?

*

‘‘Kadınlar Günü’’ deyince, benim aklıma kadınların aralarında tertipledikleri ‘‘Altın günü’’, ‘‘Paralı gün’’ gibi, börek çörek yiyip kaset eşliğinde göbek attıkları günler geliyor. Yanılıyor muyum?

*

Neden ‘‘Kadınlar Haftası’’ değil de, ‘‘Kadınlar Günü.’’ Zamanında ‘‘Yerli Malı’’na bile bir hafta ayıran bu milletin gözünde kadının Sümerbank basması kadar kıymeti yok mu?

*

‘‘Hafta’’dan geçtim, hiç olmazsa bir-iki gün daha uzatılamaz mı? Günün mana ve ehemmiyetini anlatmak üzere tertiplenen panel, seminer vs. toplantılarda daha konuşmacılar girizgáh yaparlarken gün akşam oluyor.

*

‘‘Sorunlar arttı, her birine bir hafta versek 'sene'ye sığdıramayız’’ diye düşünülüyorsa, gelecek seneden avans almak kimsenin aklına gelmiyor mu?

*

Yoksa ‘‘Acele yaşam’’ modası burada da mı kendini gösteriyor?

Yemek mi yenecek? Fast food olsun.

İçki mi içilecek? Öyle meyhanede saatlerce demlenmek yok, uğra ayaküstü bir bara, iki tek at, tamam.

Flört mü edilecek? İlk gün yatılsın.

Dünya kadınları mı? Bir gün yeter.

*

Aşureye bile koskoca ‘‘bir ay’’ın tahsis edildiği memleketimizde ‘‘Kadınlar Günü’’nü lüzumsuz bulan var mıdır?

*

Benim gibi uykudan öğleden sonra uyanan, uyandıktan sonra da bir-iki saat uyku sersemliğinden kadınlığını idrak edemeyenler ‘‘Kadınlar Günü’’nü her zaman ‘‘Kadınlar Çeyrek Günü’’ olarak mı kutlayacaklar?

*

Kahrolsun kadınları ‘‘çocuklu-çocuksuz’’ diye ikiye bölen ‘‘Anneler Günü!’’ Yaşasın bütün kadınları kapsayan ‘‘Kadınlar Günü!’’

*

Öğretmenlere, doktorlara ‘‘gün’’ tahsis edenler! Memleketimiz her geçen gün yeni yeni mesleklere kucak açıyor; mesela çek-senet tahsildarlarının durumu ne olacak? Onların da kendilerine ait bir ‘‘gün’’leri olmayacak mı?

*

Eskiden ‘‘Verem Savaş Haftası’’ vardı, hafta boyunca her tarafa konuyla ilgili uyarıcı afişler asılırdı, mesela ‘‘öksürürken ağzınızı mendille kapatın’’, ‘‘kimsenin bardağını, çatalını kullanmayın’’ gibi... ‘‘Kadınlar Günü’’nde de benzer şeyler yapılamaz mı? Mesela sevişen bir karı-koca resminin altına ‘‘Kadın dövülmez, sevilir’’ yazılamaz mı? Ya da meydanlara erkek heykelleri dikilip, altına ‘‘Kadına vuran taş olur’’ denemez mi?

*

Yine ‘‘Verem Savaş Haftası’’ süresince seyyar satıcı gibi elinde çantayla ev ev, okul okul dolaşan iğneciler vardı. Buna benzer şekilde (elinde çanta olması şart değil) uzun boylu, yakışıklı, esmer, nazik, esprili beyler kapı kapı gezip, bekár kadınların hatırını soramazlar mı?

*

‘‘Erkekler Günü’’nün olmaması ne manaya geliyor? ‘‘Deliye her gün bayram’’ gibi bir şey mi?

*

Kadının varlığının (ya da yokluğunun) ne demek olduğunu, ‘‘Kadınlar Günü’’nde tüm erkeklere göstersek nasıl olur? Gelin 364 gün boyunca yaptıklarımızın hiçbirini yapmayalım 8 Mart'ta. Tarlaya gitmeyelim, çocuğumuzu emzirmeyelim, ne işte ne evde çalışmayalım, sevişmeyelim... Kadınlığımızı donduralım, sadece bir gün için.

Mış muş köşesi

Günde iki bardak şarap akciğer kanserine ilaçmış.

Bu arada karaciğerden ne haber?

DYP, DSP adayını aday göstermiş.

Olsun, üçte ikisi tutuyor ya.

Clinton, ‘‘Türk-Yunan sorununu çözemedim’’ demiş.

Lafı mı olur? Sizin yaptığınız az şey mi? Oral seksin incelikleriyle ilgili, Monica'yla kendinizi kobay olarak kullanmanızı tüm dünya takdirle karşıladı.

Yunan basını uyanmaya başlamış.

Nereden nereye aklıma geldi şimdi; önümüz bahar, kış uykusundaki hayvanlar bir bir uyanmaya başlarlar.

Ecevit, ‘‘Avrupa kendini kınasın’’ demiş.

Kendin pişir kendin ye!

Turizmde sıkıntı varmış.

Şişkinliktendir, bir türlü patlayamıyor ya.

18 Nisan seçimlerinde partiler 43 sanatçıyı listelerine almışlar.

Nedir sanatçılarla alıp veremedikleri anlamadım, hatırlarsanız 80 tanesini de geçtiğimiz aylarda ‘‘Devlet’’e kaptırmıştık.

Apo ifadesinde ‘‘2 milyon 250 bin dolar nakit param, birçok evim var, kadınlara da düşkünüm’’ demiş.

Şimdiki durumu daha da iyi. Elektrik, su, yiyecek, giyecek, doktor bedava; üstelik ev ne demek, ‘‘Ada’’sı var ‘‘Ada’’sı!..

Gelirler Genel Müdürü, ‘‘Güleryüzle vergi toplayacağız’’ demiş.

Siz ‘‘toplayan’’ durumunda olduğunuz için yüzünüzün gülmesi doğal; bir de ‘‘veren’’in yüzünü görmeli.

Enflasyon ilk defa Ecevit Hükümeti sırasında % 50'nin altına düşmüş.

Ecevit'in şiiri belgesel olmuş. Malumunuz Apo da Ecevit Hükümeti zamanında yakalandı. ‘‘Allah son gürlüğü versin’’ diye bir laf vardır, başına bir felaket gelmesinden korkuyorum.

Monica, ‘‘Bill çok şehvetliydi, çok da güzel öpüşüyordu’’ demiş.

Anlat Monicacığım, yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat bize...

Yazarın Tüm Yazıları