Kadınlar daha güzel yaşlanıyor

Yaşlanmayı bir dinginlik ve huzur dönemi gibi düşünsek de yaşlanmaktan aslında pek hoşlanmayız. Zengin-fakir, okumuş-cahil, şehirli-köylü fark etmez, genelde ürkeriz bu kaçınılmaz süreçten.

Bu ürküntünün birçok nedeni var ama en önemlisi beden yaşlansa da ruh yaşlanmaması ve ruhumuzun yaşlı bedenimizin sorunlarına hep kayıtsız kalması. Bu noktada, kadınlarla erkekler arasında küçük bir farklılık var: Yaşlılık kadınları erkeklerden daha az korkutuyor! Kadın ruhu yaşlanmaya daha hoşgörülü bakıyor

Yapılan araştırmalara göre, kadınlar yaşlanma tepkileri yönünden erkeklerden daha makul bir noktada. Daha huzurlu, daha mutedil bir yaklaşımları var. Yaşlılıkla ilgili süreçler kadın ruhu tarafından biraz daha makul, daha sakin karşılanıyor. Belki de bu nedenle yaşlılık kadınlara erkeklerden daha çok yakışıyor! Kadınlar erkeklerden daha güzel yaşlanıyor.
Bunun tek bir istisnası var, o da şu: Yaşları ne olursa olsun kadınlar ciltlerinin yaşlanmasından hoşlanmıyor. “Her şeye evet” diyor ama sıra “Ciltlerindeki kırışıklık ve sarkmalara gelince” tavırları değişiyor, “Bu işin bir çözümü olmalı” diye düşünüyorlar. Özetle kadınların en çok reaksiyon verdikleri, keyiflerini en çok kaçıran yaşlılık problemi cilt değişimleri...

EN ÖNEMLİSİ CİLT YAŞLANMASI

Dünyanın her yerinde bir kadın için cilt yaşlanması, damarlarının, kas, kemik ya da iç organlarının yaşlanmasından çok daha önemli bir konu. Bu nedenle de cilt yaşlanmasıyla ilgili tavsiyeler, öneriler, teknolojiler ve ürünleri kadınlar müthiş bir ilgi ve alakayla karşılıyor. Kozmetik ürün pazarının yüzde 90’ından fazlasının kadın ürünlerinden oluşmasının, anti-aging kliniklerine erkeklerden çok kadınların koşmasının nedeni de bu!
Özetle, yaşı 30’u, hele hele 40’ı geçen kadınların arzuları aynı: Onları yaşlı gösterecek cilt değişimlerini azaltmak, yavaşlatmak ve eğer mümkün olabilirse biraz daha genç, dinç ve sağlıklı görünmek.
Peki, bu mümkün mü? Mümkünse nasıl başarılacak? Ne yapılacak veya neler yapılmayacak? Hangi teknolojilerden, hangi ürünlerden faydalanılacak? Gerçekten etkili olabilecek ürünler, teknolojiler hangileri?

Çaresi var mı

Cilt yaşlanması konusuna önce kötü değil ama biraz tatsız bir haberle girmek zorundayız: İşin uzmanları, “Cilt yaşlanması önlenebilir mi?” sorusunun yanıtının şimdilik “Hayır” olduğunu söylüyor. Eldeki imkanlara göre, siz ne yaparsanız yapın, ne kadar yetenekli doktorlara giderseniz gidin, ne kadar pahalı ve sihirli ürün kullanırsanız kullanın cildiniz az veya çok ama mutlaka yaşlanıyor. Kozmetik dermatologlar da, plastik-estetik cerrahlar da “Cilt yaşlanması sorununa önleme değil de yavaşlatma veya geciktirme şeklinde yaklaşmak daha doğru” diyorlar.

Dış faktörler çok etkili

Böyle bir yaklaşımın daha doğru olduğunu düşünenlerden biri de benim. Ayrıca, şunu da hemen eklemem lazım: Modern tıbbın yaşlanma izlerini azaltma ve yavaşlatmada en başarılı olduğu alanların başında cilt sorunları geliyor. Eğer akılcı planlar yapabilir, cildi içten besleyen doğru haplar ve dıştan destekleyen doğru dermokozmetik ürünler kullanmayı başarabilirseniz ciltteki yaşlanmayı en azından yavaşlatabilirsiniz. Cilt yaşlanması konusunda bilgim de tecrübelerim de sınırlı. Ama genelde yaşlanmayla ilgilenen, bu nedenle de cilt yaşlanması konusuna ilgi duyan bir doktor olarak naçizane temel tavsiyem şu: Cildinizi yaşlandıran ve hızlandıran çok sayıda dış faktör var. Her şeyden önce bunlardan korunmayı bilmek lazım. Çünkü dış etkenler; ki biz buna çevresel yaşlanma diyoruz; cildi inanılmaz bir hızla bozuyor. Asıl suçlu, temel sorumlu o! Herhangi bir cilt ürünleri kullanmadığı halde ninenizin, büyükannenizin yetmişinde bile pamuk gibi olan kırışıksız, mükemmel cildini hatırlayın. Temel neden onların dış faktörlerden (mesela güneşten, sigara dumanından) daha korunaklı yaşamalarıydı.

Önlemler almalısınız

* Yaz-kış güneşten korunmalı, cildinizi koruyucu bir ürünle savunmalısınız.
* Sigara içmemeli, sigara içilen ortamlardan uzak durmalısınız.
* Alkolü ya hiç içmemeli ya da çok az kullanmalısınız.
* Kirli havalardan uzak kalmanız şart. Özellikle endüstriyel kirlenmeden egzoz gazlarından cildinizi uzak tutmanız lazım.
* Kötü, kalitesiz cilt ürünlerinden uzak durmalısınız.
* Uykusuz kalmamalı, düzenli uyumaya özen göstermelisiniz.
* Daha çok sebze, meyve ve balık tüketmeli; düzenli ve sağlıklı beslenmelisiniz.
* Yaz-kış güneş gözlüğü kullanmanız faydalı olur.
* Sık sık kilo alıp vermemelisiniz.
* Vücudunuzu susuz bırakmamalı, bol ve sık su içmelisiniz.
* Sırt üstü yatmaya dikkat etmenizde fayda var.

Cilt nasıl yaşlanıyor

Ne kadar dikkatli olursanız olun, ne yaparsanız yapın, cildiniz de sizinle birlikte yavaş yavaş yaşlanır. Eskisinden daha sorunlu hale gelir. Mesela önce suyunu kaybeder. Nem oranı azalmaya ve kurumaya başlar. Sonra kıvamını kaybeder. Sıkılaşmasını sağlayan, gergin ve dinç tutan kolajen liflerin üretimi azalır. Mevcut lifler kalınlaşıp kırılgan hale gelir. Elastikiyeti sağlayan elastin liflerinin de yapısı bozulur, eski kalitesi kaybolur. Nedeni, elastin ve kolajen liflerini üreten hücreler fibroblastların sayıca azalıp yaşlanmaları. Cildi besleyen damarlar da siz yaşlandıkça daralır, cildinizin beslenmesi bozulur. Destek dokusu kaybolduğu için damarlar daha bir görünür hale gelir. Cildinizin dış etkilere karşı direncini sağlayan bağışıklık gücü de eski yeteneklerini kaybeder. Cildin yüzeyini örten ölü tabaka incelir, cildinizin kendini yenileme gücü azalır. Sonuçta her geçen gün biraz daha kurur, pullanır, kalınlaşır. Lekeler, çiller, siyah noktalar, damarsı yapılanmalar, kırmızılıklar ortaya çıkar. Özellikle alında, kaş çatağı ve yanaklarda mimik çizgileri belirgin hale gelir. İnce çizgi ve kırışıklıklar derinleşir. Göz çevresinde yatay çizgiler ‘kaz ayağı’ da denilen görünümler giderek çoğalır. Dudaklar üzerindeki çizgiler ve buruşmalar belirginleşir. Cilt yavaş yavaş sarkmaya, gevşemeye başlar.

Yol haritası yarın Hürriyet'te devam edecek...
Yazarın Tüm Yazıları