Kadın kalbi daha riskli

Kalp-damar hastalığının erkeklerde daha sık görüldüğünü veya bir "erkek hastalığı" olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

Araştırmalar tam tersini söylüyor. Araştırma sonuçlarına göre kalp hastalığına bağlı ölüm oranlarında erkekler ve kadınlar eşit! Kadınların neredeyse yarısı kalp-damar hastalığı nedeniyle hayata veda ediyor. Kadınlar ve erkeklerde kalp-damar hastalığının sıklığı bakımından değil ama zamanlaması, şiddeti ve sonuçları bakımından ufak tefek farklılıklar var. Örneğin, kadınlar erkeklerden daha erken yaşlarda (genellikle menopoza girdikten hemen sonra) kalp hastalığına yakalanıyor. Kalp krizi belirtileri kadınlarda daha farklı oluyor. Erkeklerde görülen o ciddi göğüs ağrılarına kadınlarda pek rastlanmıyor. Belirtiler daha sıradan ve hafif olabiliyor. Bazen hafif bir sersemlik hissi, baş dönmesi, bulantı, bazen göz kararması, iç çekilmesi, kendini fena hissetme ve nefes almakta zorlanma bile kadınlarda bir kalp krizinin işareti olabiliyor. Önemli bir nokta da kalp krizlerinin kadınlarda erkeklerden biraz daha tehlikeli olması. Kalp krizi geçiren kadınların yüzde 16’sı (erkeklerin yüzde 11’i) daha hastanedeyken ölüyor. Aynı şekilde, hastaneden çıktıktan sonraki bir yıl içinde ölme riski de kadınlarda daha yüksek.

KALP KRİZİ FARKLI BELİRTİLER VERİYOR

Farklı bir nokta da kadınlarda kalp krizinin "ben geliyorum!" diyen işaretlerin pek görülmemesi. Kalp krizi kadınlarda çoğu kez birden bire ve öncü belirtiler olmadan ortaya çıkıyor. Öncü belirtilerin olmaması, belirtilerin bilinen tipik kalp krizi işaretinden farklı olması ve çoğu kadının kalp krizini bir erkek hastalığı sanması kadınların kalp krizi geçirdiklerinde doktora-hastaneye daha geç başvurmalarına yol açıyor. İşin kötüsü doktorlar ve diğer sağlık uzmanları da kalp krizi deyince daha çok erkek hasta bekliyorlar! Göğüs ağrısıyla gelen bir erkek hasta koroner bakım ünitelerinde hemen yatırılırken söz konusu bir kadın hasta olduğunda önemli bir zaman dilimi boşuna harcanıyor.

Bütün bu bilgiler kalp hastalığının hala bir erkek hastalığı sanıldığının kanıtlarıdır. Erken belirti vermemesi, belirtilerinin atipik olması, ölüm riskinin yüksekliği gibi nedenlerle kalp krizi bakımından kadınların daha uyanık olmaları gerekiyor. Kadınların, özellikle kadın sağlığını korumak için oluşturulan kurumların, platformların, en az meme kanserine verdikleri önem kadar kalp krizine de önem vermeleri gerekiyor. Araştırmalar, kalp krizinden ölen kadın sayısının, meme kanserinden ölen kadın sayısından 10 kat daha fazla olduğunu gösteriyor.

NE YAPMALI

Özellikle 40’lı yaşları takiben her kadının kardiyovasküler risk taramasından geçmesinde fayda var. Bu taramalarda kan basıncı, kan şekeri, kolesterol seviyeleri gibi parametlerin araştırılması şart! Ayrıca kadınların bu yaşlara gelince fazla kilolarını vermeleri, sigarayı kesinlikle terk etmeleri, alkol kullanımlarını gözden geçirmeleri ve düzenli bir aktivite planı oluşturmaları gerekiyor. Orta yaşlara "merhaba" diyen her kadının olanakları ölçüsünde bir "kalp değerlendirilmesi" yaptırmasında ve "kalp krizinin erken işaretleri" bakımından uyanık olmasında fayda var. Ve son bir tespit: Kalp-damar hastalığının en önemli risk faktörü olan "sigara içiciliği" erkekler arasında azalırken, kadınlarda hızla yaygınlaşıyor.

Stresi yiyeceklerle yenebilir miyiz

Kronik stresin, bağışıklık sistemine zarar verdiğini, öfke nöbetleri yarattığını, uyku problemleri ve depresyona neden olabildiğini biliyoruz. Stres, vücudunuzun dayanıklılığını azaltıp sizi enfeksiyon ve hastalıklara karşı dirençsiz bırakabilir. Uzun vadede depresyona, kaygı bozukluklarına yol açabilir. Ancak, bazı besinleri tüketerek strese karşı birer savunma aracı olarak kullanabilirsiniz. Gündelik hayatınızda bazı yararlı besinlere yer vererek strese karşı kendinizi pekala savunabilir, daha güçlü, dayanıklı hissedebilirsiniz.

İşte "stres-savar besinler":

n Papatya ve melisa çayları
içerek, bu bitkilerin sakinleştirici etkilerinden faydalanabilirsiniz.

n Kafein tüketiminizi günde 1 ya da 2 fincanla sınırlayarak stresi daha kolay yönetebilirsiniz.

n Düşük glisemik endeksli besinler (Tam tahıllı ekmek, sebze, fasulye, buğday ve yulaf gibi) daha sık tüketebilirsiniz.

n Başta badem olmak üzere yemişler, meyveler ve balık gibi B vitamini (özellikle B3, B5 ve B6), selenyum, omega 3 yağ asitleri çinko ve C vitamini ile taurin açısından zengin besinler bağışıklık sisteminizi güçlendirdiğinden, bunları tüketebilirsiniz.

n UZMAN KLİNİK PSİKOLOG İLKNUR YILMAZ

Kilo vermenin kolay bir yolu: Yemeğe çorba ile başlamak

Sofradan daha az kalori tüketerek kalkmanın en kolay yollarından biri yemeğe çorba ile başlamaktır. Çorba ile başlanan yemeklerin daha az kalori tüketimine yol açtığı birçok çalışmada gösterildi. Öğle ve akşam yemeklerinde ana yemekten önce çorba içenlerin beşte bir oranında daha az kalori aldığını gösteren bir çalışma Pelsinvanya Üniversitesi beslenme uzmanları tarafından yapıldı. Bu çalışmanın sonuçları çorbanın tokluk hissini artırdığını ve beyne tokluk mesajlarının gitmesi için zaman kazandırdığını gösteriyor. Dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta çorbaların düşük enerjili olması. İçinde bol miktarda yağ, krema, peynir ve un bulunan çorbalar kilo aldırabiliyor. Bizim önerimiz sebze veya kremasız domates çorbası ile yemeklere başlamanız.

Yeme stilinizi belirlemeye yönelik sorularımıza devam

Kesinlikle bu benim diyorsanız; yemek yemek sürekli aklınızı meşgul ediyorsa ve yiyecekleri "iyi" ve "kötü" olarak sınıflandırmaya başlamışsanız "yiyecek takıntısı" olan birisi olabilirsiniz. Stresinizi yönetemediğiniz anların en çok sevdiğiniz yiyeceklerin aşırı tüketimine neden olduğuna kendinizi ikna etmişseniz yiyecekler arasında yaptığınız bu ayırım bir sorun halini almaya başlayabilir. İşte size sağlıklı bir öneri; baklavadan hamburgere kadar bütün yiyecekler sağlıklı bir beslenme planının parçasıdır. Tek bir yiyeceğe tek bir yemek çeşidine odaklanmayı unutun. Örneğin meyvelerin antioksidanlardan en zengin olanlarını tüketmeye çalışmak diğer meyvelere haksızlık olacaktır, unutmayın antioksidanlar sağlıklı diyet bulmacasının sadece bir parçasıdır. Bu düşünce beslenme planınızın anahtarı olsun. Sevdiğiniz yiyecekleri kabul edilebilir porsiyonlarda tüketin, porsiyonlarınızı kontrol altına alın ve düzenli olarak fiziksel aktivite yapmaktan keyif alın. Bütün yiyecekleri sağlıklı bir diyetin içine yerleştirmenin kolay yolunu bu şekilde bulabilirisiniz.
Yazarın Tüm Yazıları