Kadıköy metrosunda 32 dakika

Trafik teröründen şikayetçi olan ve araçlarını bulundukları yerde eskimeye terk etme noktasına gelen benim gibi birçok kişi için, bu yaz toplu taşımaya dair en heyecan verici haber Kadıköy metrosunun açılışıydı.

Haberin Devamı

Mesafelerin kısalması, toplu taşımanın, dünyanın en iptidai “çözüm”ü olan minibüslerden metro gibi modern yöntemlere kaydırılması Kadıköylülere “Vay be, bu günleri de görecek miydik” dedirtiyor.
Ben de törenle ilk seferimi yaptım, işte notlarım:
-Kadıköy’den sonraki ilk durak Ayrılıkçeşme, fakat bağlantı durağı olduğu için henüz açılmadı. Notu düşeyim.
-Metro, Anadolu yakası için çok yeni bir taşıt olduğundan ilk deneyimlerini yaşamakta olan Kadıköylüler biraz şaşkın ama memnun.
Seyahat etmek için yerin yedi kat dibine inmeye alışkın olmayanlar, hâlâ güvenli ve hızlı olan seçeneği değil, kelle koltukta turizm minibüsleri ve 1 metrekareye düşen insan sayısında rekor denemeleri yapan belediye otobüslerini tercih ediyor.
-Metro girişleri, duraklar, vagonlar, koridorlar, bağlantı yolları pek havalı, pek güzel. Yalnız, güvenlik konusu biraz sıkıntılı.
İstanbul Kart’ınızı okuttuğunuz-jeton attığınız yerdeki güvenlik görevlisi dışında koridorlarda veya peronda bir insan evladı veya bir acil durum telefonu mevcut değil.
Bomboş ve uzun koridorlarda rahatsızlanan bir şahsa vatandaş mı müdahale edecek? Girişteki dedektörle çanta kontrol etmek dev bir yatırım için alınan tek güvenlik önlemi mi? Üstelik bu rahatlık tacizcilere davetiye çıkarıyor.
-Yolcular vakit geçirmenin yolunu henüz bulmuş değil, herkes birbirinin suratına bakıyor.
Ekranda dönen İstanbul görüntüleri dışında gideceğin istasyona varana kadar oyalanmak için yapılacak pek bir şey yok.
Kitap-dergi gazete okumak yerine gözlerini sabit bir yere dikmek ve etraftaki insanları gözeneklerine kadar inceleyenler çoğunluktaydı.
Pazar öğleden sonra ayakta da birkaç kişinin durmak zorunda kalacağı kadar kalabalıklaşmış metroda, sadece bir kişi kitap okuyordu. Peron ile vagon arasında boşluk olmadığı için “Boşluğa dikkat / Mind the gap” uyarısına lüzum yok, fakat 32 dakika boyunca gözlerini dikip birbirini inceleyenler için “Kendi işinize bakınız / Mind your own business” uyarısı fena olmazmış.
-Peronda güvenlik alanı yaratmak için çizilmiş sarı çizginin önünde, inenlere öncelik tanımamızı söyleyen bir cümle yer alıyor. Sarı çizgiye ait güvenlik uyarısı ise tünel duvarında yazıyor.
Sıraya girme kültürü olmayan bir toplumda “güvenliğiniz için çizgiyi geçmeyiniz”in yazacağı yerde “kapıda birbiriyle çarpışan düşman orduların ortamını yaratmayınız, bırakın önce inenler insin” demek doğru bir tercih...

Taciz raporu

Haberin Devamı

Daha evvel başka toplu taşıma araçlarında kadınlara işkence yapan tacizciler de yavaş yavaş metroyu sarıyor.
Şimdilik “Aha garı bindi” deyip gözlerini dikmek suretiyle ve “yakın oturarak bacak teması sağlamak” gibi tekniklerle taciz eylemlerine başladılar.
Metronun hıncahınç dolacağı yoğun saatlerde hiç şüphesiz eylemleri de yoğunlaşacak.
Toplu taşıma araçları ve alanları modernleşiyor ama kullananlar değişmediği için diğer toplu taşıma araçlarındaki benzer sıkıntılar sürecek...
Tabii şöyle bir gerçek var; insan doğası, bulunduğu ortama göre şekil alır.
Metro temiz, düzenli ve modern bir ortam sağlıyor, dolayısıyla tacizcilerin ‘konserve torik’ metrobüs veya otobüsteki kadar rahat olamayacakları şüphesiz.
Bu adamları değiştiremeyeceğiz ve eğitemeyeceğiz ama en azından “taciz edersen yanarsın” korkusunu yerleştirdik mi, taşıma konusunda muasır medeniyet seviyesine ulaşacağız gibi...

 

Yazarın Tüm Yazıları