Jet-Pa rezaleti

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Özellikle yurtdışında yaşayan saflardan trilyonlar toplayan ve bunları geri ödeyemeyen Jet-Pa'nın sahibi Fadıl Akgündüz'ün vergi rezaleti ortaya çıktı.

Bu devlet nerede? Yazara çizere, sanatçıya, bilim adamına defter tutma zorunluluğu getirenler bu konuda ne yapmıştı?

İşte size trilyonluk ve somut bir vergi kaçağı! Medya bu konuları gündeme getirmeden önce kimsenin haberi yoktu. Ya da, adam şu veya bu kişileri doyurarak vergi vermiyordu.

Yurtdışından yüz milyonlarca mark toplamış, paraları bavulla Türkiye'ye getirmişti. Herkesin gözü önünde futbol kulüpleri ve futbolcu alım satımı yapıyor, özel televizyon kanallarını kiralayıp eğlence gecelerini canlı yayınlatıyor, ortalığa milyonlarca dolar saçıyor, Meclis'e DYP'den milletvekilleri sokmaya hazırlanıyor, Tansu'ya tetikçilik yapan televizyon kanalı ile paçavrasına trilyonları hortumluyor ve hiçbir devlet kuruluşundan tık yok!

Ayşe teyze tek evinden ayda 25 milyon kira alıyor diye vergi mükellefi yapıldı. Yazar çizer, sanatçı, bilim adamı, ticarethane olarak görüldü ama Fadıl'ın hesabı sorulmadı!

Bizde böyle olur ‘‘vergi reformu’’ dediğin!

AVUKAT ATRAKSİYONU

Apo'nun avukatları görevlerini atraksiyon yaparak tamamladılar. Şimdi sıra, PKK'nın yan kuruluşu olarak görev yapan İnsan Hakları Derneği'nin bulacağı diğer avukatlarda! Onlar da benzer atraksiyonu yaparlar, sıralarını savarlar.

Avukatın önceki gün yaptığı atraksiyonlu basın toplantısı, önüne konulan bir cep telefonu ile PKK'nın yayın organı Med-TV'den naklen, sesli ama görüntüsüz yayınlanıyor. Adamın orada ne söyleyeceğini Türk kamuoyundan önce PKK biliyor ve canlı yayına geçiyor.

Her şey danışıklı dövüş!..

Ve adam, can güvenliği olmadığını iddia edip avukatlık görevini bıraktığını açıklıyor.

Oyunun ilk sahnesi böylece bitiyor. Yeni avukatların atraksiyonlarında buluşmak dileği ile!

FAZİLET KOMEDİSİ

Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu (MİSK) eski genel başkanı Ömer Faruk Akıncı'dan dün bir ibret faksı aldım.

Fazilet Partisi, Akıncı'yı haberi olmadan aday göstermiş. Akıncı aday olmadığını belirtiyor ve kendi bilgisi dışındaki bu olayı protesto ediyor. Şöyle diyor:

‘‘FP aday listesinde İstanbul 3. bölgeden 20. sırada ismimin yer aldığını gördüm. Bunun üzerine Yüksek Seçim Kurulu ile bu partiye, partinin üyesi olmadığımı, aday olmadığımı, adaylık için hiçbir başvuruda bulunmadığımı, hiçbir belge imza etmediğimi, herhangi bir kayıt ücreti vesaire ödemediğimi, noter kanalıyla bildirdim.

Fazilet Partisi, elinde hiçbir başvurum ve belge olmadığı halde beni aday göstermiş, kişisel hayatımı zedelemiş ve suç işlemiştir. Her türlü yasal hakkım saklıdır. Sütununuzda yardımcı olmanızı istirham ederim.’’

Ne diyeyim, bir siyaset komedisi!

VE ESAT ABİM!

7 Haziran 1995 tarihli yazıma şöyle başlamışım:

‘‘Ah Esat abim, vah Esat abim! Tansu sana fırça çekerken ne kadar üzüldüm bilemezsin. Ben orada senin yerinde olsaydım ‘Yeter be, bakanlıksa bakanlık, siyasetse siyaset' deyip bırakıp giderdim.

Aman Esat abim, neydi o görüntüler öyle! Tansu Meclis'te seni yanına çağırıyor ve bir güzel fırçalıyor. Elindeki kalemi, önündeki káğıtları sana doğru fırlatıyor. Esat abim ezilip büzülüyor, ne yapacağını şaşırıyor. Sonra gidip Bakanlar Kurulu sıralarına oturuyor, el kol işaretleriyle kendi kendine konuşuyor. Belli ki içinden küfrediyor...

Ve bilmiyor ki bütün bunları kameralar görüntüye alıyor.

Sen üzme canını. Olur böyle vakalar. Sen bundan sonra da Tansu ile Özer'in avukatlığını yapmaya devam et. Onları bol bol yağla ki, gelecek seçimde seni yine Nevşehir'den aday göstersinler, hatta bakan yapsınlar!..’’

* * *

Aynı yazının devamında, DYP’li vatandaş Hüsnü Akıncı'nın Tansu'ya çektiği bir fakstan söz ediyorum. Şöyle diyor Akıncı:

‘‘Televizyon ekranlarında, Meclis'te Esat Kıratlıoğlu'nu herkesin gözü önünde azarladığınızı görünce üzüldüm. Onu savunduğumu sanmayın. Bana göre, hak ettiğini buldu.

Onunla dava arkadaşıyız, ama yollarımız ayrıldı. DYP Teşkilat Başkanı iken bir KİT Yönetim Kurulu üyesinin görevden alınmasını önlemek için eşiniz Özer Çiller nezdinde girişimde bulundu. Onunla uzun bir görüşme yaptı. Bunun üzerine kendisine ‘Eğer bu işleri Özer Çiller'le hallediyorsanız, partiyi de, devleti de işletemezsiniz. Bu konuları Başbakan eşi olmaktan öte hiçbir sıfatı ve yetkisi olmayan Özer Çiller'le nasıl konuşur ve halledersiniz' dedim ve yollarımız ayrıldı...’’

* * *

Esat Kıratlıoğlu, bu aileyi yıllarca sineye çekti... Ve şimdi liste dışı bırakılarak dersini alınca ağlaşıyor!.. ‘‘Bu bana yapılır mıydı? Onların yüzünden skeçlere konu oldum, bana Haset dediler. Çiller'e göğsümü siper ettim, beni kedilere boğdurdular’’ diyor!

Haset abimi çok sevmeseydim vallahi ‘‘Beter ol’’ derdim!

Vatandaş Hüsnü Akıncı bunları yıllarca uyardı. Yazdığı binlerce faks ve mektubu kitap bile yaptı. Ama ders almadılar. Akıncı hep haklı çıktı.

* * *

(Emin Çölaşan’ın notu: Bay Erbakan ve Şevket'in bağımsız adaylıkları YSK tarafından reddedildi. Sonucun böyle olacağını defalarca yazdım, ekranda söyledim. Herkesi geri zekálı zannedip yasaları delmek öyle kolay değil. Geçmiş olsun. 10 yıl sonra yeniden bekleriz!)



Yazarın Tüm Yazıları