Jet lag kafası

Amerikan mutfağı, İmralı tutanakları, Chavez ve ‘Müslüm Baba’ nın ölümü üzerine...

Haberin Devamı

Nerede kalmıştık? Evet Los Angeles!.. Kelebeğin Rüyası’nın Los Angeles macerası -şimdilik- sona erdi. Film görücüye çıktı, sevildi, anlaşıldı, alkışlandı. Sevgiyle misafir edildik. Los Angeles Türk Filmleri Festivali’ni (LATTF) düzenleyen genç sinemacılar Oscar yorgunu Holywood’da dikkat çekmeyi başardı. Birçok yapımcı, dağıtımcı ve Akademi üyesiyle filmlerimizi paylaşma fırsatı bulduk. LATTF, Türk sinemasına ABD’de özenli, zarif ve işlevsel bir vitrin sunma konusunda gerçekten umut vaat ediyor. Sağ olsunlar, bahtları açık olsun…

MUTFAKTA BİRİ Mİ VAR?

Leyla ile Mecnun’un çekimleri nedeniyle ekipten erken ayrılıp İstanbul’a döndüm. Uçakta sunulan yemeğe burun kıvırmak âdettir ama ABD dönüşü o burun kıvrılamıyor işte. Mikro dalgada ılıtılmış mahzun bir levrek yarısına yemeden evvel sarılasım geldi. Amerika mutfağını –hamburger, pizza ve pabuç büyüklüğünde porsiyonlanmış et- Allah sahibine bağışlasın, ben mutfağımı özledim.
“Bir dirhem et bin ayıp örter” deriz ya, orada örtmüyor. Zenginle yoksul tuhaf bir biçimde birbirinden ayrılıyor. Zenginler zayıf, yoksullar obez Amerikan ellerinde… Fukaralar günde beş vakit, karbonhidrat arası küspemsi bir şey yiyor, bol ketçap ve mayonezle, bir dolar civarında bir bedel ödeyerek. Sanırım öğünden bir saat sonra da –esasen besin değeri olmayan bir şey yedikleri için- yeniden acıkıyorlar ve yine yiyorlar, sonuç obezite. Varlıklı olanlarsa vegan besinler sunan restoranların önünde kuyruk bekliyor ve sırım gibiler elbette. Kahvaltı faslına hiç girmiyorum, serpme kahvaltıya destan yazasım var. Daha da girmem firenç (!) tosta…

ALO TRAFİK!

Haberin Devamı

Memlekete dönmeden evvel bir de trafik meselesine sardırmak isterim. LA nüfusu 18 milyon ve kişi başına 1.2 otomobil düşüyor. Yani yollar bizdeki gibi kıyamet. Üstelik bulvarları da bulvar, ona rağmen yani. Farkları kurala sadakat. Malum 72 milletten müteşekkil LA halkı asla kural çiğnemiyor. Kolaya, hileye sapan yok. Herkes efendi gibi hakkına razı, ötekine saygılı. Bizi ağırlayan genç arkadaşlara soruyorum, “Bu disipline kolay alışabilmişler mi” diye. “Alıştık hocam” diyorlar, “Aksi takdirde cezalar kaldırılacak gibi değil.”  Dünyanın her yerinde çözüm; denetim ve suça ağır ceza uygulamak. Çevre, terör estiren üniformalılarla dolu değil ama kabahat gerçekleştiği anda ortaya çıkıp ensende bitiyor polis amcalar. Memleketimizde “Ya bir olay çıkarsa!” korkusuyla yürünecek, oturacak meydan bırakmayan güvenlikçi anlayışa duyurulur.
Gidişe kıyasla üç saat kısalan dönüş yolunu uyumaya çalışarak ve duble jet lag ne demekmiş tecrübe ederek tamamladıktan sonra nihayet evdeyim. Yemekleri kadar aşerdiğim memleket zamanında haberleri izlemeye koyuluyorum. Haftanın yakıcı gündemi; sızdırılan İmralı tutanakları, Müslüm Baba ve Chavez’in ölümü…

Haberin Devamı

BİR TANE DE BANA ÇEKTİREYDİN

İmralı görüşmelerinin tutanaklarının sızdırılması üstüne kopan gürültüyü Amerika’dan kaygıyla izlemiş ve “bu kimin işine yarar” diye düşünüp hiçbir yere varamamıştım. Bencileyin sıradanlar bir yana, işin erbabı da bu saçmalığa bir mana veremiyordu ki; Eyüp Can yazdı, tutanaklar BDP’liler tarafından fotokopi edilsin diye çaycıya verilmiş ve o arkadaş da fazla bir kopya çektirip, miktar-ı münasibi elden ödeyen gazeteye satmış işte. İnan ya da inanma ama eldeki bilgi bu! Çözüm süreci sekteye uğramasın diye gece gündüz tasalandığımız bir memleket meselesinin başına gelenlere bakın. Olası en masum (!) gerekçe bile ne kadar korkutucu değil mi? Şimdi bu yol kazası taraflarca kayıpsız atlatılmaya çalışılıyor. Tesellimiz barış için olanca gayretin sürdüğünü görmek.

CHAVEZ…

Haberin Devamı

“Halkımızı sindiren açlık, yoksulluk ve sömürgecilik zincirini kırmadan önce istirahate çekilme-yeceğiz. Ya bu ülke özgür bir ülke olacak ya da onu özgürleştirmeye çabalarken öleceğiz” demişti Hugo Chavez. Kansere yenik düştü. Onu bir devrimci olarak benimseyen Venezüella halkı yasta. Diktatör olmakla suçlayan –başta ABD yönetimi olmak üzere- Chavez karşıtlarıysa sevinçlerini saklayamıyorlar. Şimdi ülkenin zengin petrol kaynakları üstünde oynanan oyun yeniden kurulacak. Venezüella’nın küresel sahnemizdeki varlığı ne yönde değişecek izleyeceğiz önümüzdeki yıllarda.

MÜSLÜM BABA…

Ve Müslüm Baba… Müslüm Gürses’i dinleyenler ikiye ayrılır denir. Müslümcüler ve Müslüm de dinleyenler. Ben her Müslüm şarkısını bilen benimseyenlerden değilim. Ama son yıllarda yorumladığı pop şarkılarıyla tanıyanlardan da değilim. Bozlakları doyumsuzdur. Okuyuşunda dinleyene şifa bir sakinlik vardır. İsyan ettiğinde bile… Müslüm Gürses hayatı boyunca sadece şarkı söyledi ve dinleyeni hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmayan bir standartta yaptı işini. Cenazesindeki insan kalabalığının çeşitliliğine baktığımız zaman görüyoruz, çok sevildi… Müslüm Baba’nın sadece müziğine değil, hayatında karşılaştığı zorlukları göğüsleme ve aşma biçimine bakın, gerçekten sıradışı bir sanatçı göreceksiniz. Müziğini sevip sevmemek bir beğeni meselesidir ama hiç çocuk sahibi olmamış birine, yüzbinlerce insanın neden ‘baba’ diye hitap ettiği sorusu üstünde düşünmek gerekmez mi sizce?..
Her gününüz cumartesi olsun…

Yazarın Tüm Yazıları