İzmir neyin sembolü

Haberin Devamı

* Herkesin sembolü kendine; ama ben, yani Deniz Sipahi olarak, iflah olmaz bir iyimser olarak, olayları hep iyi tarafından görmeye çalışan biri olarak kimse benden olumsuz semboller beklemesin.
* Benim hayata bakışım şöyledir. Bir şeyi değerlendirirken büyük fotoğrafa bakarım; ama bunu yaparken küçük fotoğrafı da unutmam. Bazen büyük fotoğraf derken ayrıntıları kaçırırsınız; bazen de ayrıntıların içinde boğulurken büyük fotoğraftakileri ıskalarsınız. Bir şeyi, bir kişiyi, bir olayı ve bir kenti değerlendirirken ikisine de bakarım.
* İzmir’i örneğin İstanbul’la kıyaslamam; niye kıyaslayayım. İstanbul farklıdır, İzmir farklı... İstanbul’un artıları farklıdır, İzmir’i İzmir yapan değerler çok ayrı... Kıyaslamaktansa, artıları masaya yatırmayı tercih ederim.
* Bir kent çıkıp kendine misyon yüklemez; o misyonu biçenler ya siyasilerdir ya da o kenti yönetenler... Böyle olunca da semboller üzerinden siyaset yapılır. Türkiye’de bu hep böyle olmuştur. Örneğin İzmirlilere soruyorlar mı bundan mutlular mı diye? Hiç sanmıyorum. Semboller üzerine siyaset yapmak siyaseti sertleştiriyor, gerginleştiriyor. Oysa Türkiye’nin aradığı diyalog, daha fazla konuşmak, daha güçlü bir demokrasiden başka bir şey değil.
* Herkes kendine göre bir tarif bulur, herkes kendine göre bir duruş sergilerse; o zaman tarihçiler ne yapacak, sosyologlar ne yapacak. Derin analizleri tarihçiler yapsın, vatandaşı herkes rahat bıraksın.
* Önemsediğim bir şey daha var; o da Anadolu’nun kültürel zenginliği... Bu coğrafyayı dinamik tutan, sürprizlere açık bırakan, her zaman tutunacak bir şey bulduran bu zenginlik değil mi, değerler değil mi?
* Bence İzmir’de böyle... İzmir’i farklı kılan; herkesin bu kentte kendini iyi hissetmesi, herkesin hayata olumlu bakması, en kritik dönemlerde bile yaraya merhem olması, finalinde geleceğe dönük fikri olması... Elbette bu sadece İzmir’e özgü bir şey değil; ama İzmir’in söyleyecek çok şeyi ve cesareti var. Ben işte oralardayım.
* Geçmişten daha çok gelecek beni ilgilendiriyor. Tabii geçmişi unutmadan, geçmişe saygı duyarak, geçmişten dersler çıkararak, geçmişten güç alarak...
* Ben niye İzmir’i seviyorum diye düşündüm. Çünkü burasıyla ilgili farklı duygular yaşıyorum hep; bazen beni şaşırtıyor, bazen beni heyecanlandırıyor, bazen hayal kırıklığına uğratıyor. Ama şunu söyleyeyim; benim hayaller kurmama hep yardımcı oluyor.

Haberin Devamı

Kim olduğu mu? İnsan olduğu mu?

Haberin Devamı

Çocukluğumu hatırlıyorum; gençliğimi, okuduğum okulları, arkadaşlarımı, dostlarımı, yakın çevremi, bulunduğum ortamları... Etrafımızdakilerin nereden geldiğine hiç bakmadık; İzmirli mi değil mi, Egeli mi değil mi, başka bir coğrafyadan mı, ülkeden mi? Böyle yetiştik... Sadece bir şeye baktık; insan mı, iyi mi, iyi şeyler mi düşünüyor? Bizim için, kentimiz için, ülkemiz için, insanlık için güzel hayaller mi kuruyor? Gerisi önemli mi; benim için değil...
 
DEMOKRAT KALABİLMEK

İflah olmaz iyimser halimi seviyorum, vazgeçmeye de niyetim yok. Bir şeyi daha ısrarla söylüyorum ve arkasında duruyorum. Fikirlerin özgürlüğünü, fikirlerin sörfünü... Çünkü biliyorum ki; insanlar düşündüklerini söylerse daha güzel bir dünya olacak, işte o zaman ortak bir yerlerde buluşacağız, birlikte çözümler bulacağız. Biliyorum zor; hoşgörüyle bakmak, tahammül etmek, aykırı da olsa karşı fikirlere kızmamak... Madem demokrasiden söz ediyoruz, madem demokrat olmaktan söz ediyoruz, o zaman demokrat kalmayı da bilmemiz gerekiyor.

Haberin Devamı

“Katılmıyorum” diyebilmenin halleri

Sıtkı Şükürer Pazar günü bir yazı yazdı; biliyorum çok tepki çekti.
BİR: Şükürer ile aynı fikirde değilim.
İKİ: İzmir’in köksüzlüğü sözüne katılmıyorum. Aslında Şükürer’in kastettiğinin farklı bir şey olduğunu düşünüyorum.
ÜÇ: İzmir’in hayata siyaset odaklı bakmadığını düşünüyorum. Ve iyi ki öyle yapıyor diyorum.
DÖRT: Büyük resme bakarken küçük resmi kaçırmayalım, diyorum.
BEŞ: İzmir’in eksiklerinin, İzmirlilerin zaman zaman Türkiye’deki gelişmeleri okumakta geciktiğini düşünmekle birlikte artılarının çok daha fazla olduğunu görüyorum.
ALTI: Geçmişe değil, geleceğe bakalım diyorum.
YEDİ: İzmirlilerin de herkes gibi özeleştiri yapması gerektiğine inanıyorum.
SEKİZ: Büyük göç hareketine rağmen İzmirlilik ruhunun hala devam etmesine şapka çıkarıyorum.
DOKUZ: Herkesin aynı görüşte olmasını beklemenin de İzmirlilik olmadığını söylüyorum.
ON: Fikirlerin sörfüne tahammül etmemiz gerektiğine inanıyorum. “Katılmıyorum...” demekle küfretmenin aynı şey olmadığını hatırlatıyorum.
ON BİR: Ben de iyi ki İzmir’de yaşıyorum; diyorum.
ON İKİ: Hürriyet, her fikre saygılıdır.

Yazarın Tüm Yazıları