İzmir’in markası var: Kemeraltı

İZMİR’in simgelerindendir Kemeraltı. Binlerce insana ekmek kapısı, tarihin ve ahiliğin simgesi... Son zamanlarda zor günler yaşayan esnafın kenetlendiği, hala eski gelenekleri sürdürmeye çalıştığı bir merkez. Çarşı esnafından, Tarihi Kemeraltı Derneği eski Başkanı Necati Ortabaş ile söyleştik.

Kemeraltı’nda esnaf olmak nasıl bir duygu? Hala eski gelenekler sürüyor mu?

Æ Esnaf olmak; bugün bu sözün tam karşılığı birçok kelimeyle ifade edilebilir: "Zor", "Donkişot olmak", "Yalnız kalmak", "Cehennemde yaşamak" gibi. Global krizde Türkiye’de her gün bir sürprizle karşılaşılabilir. Merkezi ve yerel yönetimlerin ek masraflar sunmasıyla esnaf hep "veren" oldu. Buna karşılık tüketiciye ne kadar zorda olursak olalım, gülümseyerek ve onların velinimetimiz olduğunu hissettirerek yaklaştık. Esasında ahilik kurallarını uygulamak dahi bizi öne çıkarmaya yeter. "Kendin kullanmadığını başkasına satma", "Alamayacağın fiyata mal satma" gibi. Bugün esnaflık zor. Bankaların kredi kartı komisyonları, elektrik ve su zammı, artan vergiler, telefon, posta, personel, SSK maliyetlerinde oynaklıklar, Çin malları, yeni alışveriş merkezleri ve pazarlar... Bunlar aklıma ilk gelen zorluklar. Satış ve tüketici taleplerinin azalması bunların üzerine tuz biber oldu. Yine de iyi olan; 7 bin yıllık ve 10 bin işyerinin olduğu bir tarihi çarşıda olmanın sinerjisiyle geleneksel adetlerimizin biraz teselli etmesi. Kemeraltı esnafı her sabah selamlaşır, sohbetli kahvaltılar, şakalaşmalar ve sokak politikaları... Zaman zaman müşterilerin katılması. Kemeraltı’nda geleneksel lezzetler de var tabii. Boyoz, gevrek, kumru, sübye, karadut, boza, salep, kahveler, söğüş, kazandibi, fırında sütlaç say say bitmez. Kemeraltı’nda sadece yeme-içme, alışveriş ve politika yok; cenaze, evlilik, doğum veya hastalıklarda esnaf dayanışması, komşunun ihtiyacına koşmak var. Kızlarağası, Alipaşa Meydanı, Salepçioğlu, Leblebicioğlu, Hisarönü, Kavaflar’da sohbetler. Esnaflığın güzel ve keyifli yanları...

Æ Kemeraltı esnafı 2009’dan umutlu mu? Global kriz esnafı nasıl etkiledi?

Æ 2009 umut mu? Umudun, sözün bittiği yıl mı? En çok biz etkileniyoruz. Asker, öğretmen, memur, çalışan herkes ayın başında maaşını alıyor. Kriz nerede? Bu kesimlerde gelir değişmiyor, fiyat farkından etkileniliyor. Esnafıysa kriz dibe çekiyor. Vatandaş alışveriş yapmadıkça, kişisel masraflar ve kredi kartı sorunu çözülmedikçe ve gıdada kredi kartı taksidi kalkmadıkça sabit gelirli rahatlayamaz. O rahatlayamadıkça biz hiç rahatlayamayız. Kriz bizi vurdu, hem ulusalı hem globali. Krize alıştık bir anlamda. Ancak, reflekslerimiz olsa da bu kriz çok zorlayacak. Şubat, mart, nisan, mayıs... Zor aylar olacak.

İkinci kuşak Kemeraltılı

Necati Ortabaş, 1961 İzmir doğumlu. Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde lisans eğitimi aldı. 35 yıldır Kemeraltı’nda baba mesleği olan gözlükçülük yapıyor. Türkiye Trafik Güvenli Vakfı ve Girit Türkleri Kültür Derneği Üyesi, Tarihi Kemeraltı Esnaf Derneği Kurucusu ve eski başkanı. Ortabaş, evli bir erkek bir kız babası.

Birlikten her zaman kuvvet doğar

Æ Kemeraltı için yapılan çalışmalar yeterli mi? Beklentileriniz? Önerileriniz?

Æ İzmir markasını arayıp durdu. Oysa ki İzmir’in markası Kemeraltı... İlk paranın bulunduğu Lidyalılar’dan bu yana ticaret yapılan, 7 bin yıllık ticaret alanı. İç limanı, tarihi hanlarıyla bu alanın mikro ölçekli benzerlerini Avrupa ve dünya, mücevher gibi saklıyor. Biz de öyle bir maden var ki, yanında tarihi Agora, Kadifekale, sinagog ve camiler... Çarşının şadırvanları, levhalama sistemi, girişim planı, sosyal ihtiyaç alanları, iç düzeni yetersiz. Bunlar için Tarihi Kemeraltı Esnaf Derneği kuruldu ve üyeleriyle bir yere geldi. Bu eksiklerden tek başarılan Emniyet Müdürlüğü Huzur Timleri’nin hırsızlık ve kapkaçla mücadeledeki başarı oldu. 5-6 yıl önce günde 100’ü aşan hırsızlık ve adli olay şimdilerde çok az veya hiç yok. İstenirse başarılır. Bu coğrafyada yaşayanların fikir ve görüşleriyle çözümleri kalıcı olur. Başlangıç için hiç yoktan iyi... Çarşımızın rekabet gücünü artırmak için trafiğe kapalı, cazibe alanları yarattık. Cazibe alanlarına bir örnek; Balık Hali’ni organize etmek. Kızlarağası İş Hanı Çarşısı’nın cazibe alanı kısa sürede değer kazandı. Beklentimiz, yerel, merkezi yönetimlerle esnafın kararlı, samimi eleştirilere alınmadan, herkesin fikrini tartışarak doğruyu bulmak. Susturma ile bir yere varılmaz. Önerilerimiz; turizm polisi, levhalama sistemi, sosyal ihtiyaç alanları (tuvalet-şadırvanlar), işporta ve işgalsiz otopark, durak, aydınlatma, tanıtım, yer döşemesi ve yolların yapılması, dinlenme alanları, yeşil alanlar ve peyzaj düzeni sağlanması... Geleneksel satıcılara orijinal giysilerle şerbetçisi, sübyecisi, turşucusu hem hijyenik hemde kontrol edilebilir hale getirilebilir. Markalamaya imkan verilmelidir. Biri kral çıplak demeli yani...
Yazarın Tüm Yazıları