İzmir için gördüğüm fırsat

Haberin Devamı

Çok sık duyduğum bir cümle...
“Zamanında İstanbul’a gitseydim, bugün Türkiye’nin en iyilerinden biri olurdum...”
Gerçi ben bu yorumu her duyduğumda iki şey söylerim.
Birincisi; “Gitseydin, gitmediğine göre şikayet de etme”, ikincisi de; “Sen de İzmir’i hep kötüleyip vazgeçemeyenlerden misin?” derim.
İzmir’i terk edip İstanbul’da çok başarılı olanlar da var; yok olup gidenler de...
İstanbul hem fırsatlar sunuyor, hem de riskleri beraberinde getiriyor.
Ama ulusal bir marka olmanın yolu da İstanbul’dan geçiyor.
Naci Usta’yı İzmirliler iyi bilir.
“Et profesörü” diyenler de vardır onun için, “lezzet ustası” diyen de...
Şimdi İstanbul’daki Nusret, Günaydın gibi zincirleri gördükçe, yatırımcıların da özelikle son yıllardaki ilgisini izledikçe Naci Usta için ben aynı şeyleri düşündüm bu sefer...
Naci Usta’nın bu kaçıncı mekanı bilmiyorum.
Ama lezzet hiç şaşmıyor.
Üstelik her seferinde kendisini geliştirdiğini, kendine özgü lezzetleri zenginleştirdiğini görüyorum.
Son yer Alsancak limanının karşısında “Etçibaşı” oldu.
Şundan eminim Naci Usta İstanbul’da olsaydı; zincir mağaza sayısını ne biz, ne de o bilebilirdi.

Haberin Devamı

Takip ediyorsunuzdur.
Özellikle Doğuş Grubu’nun bu sektöre yoğun ilgisi ve satın almaları var.
Yeme, içme sektörünün cirosu Türkiye’de 20 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.
Bu cironun yarısı, yani 10 milyar doları İstanbul’da yapılıyor.
Bunun da yüzde 10’u Turizm Restoran Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği TURYİD’e üye 300 restoranda yapılıyor.
Bütün rakamlar, geleceğe dönük bütün öngörüler sektörün Türkiye’de büyüyeceğini gösteriyor.
Gelir düzeyi arttıkça ev dışı mekanlarda yemek de artacak.

“Neden bu kadar çok restoran alıyorsunuz?” sorusuna, grubun Doğuş Grubu bünyesindeki D.ream’in CEO’su Levent Veziroğlu şöyle cevap veriyor:
“Satın almıyoruz, iyi işletmelere ortak oluyoruz. Onlar işin yaratıcı tarafından sorumlu, biz de arkalarını topluyoruz.”
“Asıl amaç ne?” dendiğinde ise “Hayalimiz birkaç Türk markasını yurt dışına götürebilmek. Elimizde yeterince marka ve yetenek var” diyor.

Haberin Devamı

Dönelim İzmirli Naci Usta’ya...
İstanbul’da olsaydı; Doğuş gibi bu sektöre ilgi duyan diğer gruplar da çoktan teklif götürmüşlerdi belki de kendisine...
Ama şunu biliyor ve görüyorum.
İstanbul’dan sonra İzmir; Türkiye’nin her açıdan büyüyecek ikinci kenti...
Çeşme aslında bu potansiyeli kendi içinde yarattı.
Şimdi sıra bunu kış aylarına da taşımaya geldi.
İzmir’in daha çok hizmet sektörüne, turizme yatırım yapması gerektiğini uzun zamandır söylüyorum.
Avrupa’da Barselona, Amsterdam, Atina gibi kentler buna oynuyor.
Yani “Yeniden ve daha güçlü bir şekilde işinize dönebilmek için gelin, hayata biraz olsun mola verin” diyorlar.
İstanbul ve İzmir; insanlara bu şansı veren kentler...
Hayata mola verdirebilen; yılın her döneminde fırsatlar sunabilen iki şehir...
O yüzden uluslararası büyük organizasyonlara evsahipliği yapmak daha çok önem kazanıyor.
EXPO’yu istememizin bir nedeni de bu...
Daha fazla insanı buraya getirmek, burayı tanıtmak...

Haberin Devamı

Önümüzdeki dönemde daha birçok işadamının sektöre yatırım yapacağını düşünüyorum.
Ve İzmir’in sektörde kabuk değiştireceğini söylüyorum.
“İstanbul’a gitseydim; çok büyürdük” diyenler için de yeni fırsatların yakın olduğunu görüyorum.
Yeme, içme ve eğlence sektörü yakın bir geçmişe kadar insanların uzak durduğu bir alandı. Şimdi ise giderek prestij kazanan, markalaşmayla birlikte yurtdışına da açılma fırsatı veren bir sektör haline geliyor.
Bence İzmir’de de bu fırsatlar var.
Ve göreceksiniz; İzmirliler yapamazsa, markalaşan zincirler gelip bunu İzmir’de yapacaklar.

Yazarın Tüm Yazıları