İyimser...

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Birinci iyi haberi İKV Başkanı Meral Gezgin - Eriş'ten öğrendim.

Meğer, halen Ortak Pazar dönem başkanlığını yürüten Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jacques Poos geçen hafta Strasbourg'da görüştüğü Başbakan Mesut Yılmaz'la anlaşmış ki, kendisi, Türkiye'nin tam üyelik perspektifi konusunda nihai kararı alacak olan 12-13 Aralık AB zirvesi arifesinde Ankara'ya gelecek.

Doruk toplantısındaki formülün nasıl zikredileceğine ilişkin olarak Türk yetkililerle taktik belirleyecek. Bir anlamda bizim tarafla kumpas kuracak.

Eti ne budu ne ama Lüksemburg'un Avrupa Birliği bünyesinde hep Almanya'nın sesini yansıttığı ve şimdiye kadar Ankara'ya çok mesafeli davrandığı göz önüne alınırsa, Poos'un böyle bir uvertür yapmasını olumlu haneye yazmak gerekiyor.

Her halükarda, Çiller ve O'nun Dışişleri Müsteşarı döneminde tehdit, şantaj ve asparagaslarla yürütülmeye çalışılan ve duvara toslayan Türkiye- AB ilişkilerinin artık ciddi ve sağlıklı bir zemine oturmakta olduğu anlaşılıyor.

Zaten, Yılmaz'ın Lüksemburg Dışişleri Bakanı'yla vardığı anlaşmayı zafer naralarıyla ilan etmeyerek bunu politika madrabazlığında kullanmamaması dahi, bir önceki hükümetle bugünküsü arasındaki derin uslup farkını ortaya koyuyor.

* * *

İKİNCİ iyi haber yine Meral Gezgin - Eriş'in ağzından çıktı.

İktisadi Kalkınma Vakfı demokrasi raporu hazırlıyor. Yakında açıklayacak.

Üç bölümlük metin nelerin yapılması gerektiği konusunda yorum getirmeyecek ve Batı standartlarındaki demokrasinin nasıl olduğunu sergilemekle yetinecek.

Bilhassa da, İspanya, Portekiz ve Yunanistan örneklerini işleyerek, fi tarihinde totalitarizmin çizmesi altında ezilmiş olan bu ülkelerin bugün ne tür bir siyasi ve hukuki yapıyla donandıklarını madde madde ortaya koyacak.

Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla diyecek ve bizdeki komplo teorisyenlerinin ikide bir şişirdiği ‘çifte standart’ balonunu patlatacak.

Türkiye burjuvazi özgürleşmede yüklendiği öncülüğü daha da pekiştirecek.

* * *

ÜÇÜNCÜ iyi haberi de Meral Gezgin - Eriş verdi.

Zaten Ankara hariciyesine taş çıkartarak AB perspektifi için bütün Avrupa başkentlerinde ‘yuppie’ bir tüccar cevvaliyetiyle çalışan Türkiye burjuvazisi, Çiller ve müsteşarının sidik yarışına dönüştürdüğü tam üyelik sürecinin ufkunu biraz açabilmek amacıyla şimdi diğer aday ülkelerin de peşini kovalıyor.

İKV, Polonya'sı, Çekya'sı, Macaristan'ı, Brüksel kapısında öne geçmiş devletlerin gönlünü hoş ederek, bunların da Türkiye'ye arka çıkması için kulis yapıyor. Sidik yarışından sinmiş amonyak kokusunu temizlemeye çalışıyor.

Türkiye burjuvazisi İKV'nin şahsında ince diplomasi taktiği de sergiliyor.

* * *

MERAL Gezgin - Eriş'in dördüncü söylediği haber değildi.

İKV Başkanı yalnız şu tahlili yaptı: ‘AB’ye tam üyelik bir müzakere sorunu değildir. Bir bütünleşme sorunudur'.

Ben ekleyeyim, yani dünyanın en kurt diplomatına sahip olarak pazarlığa otursanız dahi, aidiyetini talep ettiğiniz kurumun değer kıstasları ve zihin parametreleriyle bütünleşemediğiniz takdirde avuç yalarsınız. Nanay alırsınız.

Akıllı, öncü ve özgürlükçü Türkiye burjuvazisi bunu hakkıyla kavrıyor.

Zaten onun içindir ki, züccaciye dükkanına girmiş filin kırdığı çanak çömleği onarmak amacıyla dört bir yanı turluyor, bilinmedik müjdeleri veriyor, demokrasi raporu hazırlıyor ve diplomasi sanatında incelik sergiliyor.

Müzakereye oturmadan önce muhatabının evreniyle bütünleşiyor.

Şükür, tutmasalar uçacak, akıllı, öncü ve özgürlükçü Türkiye burjuvazisi bizlere iyimserlik şırıngalıyor.

Yazarın Tüm Yazıları