İyi oyun-kötü oyun

FATİH Terim haklıydı; Real Madrid karşısında Şampiyonlar Ligi’nin çeyrek final maçında deplasmanda alınacak bir galibiyet veya beraberlik “olay” kabul edilirdi.

Haberin Devamı

Futbolun rakamsal veya mantıksal ibresinin Madrid ekibine yakın durduğu maçta Avrupa Fatihi’nin tek silahının “korkusuzluk” olacağı iddiasında da haklıydı.
Bu iddiayı Galatasaray’ın sahaya yansıtamadığını söylemek büyük bir haksızlık olur.
Sarı kırmızılılıların 3-0 geride olduğu 81’inci dakikada topla oynama oranında Madrid deplasmanında önde olması, gol girişiminde rakibinden geride kalmaması ve mesela daha fazla korner kullanmış olması bile bu cesur iddianın ardında kapı gibi durduğunun kanıtıdır.
Galatasaray bakımından “iyi oyun, kötü senaryo” ile biten bir maç oldu netice itibariyle.

Olağan favori Real

Madrid’in alamet-i farikası olan kontratak ile bulduğu “çok erken gol”, ilk yarım saat içinde 2-0’ı bulması bile ekibimizin başını öne eğmesini sağlamadı.
Higuain’in tartışmalı bir faul kararının ardından gelen üçüncü golüne kadar Bernabeu’da koltuğunu rahat bulan bir Real Madrid taraftarı bile olmamıştır tahminimce.
“Olağan Favori” Real Madrid’in gol yemeden 3-0 gibi net bir skorla ilk maçı kazanması elbette tur biletini büyük ölçüde cebine koymasıdır.
İlk yarıda Drogba ve Eboue ile yakalanan pozisyonlar veya sonraki fırsatlardan biri gole çevrilebilseydi bu eşleşmenin başka bir hikayesi olabilirdi.
“Çıkmadık candan umut kesilmez” kartını mantıken cepte bırakacak bir skorla dönüyor Galatasaray evine.
Ancak başını önüne eğmesine de gerek olmadığını belirtmek gerekir.
Neticede iyi oynadı, kötü senaryoya –ve şartlı bir hakem yönetimine- yenildi Galatasaray. Böyle korkusuz ve iyi oynamak, 3-0’a kafa tutacak büyük bir tesellidir; kendi adıma müsterihim…

Yazarın Tüm Yazıları