Ä°thal kömürde vurgun sürüyor

"HAVALAR soğumaya başladı; ithal kömürün kokuları da çıkmaya başladı. Sayın Bayer, şöyle Gebze Dilovası'na doğru bir gidin; orada Türkiye'ye çeşitli yollardan gelen kömür yığınları göreceksiniz.

Haberin Devamı

 Zaten orada, birçok Organize Sanayi Bölgesi var; bunlardan biri de Kömür OSB... Standarta uygun kömür getiren de var, hileye kaçanlar da var. Dürüst çalışanlar ne yazık ki para kazanamıyorlar. Ama kendisini iktidara yakın gören bazı firmalar var ki, hiçbir dönemde bu kadar 'tatlı iş' yapmamışlardır.

Çin, Rusya ve Güney Afrika'dan (Sadece bu kıtadan 2.5 milyon ton) getirilen kalitesiz (normal kömürün üçte biri fiyatına) kömürlerin satıldığı kentlerde ve mahallelerde burunları sızlatan ve göğe çıkan dumanı kimsenin dikkatini çekmiyor mu?

Birçok fabrika, tesis ve konut siteleri doğalgaz bağlatamıyor. Çünkü maliyetler yüksek. Geçen gün küçük bir üretim tesisinin sahibi 80 bin YTL istenince vazgeçmiş, "Kömür yakarım daha ucuz" demiş...

Haberin Devamı

 

TAHLÄ°L VAR MI?

 

Ama o kömürün kokusu, kirliliği ve insan sağlığına etkileri kimin umurunda?

Benim bir önerim var: Çevre ve Orman Bakanlığı'na bağlı çevre il müdürleri, ithal kömürün girdiği yerlere bir baskın yapsın, birer numune alsın... Ama bunları sakın kendileri tahlil ettirmesinler. (İnandırıcı olacağını sanmam...) AB'de, örneğin İsviçre veya Almanya'da, akredite bir araştırma laboratuarına göndersinler.

Ondan sonra siz cümbüşü görün!

Sonra da yapılan vurgunu hesap edin."

İşte bir kömürcünün anlattıkları...

 

AKP'li Ordu, soruşturmayı anlatıyor

 

AKP Kütahya milletvekili Hüsnü Ordu, Tavşanlı'daki kömür soruşturması üzerine aradı; GLİ müessesesinin 5.2 milyon YTL zarara uğratılması ile ilgili soruşturma sırasında Tavşanlı Cumhuriyet Savcılığı'na neden mektup yazdığını anlattı:

"Yargıya intikal eden zamsız kömür satıldığına dair Tavşanlı'dan GLİ'den bir ihbar mektubu bana da geldi. KİT Komisyonu olarak yasa gereği bizim de denetim görevimiz vardır. İhbarı, incelemeye değer buldum, nitekim sonradan aynı mektupların Cumhurbaşkanlığı'na, Enerji Bakanlığı'na da gönderildiğini öğrendim. Olay üzerine önce Tavşanlı Savcısını telefonla aradım, sonra da bir yazı ile " bayilere verilen 745 ton kömürün eldeki belgelere ve bilgilere göre zammın bilinerek verildiğinin söylenemeyeceğini,

Haberin Devamı

çünküÂ31.5.2005 tarihinden sonra GLÄ° Müessese Müdürü PaÅŸa Kaya'nın talimatıyla (yönetim kurulu kararı) 31.5.2005 tarihinde kredili kömür satışlarının bittiÄŸinin bilinmesine raÄŸmen olmuÅŸtur" dedim. Yani savcıyı aramamda kötü bir niyetim ve yanlışım olduÄŸunu düşünmüyorum.

Bu arada GLİ'ye sordum, zamsız kömürü 31.5.2005 günü 08.40 ile 14.50 arasında elektrik kesintisi olduğundan 'edim'i yerine getiremediklerini, ayrıca yağışlı hava nedeniyle yükleme yapamadıklarını öğrendim. TEDAŞ ve Meteoroloji'den bunları doğrulattım. Ben insanların (kömür alıcılarının) bu sıkıntılarını yaşadıkları sıkıntıyı bildirdim Savcı Beye... Ayrıca,

TKİ'den zam yapılacağına dair çekilen faksın geldiğine dair teyid verilememesini de bana anlatılanlara göre bildirdim. Yani ortada (GLİ) görev ihmali vardır, dedim, bu benim için bir tespittir."

Haberin Devamı

- Tavşanlı Savcısı Adem Kul'a (Şimdi Siirt savcısı) gönderdiğiniz yazıda

'bazı hukukçulardan aldığım bilgiye göre... bu hukuki belge olamaz... hukuken doğru değildir' gibi ifadeler kullanıyorsunuz.

- Ben sadece bir tespit yapıyorum. Savcı bey soruşturmasını yürütüyor o bizi ilgilendirmiyor. Yargı sürecine nasıl müdahale edebilirim ki. Bu yüzden bu konudaki imalı yazınızı kabul etmiyorum.

- Zamsız kömür alanlar kollanmış olmuyor mu?

- Hayır efendim... Sadece yasa gereği hakkım olan incelemem sonunda bilgi veriyorum. Müfettişler rapor hazırlamış, yargı süreci devam ediyor.

- GLİ Müessese Müdürü Paşa Kaya'nın görevden alınmasını istiyor müfettişler. Kaya hala görevde mi?

Haberin Devamı

- O TKİ'nin kararıdır. Ama kurum içinde bazı sorumlulara idari cezalar verilmiş.

- Sizin müdahil olduğunuz olay yani zamsız kömür satışı ile ilgili... Jandarma kömür alım satımında ve nakliyesinde yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlükler için büyük bir operasyon yaptı, 10 kişiyi gözaltına aldı. Bunun için ne diyorsunuz.

- Evet o ayrı bir olay... Varsa bir şey, kim ise üzerine gidilsin tabii... Nihayette bunlar babamın oğlu değil ki...

- Sizi arayarak yardım isteyen oldu mu?

- Beni arayamazlar ki, şu anda gözaltındalar... Zaten bunların telefonları

dinlenmiş, yanlış işler yapmışlar sanırım.

- Siz ne iş yapıyordunuz? Meclis albümündeki biyografinizde Tunç-Kül diye bir şirketin adı geçiyor.

Haberin Devamı

- Ben inşaat mühendisiyim, DSİ'de çalışıyordum. Vekil olmadan önce kurduğum bu firmamla, dağlar haline dönüşmüş kömür külünü işleyerek beton için katkı maddesi üretiyoruz, çevreye zarar verilmesini önlüyoruz. Hem GLİ'ye para kazandırıyor, hem de inşaat sektörüne artı bir malzemeye kazandırıyoruz.

 

SAVCIDAN YAZI

 

AKP Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu, Kütahya ile ilgili yazılarımız üzerine şimdiki Tavşanlı Cumhuriyet Başsavcısı Osman Nuri Güler'e bir yazı yazmış. Savcı Güler de milletvekiline şu yanıtı göndermiş:

"İlgili yazı ile yazı içeriğinde geçen 'GLİ'de jandarmanın savcılık izni ile devam eden soruşturması' ile ilgili olarak Hüsnü Ordu'nun Kütahya Milletvekili olarak şahsının ve AK Parti örgütünün ilgisi olup olmadığı sorulmakta olup;

Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2006/411 soruşturma numaralı soruşturması ile yazı içeriğinde geçen soruşturmanın yürütüldüğü, 15.11.2006 tarihi itibariyle incelenen soruşturma dosyasında Cumhuriyet Başsavcılığımıza soruşturma dışındaki kişi ve kuruluşlardan bir talep gelmediği gibi soruşturma dışındaki kişi ve kuruluşların soruşturmasıyla ilintisinin bulunmadığı tespit olunmuştur.

4982 sayılı yasanın 5 ve 12. maddeleri gereği bilgilerinize sunulur."

 

Prof. Dr. Onur Altan'a haksızlık

 

MİMAR Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Onur Altan ile ilgili dün yayınlanan 'Doktorsuz, rektör adayı' yazının içeriğinde yer alan asılsız ve haksız ifadeler bizleri üzmüştür.

BildiÄŸiniz gibi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ãœniversitesi, Rektör atamasının buÂgünlerde CumhurbaÅŸkanımız Ahmet Necdet Sezer tarafından yapılması bekleniyor. Onur Altan da Sayın CumhurbaÅŸkanımıza önerilen üç adaydan birisi ve halen Ãœniversitemizin Rektör VekilliÄŸi görevini baÅŸarı ile sürdürüyor.

Kendisi Columbia Üniversitesi Mimarlık Fakültesi mezunu olup 1971 yılından bu yana Üniversitemizde asistan, doçent ve profesör olarak 'Yapı ve Bina Bilgisi' kürsülerinde ders vermektedir. Yani mesleği mimarlıktır ve yıllardır bina bilgisi ve yapı bilgisi dersleri vermektedir. Dünkü yazıda iddia edildiği gibi 'tesisat uzmanı' değildir ve bugüne kadar hiç tesisat dersi vermemiştir.

DGSA, MSÃœ ve MSGSÜ’de bugüne kadar doktora yapmamış birçok profesör (MuhteÅŸem Giray, Gündüz Gökçe, Tamer BaÅŸbuÄŸ gibi)Âyıllarca Rektörlük yapmıştır. Onur Altan’ın da doktorasız olduÄŸu iddia edilmektedir. Ancak Onur Altan hocamız, Mimar Sinan Ãœniversitesi’nden 29.8.1983 tarihinde aldığı 'Doktoraya eÅŸdeÄŸer Yeterlilik Diploması' sahibidir. Yazı maalesef Onur Altan’ın önünü kesmeye yönelik, 'belden aÅŸağıya vuran' bir nitelik taşımaktadır ve bizleri çok üzmektedir. Bu yanlışlığın acilen düzeltilmesini rica ediyoruz.

MSGSÜ’den bir grup öğretim üyesi

 

Çankaya'nın takipçisiyiz

 

"ERDOĞAN Cumhurbaşkanı olursa, şimdi yaptığı gibi ikametgahını değiştirmez

ve Çankaya'yı ofis olarak kullanırsa türban sorunu çözülmüş olur" diyen

AKP delegesinin görüşüne kargalar bile güler.

Bu kafalar bilmelidir ki; Çankaya özel ikametgah yeri değildir, Türkiye Cumhuriyeti'nin temsil edildiği makamdır, o makama Türkiye Cumhuriyeti ve Anayasası'na gönülden inanmış ve takipçisi olan kişiler gelebilir, onu değiştirmek isteyenler değil.

Erdoğan'ın hangi yollarla nasıl Başbakan yapıldığını unutmadık, o zamanlar

buna çanak tutan ve safça veya ince hesaplarla destekleyenlerde unutmasınlar.

Çankaya'nın takipçisiyiz.

N.YALÇIN

 

Başkanıma iki sorum var

 

TARSUS'un Özelbahşiş beldesinin AKP'li Belediye Başkanı Mustafa Özer, bir lokalde kumar oynarken yakalanmış, üzerinden de ruhsatsız bir tabanca çıkmış. Mersin'den arayan bir okurumuz, "Renkli bir kişiliğe sahip olan' Başkana iki soru yöneltmek istiyorum" diyor:

"Makam aracı olarak kullandığınız araba aslında size mi aittir? Eğer 'kiralık' diyorsanız, nasıl bir işlem yaptınız? Ayrıca, iddia edildiği gibi TCDD'nin satışa çıkardığı hurda rayları hangi yolla belediye adına alıp sonra bunları İskenderun Demir-Çelik'e sattınız? Sayın Başkan bu hususlara cevap verebilir misiniz?"

 

Biliyor musunuz

 

- YEDİ kuşak Üsküdarlı olduğunu bildiren Cumhuriyet Gazetesi yazarı Deniz Som'un bu pazar günü saat 14.00'te, Kız Kulesi'nin tam karşısındaki büfenin yanında bulunan 'İçki içmek yasaktır' tabelasının önünde eşiyle beraber şarap içip, Üsküdar Belediyesi'ni protesto edeceğini, bunu haber alan birçok kişinin de eyleme katılacaklarını...

- ÖZEL İdare'nin dünkü açıklamasında, kapalı zarf usulüyle 21.4 milyon YTL'ye

Mehmet Çeker'e ihale edilen Gedikpaşa Okulu yerinin Eminönü Belediyesi'nce 'ikametgahtan ticaret alanına' dönüştürülmesinin gerekçe göstermesinin dikkat çektiğini...

- HÜRRİYET, BM Nüfus Fonu, CNN Türk ve Çağdaş Eğitim Vakfı'nın evsahipliğinde ve İstanbul Valiliği'nin desteğiyle 'Aile İçi Şiddete Son! Konferans 2006' adlı iki günlük uluslararası konferansın bugün Beşiktaş'taki Bahçeşehir Üniversitesi'nde başlayacağını...

 

Günün Sözü

 

"Benim affa ihtiyacım yok.

(Kemal Unakıtan)

 

Mesaj Panosu

 

- İSVİÇRELİ saat üreticisi Raymond Weil fotoğrafçılık eğitimi gören genç yetenekleri desteklemek amacıyla dünya çapındaki 150 fotoğrafçılık okulu ile işbirliği yapıyor. 15 bin dolar ödüllü 'RW Kulübü Fotoğraf Yarışması'na son katılım tarihi 8 Aralık. www.raymondweil.com/club

 

'Hatemi, Amerika'ın Clinton'udur'

 

'MEDENİYETLER İttifakı Toplantısı' için Türkiye'de bulunan İran'ın eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi onuruna önceki akşam Hilton'da verilen yemek bir hayli renkli geçmiş.

8 yıl Cumhurbaşkanlığı yapan Hatemi, Recai Kutan, Hilmi Güler, Mehmet Keçeciler ve bazı büyükelçilerle aynı masada oturmuş. Hatemi bir felsefe adamı olduğunu göstermiş; şiirler okumuş, espriler yapmış.

İran'ın yeni (Firuz Devletabazi) ve eski (Hüseyin Lavatani) büyükelçileri ile Türkiye'de yaşayan İranlılardan da kalabalık bir grup varmış yemekte.

Hatemi, yeni Büyükelçinin özellikle Türkçe konuşmasını istemiş. Konuşma kendisine de Farsça tercüme edilirken "Diplomaside en zor şey tercümedir. Salonda fazla kadın yok ama tercüme güzel bir kadına benzer. Kadın güzel olursa sadık olmaz, sadık olursa güzel olmaz" diyerek herkesi güldürdü.

Protokol masasından uzakta kalan GP Genel Başkanı Cem Uzan ile HYP Genel Başkanı Prof. Yaşar Nuri Öztürk, bu nedenle olsa gereken yemekten erken ayrılmışlar. Beraberinde Emin Şirin bulunan Uzan, 'işini' gerekçe göstererek Hatemi'ye veda etmiş.

Bir gazeteci Hatemi'nin masasına yaklaşarak şöyle demiş:

- Sizin için İslam aleminin Clinton'u diyorlar.

- Hayır... Hatemi, Amerika'nın Bill Clinton'udur. Yoksa İslam aleminin Hatemi'si değil...

Bize bunları aktaran bir gazeteci dostumuz "Sakalsız olan Hatemi'nin, ABD'de 8 yıl başkanlık yapan Clinton'a çok benzediğini" söyledi; tıpkı onun gibi

kıvrak ve esprili... Bizdeki 'Ağır ol molla desinler" sözüne uygun bir eski Cumhurbaşkanı yani...

 

Türkiye'deÂormanlar azalmıştır

 

FİNLANDİYA'nın Helsinki Üniversitesinde yapılan ve Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi dergisinde yayınlanan araştırmada; Türkiye’nin de içinde bulunduğu 22 ülkede orman alanlarının arttığı belirtilmiştir.

Maalesef Türkiye'de ormanlar kağıt üzerinde artmış görünse de azalmıştır.

Ülkemizde sadece ünlü 2B maddesi ile orman sınırlarına çıkarılan saha 500 bin hektar civarındadır.

Şimdiye kadar neredeyse ancak yanan sahalar kadar ağaçlandırma yapılabilmiştir. Şimdiye kadar yapılan ağaçlandırma sahaları bile tekrar ölçülürse daha da düşük ağaçlandırma yapıldığı görülecektir.

Ormanlar servet olarak ta azalmıştır.Bu durum gözle görülebilecek kadar açıktır.

Ülkemizde nereye giderseniz gidiniz yöre halkıyla görüştüğünüzde ormanların azaldığını söyleyecektir.

Keşke ormanlarımız artsaydı, ama gerçekler artmadığını; aksine azaldığını göstermektedir.

Rakamlarla oynamakla ormanların arttığı söylenemez.

Nevzat CEYLAN- Doğa ve Çevre Derneği Genel Başkanı ve Milli Parklar Eski Genel Müdürü

 

Televizyonların avanak kuşları

 

EFENDİM ben size Avrupa'dan yazıyorum. Günümüz teknolojisi ile Türk TV'lerinin buradan izlendiği herkesin malumudur. Avrupa'daki vatandaşlar vatan hasretiyle hepsi bu TV kanallarını izliyorlar. Tüm kanallar yarışmalar düzenliyorlar. Ve dakikası 4-5 Euro bir sefer arayan telefon faturasını alınca özel numara telefon ücreti 43.00 Euro'yu görünce şaşırıyor. 900.00 Euro, 1300.00 Euro telefon ücreti ödeyenler, bu nedenle eşini boşayanlar sayısız.

Söyler misiniz şu soru: Türkiye'nin başkenti neresidir? A....a gibi bir soru dolandırıcılık değil de nedir?

Bir TV kanalı Avrupa TV'lerinden elde ettiÄŸi amatör video çekimi olan komiklikleri seslendirirken. söylediklerini burada yazmaya benim terbiyem müsaade etmiyor. Hani her eline mikrofon alan bilmiÅŸ kiÅŸiler konuÅŸmaya baÅŸlayınca efendim Avrupa'daki Türkleri örgütlemeliyiz vs. konuÅŸanların dikkatine sunuyorum. Bundan güzel örgütlemeyi nasıl yapacaksınız?Â

Ali ÅžEN

 

İGSAŞ kapanıyor

 

ÖZGÜR Kocaeli Gazetesi yazıyor: AKP Hükümetinin 18 Mart 2003 tarihinde özelleştirme politikalarının sonucu olarak sattığı İgsaş Gübre Fabrikası resmen kapatılıyor. İgsaş'ı satın alan Arslanbey'deki Yıldız Entegre Tesislerinin sahibi Fehmi Yıldız, fabrikanın kapatılacağını Petrol-İş Sendikası yöneticilerine resmen açıkladı.

 

14 ARALIK'TA KAPANIYOR

İgsaş fabrikası özelleştirildikten sonra tam kapasite ile neredeyse hiç üretim yapmadı. Bu yılın başından beri de doğalgaz fiyatının yüksekliği nedeniyle üretim yapılmıyor. 300 civarında işçi uzun süredir izinde. Fehmi Yıldız, fabrikanın 14 Aralık tarihi itibariyle kesinlikle kapatılacağını Petrol-İş İşyeri Baştemsilcisi Ata Oruç ve temsilci Caner Uzuner'e iletti. Sendikacıların ve çalışanların, "Doğalgaz fiyatında belki indirim yapılır. Hiç değilse böyle bir açık kapı bırakalım" önerisi de kabul edilmedi.

 

89 KİŞİ KALACAK

 

İgsaş'ta 14 Aralık itibariyle 217 işçi fabrikadan çıkartılacak. İşyerinde sadece 89 kişinin kalacağı ve bir daha üretim yapılmayacağı açıklandı. İgsaş'tan çıkartılan işçiler, özelleştirmenin üzerinden 6 aydan fazla süre geçtiği için de 4-C maddesinden yararlanamayacak, kamuda işe alınmayacak … İşçilerin tamamına yakın bölümünün emeklilik hakkı da bulunmuyor.

 

LÄ°MAN OLARAK KALACAK

 

İgsaş özelleştirildikten sonra daha çok liman olarak kullanıldı. Fabrika kapandıktan sonra da Yıldız ailesinin özellikle tomruk ithalatı için limanı kullanması bekleniyor. İgsaş özeleştirildikten sonra firmaya ait İzmit dışındaki bazı depo ve binalar satılmıştı. Petrol-İş Sendikası yöneticileri önümüzdeki günlerde işçilerle bir toplantı düzenleyerek karıra değerlendirecek. İgsaş'in yeni sahibi tarafından kapatılacağı, özelleştirmenin yapıldığı ilk günden itibaren tahmin ediliyordu.

 

Yazarın Tüm Yazıları