İsyan etmekte haklısın öğretmenim

Öğretmenlerimizin başı sağ olsun...
Durukan ailesine Allah sabır versin.
Rabia öğretmenimiz nur içinde yatsın.
Öğretmenlik göründüğünden çok daha zor bir meslektir, fedakarlık ister, özveri ister, anlayış ister, insan sevgisi ister, samimiyet ister...
İster de ister...
Bu ülke bugün bir yerlerdeyse inanın öğretmenlerimizin, eğitim kadromuzun büyük rolü var.
Bazen öğretmen atamalarıyla ilgili görüntüleri izliyorum.
Ne umutlarla hayata başlamış ama yıllarca sırasını bekleyen gençlerimiz, isimlerini ekranda görünce çılgına dönüyor.
Haklılar...
Yaşadıkları heyecanı sanki ben yaşıyormuş gibi hissediyorum.
Türkiye’nin herhangi bir ucuna, herhangi bir yeri de olsa öğretmenlik yapmak istiyorlar.
Yokluk, olanaksızlıklar, zorluklar o genç bedenleri yıldırmıyor.
Biliyorum, hepsinde mangal gibi yürek var, hepsinde insan sevgisi var.
Rabia öğretmenin yakın çevresi de anlatıyor, ne kadar neşeli, sevecen, iyi yürekli biri olduğunu...
Bu öfke selinin haklı bir gerekçesi var.
Beğenmiyoruz, kızıyoruz, öfkeleniyoruz.
Doktorlarımızı dövüyoruz. Öğretmenlerimizi dövüyoruz. Hizmet etmeye çalışan bürokratımızı dövüyoruz. Sövüyoruz...
Hatta öldürüyoruz...
Hele bir ihmaller zincirinin olduğunu düşünecek olursak. Emniyetin, okul müdürünün, ailenin haberi olmasına rağmen... Hem de hepsi okulda, Rabia öğretmenin bulunduğu odanın hemen karşısında olmasına rağmen...
İsyan etmekte haklısın öğretmenim...
Haklısın...

Birçok şeyi anlatan fotoğraf
Bazen bir fotoğraf çok şey anlatır. İşte bu da o fotoğraflardan biri... İster, isyanın fotoğrafı deyin, ister çaresizliğin, ister kaygının... Ne derseniz deyin... Ama bu fotoğraf bana çok şey anlatıyor. Denizli’de çekilmiş. Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği’nin Denizli Şubesi’nden... Fotoğraftaki kişi Mehmet Emin Öztürk...
Diyor ki...
“Denizli olarak 141’inci şehidimizi verdik. Şehitlerimizin fotoğraflarının bulunduğu panoda yer kalmadı. Bazı şehitlerimizin fotoğraflarını çekmeceye koymak zorunda kaldık. Son şehidimizin fotoğrafını asmak için başka bir şehidimizin fotoğrafını indirmek zorunda kalacağız...”
141 gencecik evladımız...
Eminim, büyük hayalleri vardı kendilerine göre... Planlar yapmışlardı; askerliklerini bitirip yeni bir dünya kuracaklardı hepsi...
Türkiye’nin her yerinden gelen çocuklarımız, gençlerimiz gibi...
Bu fotoğraf da, her şeyi söylüyor.

Barselona’da olan İzmir’de olmayan
Hep karşılaştırıyoruz, ya da benzetiyoruz.
Diyoruz ki...
“İzmir Barselona gibi olsun...”
Gerçekten de ben de benzetiyorum; her gittiğimde de aynı hissi duyuyorum.
“Eğer bir hedefse doğrusu bu, Barselona İzmir için iyi bir örnek” diyorum kendi kendime...
İyi ama istemekle olmuyor.
Neler mi eksik? Aslında çok… Ama birkaç tanesini sıralayayım.
1 – İzmir ne yapıp edip EXPO’yu almalı. Alamıyorsa Barselona gibi olimpiyatları, Avrupa Futbol Şampiyonası’nı yapmalı. Ya da Barselona gibi bir takıma, lokomotif güce sahip olmalı. Sporu, sanatı ihmal etmemeli.
2 – İzmir’in makyaja ihtiyacı var. Barselona gibi süslenmeye, kenti yenilemeye, estetik detayları katmaya... Çünkü Barselona’da oturduğunuz her sokak mobilyası, kente özel dizayn edilmiş, her ayrıntıyı uzmanları tasarlamış.
3 – “Michelin yıldızlı restorana gerek var mı” diye düşünenlere Barselona’yı incelemelerini tavsiye ederim. Michelin yıldızlı restoran sayısı kadar, en az onlar kadar ünlü restoranlarınızın da olması lazım. Gurme turlarından en fazla yararlanan kentlerden biri de Barselona...
4 – Bütün Avrupa eğlenmeye Barselona’ya gidiyor. Yaz ya da kış… Fark etmiyor. Sokaklar dolu, mekanlar dolu, hizmet sektörü para basıyor. İzmir kısmen yazın bunu başarıyor, o da Çeşme sayesinde… Kışın ise İstanbul’a alternatif olması mümkün değil.
5 – EXPO’lardan, olimpiyatlardan, turnuvalardan kalan tesisler, alanlar kente kazandırılmış durumda. Teknoloji merkezleri, İspanya’da kriz çığlıkları atılırken bile Barselona’yı öne çıkarıyor. İzmir’in mutlaka teknoparklarla dolu olması gerekir.
Başka...
Onlarca sıralayabilirim.
Birkaç tanesini yapsak bile İzmir uçar, inanın...