GeriSeyahat İstiklal Yolu’nda yürüdüm
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
İstiklal Yolu’nda yürüdüm

İstiklal Yolu’nda yürüdüm

Kastamonulular Cephane Yolu diyor. İnebolu’dan Ankara’ya uzanıyor. Deniz kıyısından başlayıp dik yokuşlarla dağları tepeleri, nehirleri aşıyor, bozkıra varıyor. Kurtuluş Savaşı’nda teknelerle gelen cephane, kağnılarla cepheye ulaştırılmış. Valilik yolun Kastamonu bölümünü düzenlendi, işaretleyip uluslararası yürüyüş yoluna dönüştürdü. Rota lezzet duraklarıyla da dikkat çekici.

“Sağında kalesi, solunda kulesi, ortada deresi. Bilin bakalım neresi?”
Kastamonu tam bir Cumhuriyet kenti. Yakın tarihi, Kurtuluş Savaşı ve Atatürk devrimleriyle içiçe geçmiş. Mimarisi, Cumhuriyet sonrası birinci milli mimari akımının açık müzesi gibi. Kastamonu Valisi Mustafa Kara’nın başında bulunduğu İstiklal Yolu projesi de bu kimliğin doğal bir sonucu gibi görünüyor.
Proje kapsamlı bir çalışma. İnebolu Türk Ocağı binası önünden başlayıp merkeze bağlı Emirler Şekerköy’de sona eren 95 kilometrelik parkurun ıslahı sadece bir bölümü. Bundan iki yıl önce başlayan çalışmalarda İnebolu Türk Ocağı Binası, Genelkurmay Başkanlığı’nın yardımlarıyla restore edildi, İnebolu’ya Hamamcı Kadı Salih Reis’in heykeli dikildi, geriye sadece temelleri kalan Küre’deki Ecevit Han ayağa kaldırıldı, Kastamonu Cumhuriyet Meydanı yeniden düzenlendi, Mimar Vedat Tek Kültür Merkezi açıldı, Halime Çavuş heykeli dikildi. Yani İstiklal Yolu’na çıktığınızda sadece yürümüyor, tarihe tanık oluyorsunuz.
Üstelik Kastamonu’nun zengin mutfak kültürünü keşfediyorsunuz. Elbette ilk akla gelenler ekşili pilav, etli ekmek, kuyu kebabı ve tirit. Oraya kadar gitmişken Ecevit çorbasının, soğuk paçanın, pastırmalı ekmeğin, cırık tatlısının ve çekme helvanın tadına bakmak şart.

İNEBOLU ÇIKIŞI ZORLU

İstiklal Yolu yürüyüşü için Kastamonu’ya gidip, valilikten bilgi ve yardım alabileceğiniz gibi Geziciyak turizmin İstanbul çıkışlı turlarına da katılabilirsiniz. İlk turu 19 Mayıs haftasında yaptılar. 95 kilometrelik parkurun büyük bölümünde yürüyüş rahat. Ancak İnebolu yakınlarında, İkiçay-Çatalçeşme arasında yer yer 45 dereceye varan uzun rampalar var. Alışık olmayan yürüyüşçüleri zorlayabilir.
Deniz seviyesinde başlayan İstiklal Yolu, Çuha doruğunda 1100, Ilgaz’da 2500 metreye kadar çıkıyor. Bazen karayoluyla kesişiyor ama çoğunlukla orman içlerinde ilerliyor.
Yol, Milli Mücadele öncesinde de vardı. Ancak savaş döneminde daha iyi hale getirildi. Devrentlerden kırılan taşlarla döşendi yollar. Askerler tarafından sıkıştırıldı. Zemini bugün neredeyse tamamen orijinal. Bazı bölgelerde yolun kenarına 1920’lerde yerleştirilmiş tarihi kilometre taşlarına rastlıyorsunuz.
Mayısın ortalarından itibaren yol boyu endemik bitkilere; özellikle de çeşitli orkidelere rastlayacaksınız. Birçok köylü kadın sahlep toplayarak geçimini sağlıyor. Yörede sarı orman gülü dediği kantarona dikkat. Toplayıp otomobillerine alanlarda bir süre sonra baş ağrısı, uyku yapıyormuş. Bu çiçekten yapılan bal da aynı etkiyi gösteriyormuş.

ECEVİT’İN ÇORBASI KÜRE’NİN PAÇASI

Damak tadınıza düşkünseniz Kastamonu başınızı döndürecek. Tadılacakların listesi uzun. Ekşili pilavla başlayalım. Siyez bulguru, nane, ısırgan, maydanoz, asma yaprağı ve ekşi yoğurttan yapılıyor. İl merkezindeki Eflanili Konağı’nda denemeniz şiddetle tavsiye edilir. Burada yaprak sarma ve etli ekmeğin de tadına bakabilirsiniz.
Etli ekmek demişken, Kastamonu’da 52 çeşit ekmek yapıldığını söylemekte yarar var. Hepsi bildiğimiz somun değil. Etli ekmekte kullanılan lavaşa da ekmek deniyor. Hakiki köy ekmeklerinin tadına bakmak isterseniz, sabah erken saatlerde semt pazarlarına gidin. Köylü kadınlar ev yapımı erişte, ekmek, tarhana getiriyor. Örneğin cumartesileri kurulan bir pazar var merkezde. Mantar ve yöresel otlar da satın alabilirsiniz.
Pastırmalı ekmek ve tirit için bu mevsim artık geç. Mayısın üçüncü haftasında itibaren bu ikisinin yerini kuyu kebabı alıyor. Ama siz mevsiminde giderseniz pastırmanızı Mahkemealtı Çarşısı’ndaki Tabakoğlu’ndan alın.
Soğuk paça çorbası için Küre’ye gitmek gerekiyor. Dil ve paçadan yapılan çorba, soğuk servis ediliyor. Aslında evlerde yapılan bu çorbayı içebileceğiniz tek yer Küre’deki Bolkepçe Lokantası. 1984’ten beri hizmette. Soğuk hali gözünüzü korkutursa ısıtılmış isteyebilirsiniz. Ama yöre halkı soğukken daha lezzetli olduğunu söylüyor.
Ecevit çorbasını, Ersizlerdere Köyü’ndeki Emin Usta’nın Yeri’nde içmenizi öneriyoruz. Burası otoyol kenarında Şehriban Kanyonu girişinde. Yayla çorbasına çok benziyor ancak üzerinde yağda kızdırılmış nane değil kekik gezdiriliyor. Lezzetli suyu nedeniyle buranın çayı da nefis.
Bu geziye lezzet dergisi Gastro’nun ekibiyle çıkmıştık. Biz Kastamonu’dan döndük, onlar yola devam etti. Detaylı yemek tariflerini derginin haziran sayısında, rotanın Çankırı ve Ankara ayaklarını ise ileriki sayılarında okuyabilirsiniz.

KAHVALTININ ADRESİ İZBELİ ÇİFTLİĞİ

İl merkezinden otomobille 10 dakika mesafede. İzbeli Ailesi, Osmanlı’da tımarlı askerlerin bakımını üstlenmiş. Bugün çiftliği yöneten Sabiha İzbeli’nin babaannesi Hafız Selman Hanım, Kastamonu Müdafai Hukuk Cemiyeti’nin kadın kolları kurucusu, ilk kadın belediye meclis üyesi. 19 Aralık 1919’da düzenlenen kadın mitinginde görev almış. Çiftlik yedi yıl önce turizme açılmış. Günün her saatinde uğrayıp, muhteşem bir kahvaltı yapabilirsiniz. Bakın masanıza neler geliyor: Ev yapımı kızılcık, alıç, elma, ayva, dağ çileği, erik reçelleri, peynir, pekmez, haydari, bahçeden toplanan tere ve nane, tereyağı, taze sağılmış süt, köy ekmeği ve sahanda yumurta. Sabiha Hanım misafirleriyle tek tek ilgileniyor, masalarına oturup evin ve ailenin tarihini anlatıyor. Büyüklerinden duyduğu Kurtuluş Savaşı anılarını paylaşıyor.
False